Kalem Suresi 9. ayeti ne anlatıyor? Kalem Suresi 9. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kalem Suresi 9. Ayetinin Arapçası:

وَدُّوا لَوْ تُدْهِنُ فَيُدْهِنُونَ

Kalem Suresi 9. Ayetinin Meali (Anlamı):

İstiyorlar ama, sen inancından taviz vererek onlara yumuşak davranasın da, buna mukâbil onlar da sana yumuşak davransınlar.

Kalem Suresi 9. Ayetinin Tefsiri:

Müşrikler, Peygamberimiz (s.a.s.)’den İslâm’ı beyanname konusunda biraz gevşeklik göstermesini istiyorlardı. Böyle yaparsa, karşılığında ona aleyhinde düşmanlıklarını hafifleteceklerini söylüyorlardı. Hâsılı uzlaşabilmek için dinin buyruklarından taviz vermesini bekliyorlardı. Nitekim bu konuya ışık tutan âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Rasûlüm! Müşrikler akıllarınca seni kandıracak, sana vahyettiğimizi bıraktırıp, onun yerine diğer şeyleri bize isnat etmeni sağlayacaklardı. Fakat böyle yaptığın takdirde seni arkadaş edineceklerdi. Eğer biz sana tam sebat vermemiş olsaydık, onlara çok küçük de olsa bir yatkınlık gösterebilirdin. O takdirde biz de sana ayrıca yaşarken keza de ölünce kat kat acılar tattırırdık. Daha Sonra bize karşısında sana destek edecek kimseyi de bulamazdın.” (İsrâ 17/73-75)

Bu sebeple Allah Teâlâ hem Peygamberimiz (s.a.s.)’i hem de mü’minleri, dinlerinden imtiyaz verme talebinde bulunan yalancılara asla boyun eğmemelerini emreder. Dini yalanlayana itaatin haramlığını bildirir. Çünkü onların itaat edilecek şanslı bir vasıfları yoktur. En kötü sıfatlar onlarda toplanmıştır. Âyetlerin ifadesine tarafından, şu vasıflar, müşriklerin ileri gelenlerinin ortak sıfatları idi:

  Doğru hatalı demeden bol bol yemin etmek; her sözüne yeminle açılmak, yeminle bitirmek.

  Hakîr, zelîl ve alçak bir durumda almak. Çok ant eden kimse de bu özellik vardır. Çünkü o, kendini herkesin yalancı bildiğini ve ant etmeden kimsenin kendine inanmayacağını zanneder. Bu yüzden o, keza kendi nazarında zelildir, keza de toplum içinde layık verilmeyen âdi, aşağılık bir kimsedir.

  Defalarca ayıplamak; eliyle diliyle insanların kusurunu arayıp ortaya atmaya çalışmak.

  Fesat dışında tutmak ve insanların arasını parçalamak için daimâ laf getirip götürmek.

  Her türlü iyiliğe mâni olmak. Kendisi cimri olup kimseye zerre kadar bir iyilikte bulunmadığı gibi, her iyi işe karşısında çıkar ve insanların İslâm’a girmelerini önlemek için tüm gücüyle çabalar.

  Haddi aşarak insanlara zulmetmek, onların haklarına tecavüz etmek, hakkı terk edip defalarca bâtıl üzere bulunmak.

  Günahlara dalmak ve onları dikkatsizce derin etki bırakmak.

  Câhil, kaba, küfründe fazla şiddetli ve katı elde etmek; bâtıl üzere adaletsizlik ve düşmanlığı fazla ileri götürmek, insanları azaba içten çekip sürüklemek.

  Soysuzlukla damgalanmış edinmek, bilhassa nesep itibariyle kötü bir şöhrete sahip olmak.

  Mülk ve çocukların çokluğuyla övünmek.

  Allah’ın âyetlerini inkâr edip, onlara “öncekilerin masalları” demek.

Sanılan bu fena sıfatlara sahip olan, güç ve zenginliği nedeniyle şımararak Allah’ı ve Peygamber’i tanımayan, kibrinden dolayı burnu çok yukarıda olan kimsenin burnunu Allah şerefsizlik ve onursuzluk damgasıyla damgalayacaktır. Böylece kibir ve kibrini kırıp onu zelil hale getirecek, dünya da âhirette de o hiçbir vakit zilletten kurtulamayacaktır.

Allah Teâlâ hemen de mal ve evladının çokluğuna aldanıp, Allah’ın âyetlerine inanmaya tenezzül etmeyen müşriklerin önderlerine bir ikaz ve ibret edinmek üzere “Bahçe sahipleri”nin kıssasını anlatıyor; bu bahçe sahiplerini belaya uğrattığı gibi onları da belaya uğratacağını hatırlatıyor:

Kalem Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kalem Suresi 9. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/kalem-suresi-9-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html