Hadisi şerifi nasıl anlamalı ve amel etmeliyiz? Hadisi şeriften çıkarmamız gereken dersler nelerdir?

Ebû Saîd Abdurrahman İbni Semüre radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:

“Abdurrahman İbni Semüre! Kimseden idare görevi isteme! Zira bu görev sen isteksiz olarak verilirse, Allah yardımcın olur. Eğer sen istediğin için verilirse, Allah’dan yardım göremezsin.

“üstelik bir şeye ant ettikten sonradan başka bir davranışı daha şanslı görürsen, hayırlı olanı işleyip yeminin için keffâret öde!”

Buhârî, Ahkâm 5, 6, Eymân 1, Keffârât 10; Müslim, Eymân 19, İmâre 13. Keza bk. Ebû Dâvûd, İmâre 2; Tirmizî, Nüzûr 5; Nesâî, Âdâbü’l-kudât 5

Abdurrahman İbni Semüre Kimdir?

Kureyş kabilesinden olup adı Abdükülâl idi. Mekke’nin fethi esnasında müslüman olunca, Hz. Peygamber ona Abdurrahman adını verdi. sonradan Mûte Savaşı’na ve Tebük Gazvesi’ne katıldı.

Hz. Osman devrine değin hiçbir idârî görev almadı. Irak’ın fethinde bulundu ve özellikle Horasan cephesinde savaştı. Cemel Vak’ası’ndan sonradan Hz. Muâviye’nin yanında yer aldı. Sîstan valiliğine devir edildi. Birçok şehrin İslâm hâkimiyetine girmesinde kayda değer hizmetleri oldu. Afganistan’ın başşehri Kâbil’i bir ay kuşattıktan sonradan ele geçiren de odur.

Son derece gözü kara ve mütevâzi bir kumandandı. Peygamber Efendimiz’den on dört hadis söylenti etti. Kendisinden de Abdullah İbni Abbâs, Saîd İbni Müseyyeb, Muhammed İbni Sîrîn ve Hasan-ı Basrî gibi sahâbî ve tâbiîlerin hadis söylenti ettiği Abdurrahman İbni Semüre 50 (670) yılında Basra’da vefat etti.

Allah ondan razı olsun.

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Hadîs-i şerîfte sözü edilen idare, valilik, kaymakamlık gibi devleti temsilcilik etme görevidir. Peygamber Efendimiz devletin gücünü kudretini temsilcilik edecek şahısların bu göreve lâyık, şahsiyetli, akıllı ve işinin ehli kimseler olması gerektiğine işaret buyurmakta, makam ve mevki heveslisi değersiz ve şahsiyetsiz kimselerin böyle önemli mevkilere getirilmemesi icap ettiğini hatırlatmaktadır. Zira koltuk sevdasına kapılmış olan menfaatçiler, o makamlardan hesapsız çıkarlar elde etmeyi umdukları  için, araya hatırlı kimseler koyarak, hatta gerekirse büyük rüşvetler vererek göz diktikleri mevkileri almak isterler.

Peygamber Efendimiz Abdurrahman İbni Semüre’ye valilik, kaymakamlık gibi yöneticiliğe tâlip olmamayı nasihat etmekte, herkesin bu görevleri başaramayacağını hatırlatmaktadır. Belki bir kimse böyle önemli görevlere lâyık ise ve bu hizmet devleti yönetenler tarafından kendisine öneri ediliyorsa, görevi kabul edip devletine hizmet etmelidir. Kendisi tâlip olmadığı halde lâyık görülerek iş başına getirilen kimse, Peygamber Efendimiz’in belirttiğine tarafından, Cenâb-ı Hakk’ın yardımını görür ve işinde başarılı olur. Şahsî arzusu ve hırsı nedeniyle bir görevi kendisi isteyip yönetici olan kimseler ise Allah Teâlâ tarafından desteklenmezler. Onlar karşılaştıkları meseleleri şahsî yetenekleri ile halletmek zorunda kalırlar.

İdarecilik görevine ehil olsa bile, bir kimsenin içindeki ihtirası dışarı vurarak bu görevi istemesini Peygamber Efendimiz içten bulmamış, 681 numaralı hadiste görüleceği üzere, böyle kimselere görev vermemiştir. İnsanın geçimini ihtiyacı karşılamak için yöneticilerden yapabileceği bir meslek istemesi, elbette bu yasağın dışarıda kalır.

Hadîs-i şerîfte Resûl-i Ekrem Efendimiz’in verdiği ikinci tavsiye, bir şeyi yapmayacağım veya yapacağım diye ant eden, ama sonradan düşündüğünün aksini yapmanın daha şanslı olduğunu görebilen kimsenin, ant ettim bir kere diyerek yanlışta ısrar etmemesidir. Zira hatada diretmek ikinci bir hatadır. aklı başında olan kimse yanlış yolu bırakır, içten olanı yapar. Zira hatanın neresinden dönülse kârdır.

Dinimiz yeminden dönmenin çaresini göstermiş, yolunu yordamını öğretmiştir. Hadîs-i şerîfte hatırlatıldığı şekilde bilerek ve seve seve ya da gönülsüzce yeminini bozan kimse, ant kefâreti belirlemek suretiyle hatasını bağışlatabilir.

Yeminden dönme konusu 73. hadiste geçmiş olup keza 1718-1721. hadislerde ele alınacaktır.

Yeminini bozan kimse bunun cezasını zenginlik durumuna göre öder. Ant bozmanın cezası sırasıyla esir âzad etmek, değilse on fakire bir günlük yiyeceklerini saptamak yoksa onları giydirmektir. Bunlara gücü yetmeyen kimse ise birbiri peşine üç gün oruç tutacaktır.

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir?
Devlet başkanından önemli görevlere kendisini ödev etmesini isteyenler genel olarak o görevi kötüye kullanacak kimseler olduğundan, Peygamber Efendimiz memuriyet istemeyi doğru bulmamıştır. Kendisi arzu etmeden bir göreve getirilmek istenen kimse teklif edilen görevi kabul etmelidir. Zira böyle kimselerin bir ihtirası bulunmayacağı için Allah Teâlâ onlara takviye edip başarılı kılar. Bir göreve kendi arzusuyla tahsis edilen kimse, problemlerini kendi kabiliyetiyle çözmek zorundadır. Zira böylece ihtiras sahiplerine Allah takviye etmez. Öfkeye kapılarak bir işi mutlaka yapacağım ya da katiyen yapmayacağım diye ant eden kimse, öfkesi geçince aklını başına alıp düşünmeli, gerekiyorsa yeminini bozup cezasını ödeyerek içten ve uğurlu olanı yapmalıdır.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

İslam Hukukuna Göre Idareci ile Yönetilen İlişkisi Nasıl Olmalıdır?

Yöneticilerin uzak durması gereken 5 kusur

"Yöneticilerin En Kötüsü, İdaresi Altındaki İnsanlara Karşısında Katı ve Kaba Davrananlardır” Hadisi

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/kimseden-yoneticilik-gorevi-isteme-hadisi.html