Uhud Savaşı’nda şehit olarak bulunduğunda, bedeninde kılınç darbesi, mızrak vurması ve ok ile musab olarak seksen değin bere yer alan Enes bin Nadr’ın (r.a.) kahramanlığı ve şehadeti.

Enes bin Mâlik radıyallahu anh buyurmuştur ki:

ENES BİN NADR’IN (R.A.) ŞEHADETİ

Amcam, Enes bin Nadr radıyallahu anh Bedir harbine iştirak edememişti. Uzakta bulunmuştu. Bu yüzden:

“Ya Rasulallah! Müşriklerle muharebe ettiğin birincil gazada bulunamadım. Eğer beni, müşriklerle harb meydanında hazır bulundurursa, oynayacağım yiğitlik oyunlarını Allah belirlenmiş herkese gösterecektir demişti.

Uhud Harbi hulûl edip de Müslümanlar münhezim (bozgunluğa uğramış) olunca İbn-i Nadr:

“Ya Rab! Şunların yani Müslümanların irtikab ettikleri bozgunlukdan nedeniyle sana itizâr ederim. Şunların (yani müşriklerin de) Rasûlullah’a aleyhinde irtikab ettikleri cinayetten sana iltica ederim” dedi. Sonradan müşriklere içten ilerledi.

Bu sırada İbn-i Nadr’a, Sa’d İbn-i Muaz radıyallahu anh rast geldi. Sa’d’a dedi ancak:

“Ey Sa’d İbn-i Muaz! Cennet istiyorum ve Allah’a ant olsun ama ben cennetin kokusunu Uhud’da buluyorum.”

Sa’d bin Muaz radıyallahu anh, İbn-i Nadr’in şehamet (yiğitlik) menkibelerini hulasa ederek, Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’e:

“Ya Rasulallah! İbn-i Nadr düşmanlarına karşısında öyle cihad etti ki ben onun gösterdiği harikaları, tasvire muktedir değilim” dedi.

Enes bin Malik radıyallahu anh, Sa’d İbn-i Muaz radıyallahu anh’ı teyid ederek demiştir oysa:

Biz İbn-i Nadr’ı şehit olarak bulduğumuzda, onun bedeninde, kılınç darbesi, mızrak vurması ve ok ile musab olarak seksen şu kadar yara bulduk. Müşrikler bu mücahide müsle yani burnunu, kulaklarını, ve sair azasını birer birer kesmek sûretiyle, pek zulüm etmişler idi ama bu aziz şehidi hiç kimse tanıyamadı da yalnız kız kardeşi olan halam parmaklarının ucu ile tanıyabildi. Radıyallahu anhüm.

Enes bin Mâlik radıyallahu anh demiştir ancak zannedersem şu ayet-i kerime Enes bin Nadr radıyallahu anh ile benzerleri hakkında nazil olmuştur:

“Mü’minlerden bir kısım erler vardır fakat, onlar Allah’a verdikleri ahde emrindeki kaldılar. Onların kimi şehit olarak ahdini ödedi, kimi de ödemeyi bekliyor ve onlar ahidlerini hiçbir sûrette değiştirmediler.” (Ahzab Sûresi, 23)

Tekrar Enes bin Mâlik radıyallahu anh demiştir fakat İbn-i Nadr’ın kızkardeşi Rubeyyi adı ile anılır, bir kerre bir kadının ön dişlerini kırmıştı da onlar diyetini istemişti. İbn-i Nadr da afvını istemişti. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kısas ile emretmişti. Bunun üzerine Enes bin Nadr radıyallahu anh dedi ama:

“Yâ Rasulallah! Seni hak ile müeyyed bir peygamber olarak gönderen Allah’a ant ederim ama Allah’ın inayetini umarak derim oysa Rubeyyi’nin dişi kırılmaz.”

Hakikaten davacılar sonunda diyete razı olup kısası bıraktılar.

Bunun üstüne Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Allah’ın kullarından pek bir birey vardır oysa o Allah’a yemin etse mutlak Allah onun yeminini yerine getirir” buyurdu. (Tecridği Sarih Terc. 8/279)

Enes bin Nadr el-Hazrecî el-Ensarî radıyallahu anh, Enes bin Mâlik radıyallahu anh’ın amucalarıdır. Mervîdir ancak Enes bin Nadr Bedir’de bulunamadı da Uhud’da bulundu. İblis “Muhammed öldü” diye bağırınca Enes bin Nadr yan birkaç nefer ile Ömer radıyallahu anh’e uğrayıp dedi ama:

Burada ne donup kaldınız? Onlar dediler ama:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem öldürülmüş. Enes bin Nadr radıyallahu anh:

“Peki Rasûlullah öldükten daha sonra, siz hayatı ne yapacaksınız? Kalkın Rasûlullah ne için öldü ise siz de onun için ölün” dedi ve cevelân edip harbe girişti. Şehit olarak bulunduğunda, vücudunda seksen şu kadar yara vardı. Radıyallahu anhüm. (Ruhu’l Beyan, 1/104)

ENES BİN NADR’IN (R.A.) UHUD SAVAŞI’NDA ŞEHADETİ

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/kiz--kardesi-ancak-parmaklarindan-tanidi.html