Hadis hangi konuda uyarıyor? Hadisi şerifi nasıl anlamalıyız? Hadisten çıkarmamız gereken dersler nelerdir?

İyâz İbni Himâr radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah Teâlâ bana: Öyle mütevâzi olun ki, kimse kimseye böbürlenmesin; kimse kimseye zulmetmesin, diye bildirdi.” (Müslim, Cennet 64. Keza bk. Ebû Dâvûd, Edeb 40; İbni Mâce, Zühd 16, 23)

İyâz İbni Himâr Kimdir?

Temim kabilesinden olan İyâz’ın hayatı hakkında artı data yoktur. Basra’da yaşadığı ve Hz. Peygamber’den otuz hadis söylenti ettiği bilinmektedir. İbni Hacer, bazı fakihlerin bir insana Himâr denmeyeceğini ileri sürerek babasının adını öbür şekilde okumaya kalktıklarını, lakin doğrusunun böyle olduğunu söylemektedir.

Allah ondan razı olsun.

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Tevâzu alçak gönüllü olmak demektir. Daha geniş mânasıyla söyleyecek olursak, tevâzu, hakkı kabul edip ona boyun eğmektir. Hak ve dürüst olan bir şey, yaşça büyük ya da minik, ahali arasındaki itibarı bakımından kıymetli ya da değersiz her kim tarafından ortaya konmuşsa, itiraz etmeden kabul etmektir. Hakikate böylesine teslim olan kimselere de mütevâzi insan denir.

Mütevâzi insan kimseye haksızlık edemez. Zira hileli olan kimse; zâlim, kendinden başkasını beğenmeyen, burnu yukarılarda olduğu için de önündeki değerleri göremeyen basiretsiz bir kimsedir. Aşırı gururu nedeniyle hakikatin her yerde ve herkesin eliyle ortaya çıkabileceğini kabul edemez.

İnsanın mânevî dünyasını biçare eden bu sakat düşünceye yakalanmamak için tevâzuu Hasan-ı Basrî hazretleri gibi çakmak gerekir. Tâbiîn neslinin bu büyük âlimine göre tevâzu, evinden çıkıp bu arada yolda rastladığın her müslümanın senden üstün olduğunu kabul etmektir. Benzer anlayışa sahip olan büyük sûfi Fudayl İbni İyâz (ö. 187/803), Kâbe’yi tavaf ederken, kendisi gibi zâhid ve muhaddis olan Şuayb İbni Harb’e şöyle demişti:

Şuayb! Eğer bu yılki hacca seninle benden daha kötü bir kimse katılmıştır diye düşünüyorsan, bil ama, bu çok kötü bir zandır.

Demek oluyor ki, mütevâzi olmayan insan, kendini beğenmiş zavallı bir zâlim olmaktan öteye geçemez. Öteki bir deyişle kibirli bir kimse kendini herkesten üstün gördüğü ve hakka boyun eğmediği için başkalarına mutlaka zulmeder.

Hz. Ömer’in adaleti, hakka şartsız teslim olmaktan kaynaklanır. Onun bu yönünü dikkate değerinde bir misâlle belirtelim. Hz. Ömer halife olduğu yıllarda bir gün ashâb-ı kirâmdan Cârûd İbni Muallâ ile yolda bu vesileyle karşılarına Havle Binti Sa’lebe çıktı. Artık yaşlanmış olan Havle, Hz. Peygamber vaktinde genç bir hanımdı. Ihtiyar kocasıyla arasında geçen bir olayı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e şikâyet etmiş, meselesini halletmek üzere Uğraşma sûresinin ilk âyetleri nâzil olmuştu. İşte bu hanım sahâbî:

- Ömer! diye seslendi.

Hz. Ömer durunca Havle ona şunları söyledi:

Biz seni oldukça süre “Ömercik” diye bilirdik. Daha Sonra büyüdün “delikanlı Ömer” oldun. sonra da sana “Mü’minlerin Emîri Ömer” dedik. Allah’dan kork ve insanların işleriyle ilgilen. Zira Allah’ın azabından korkan kimseye uzaklar yakın olur. Ölümden korkan, fırsatı kaçırmaktan da korkar.

Bu sözler üstüne Hz. Ömer duygulandı ve ağlamaya başladı. Onun bu haline üzülen Cârûd, Havle’ye dönerek:

- Yeter be kadın! Mü’minlerin Emîri’ni rahatsız ettin, dedi. Hz. Ömer arkadaşına şunları söyledi:

- Bırak onu istediğini söylesin! Sen bu kadının kim olduğunu biliyor musun? Bu, şikâyetini Allah Teâlâ’nın arş-ı a’lâdan duyup değerinde verdiği Havle’dir. Vallahi beni geceye kadar burada yakalamak istese, namazımı kılıp kazanç yine onu dinlerdim.

Yukarıdan beri anlatmaya çalıştığımız tevâzu işte budur. Adalet karşısında böylesine boyun bükenler, Cenâb-ı Yargı katında aziz olurlar.

Hadisimiz 1593 numarayla yeniden gelecektir.

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir?
Allah Teâlâ birbirimize karşı iddiasız olmamızı emretmektedir. Kullarının küçümsenmesini, horlanmasını, onlara adaletsizlik edilmesini uygun görmemektedir. Peygamber Efendimiz’in bu hadiste “Allah bana bildirdi (vahy etti)” buyurması, Cenâb-ı Hakk’ın ona Kur’ân-ı Kerîm’den diğer şeyleri de bildirdiğini göstermektedir. Resûlullah’ın ilhamla, gönlüne bir bilginin konulmasıyla, uykuda kendisine bir şeyin öğretilmesiyle, bir melek yoluyla veya daha diğer yollarla bilgilendirilmesi sebebiyle hadîs-i şerîfler, Kur’lahza’dan daha sonra dinimizin ikinci kaynağı kabul edilmektedir.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/kimse-kimseye-boburlenmesin-hadisi.html