Hadisi şerifi nasıl anlamalıyız? Hadisten çıkarmamız gereken dersler nelerdir?

Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh’den Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

“Mü’minden başkasını arkadaş tutma, yemeğini müttakîlerden başkasına tattırma!” (Ebû Dâvûd, Edeb 16; Tirmizî, Zühd 56)

Hadisi Şerifi Nasıl Anlamalıyız?

Beşerî ilişkilerin bir yönünü dostlar ve dostluklar oluşturur. Her insan kendisine başkalarından daha yakın hissettiği kişileri dost edinir, onlarla daha dostça ilişkiler kurar. Başkalarına açmadığı sırlarını, dertlerini ve düşüncelerini onlara açar. Onlarla beraber olmaktan tutku alır, bunun için fırsat kollar. İşte hadisimiz, böylesine yakınlık hissedilen kişi veya şahısların en açık vasfının mü’min olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Müslümana, olgun mü’minlerle dost olmak yaraşır.

 Anında sinyâl edelim ancak, dostluk, adi beşeri ilişkilerin ileri derecesidir. Herkesle iyi geçinme, mümkünse herkese yardımcı olma müslümanın görevleri arasındadır. Burada kendisine hemdem ve dost tutacağı, yani daha yakın ve sıcak ilgisine mazhar kılacağı kimsenin olgun mü’min olması öğüt edilmektedir. Çünkü  anında her insanın “arkadaş hatırına” yaptığı bir çok şey bulunur. Dostun olgun mü’min olması, kişinin hatalı yollara düşmemesi, veya  altından kalkamayacağı sorumluluklar yüklenmemesi bakımlarından pek ehemmiyetli bir husustur. “Rabbimiz, bizi müttakîlere lider yap” Furkân sûresi (25), 74 âyeti de dikkatlerimizi bu yöne çekmektedir.

Birlikte elde etmek, beraberce düşüp-kalkmak için  arkadaş yeğlemek bir tercih meselesidir. Müslüman da tercihlerinde mü’minlere öncelik vermekle yükümlüdür. Hadisimizin bu birincil cümlesinin öncelikli mânası,“Kâfir ve münâfıklarla içli dışlı olma, onlarla sohbete düşkünlük görünüm” demektir. Mü’küçük arkadaş edinmenin illaki ilk adımı budur. Yani mü’minlerden arkadaş bulamazsan onlardan da edinebilirsin aramak değildir.

“Yemeğini müttakîden başkasına tattırma” diye çeviri ettiğimiz ikinci kısmın lafız olarak anlamı, “Yemeğini fakat müttakî olanlar yesin” demektir. Hadisin bir rivayetinde, “Sen de ancak müttakîlerin yemeğini ye!” tavsiyesi geçmektedir. Hadisimizin ikinci cümlesinin muhâtabı müttakîlermiş gibi görünüyorsa da, esas muhatap yemek yemek yedirecek kimse, yani hadisteki ilk cümlenin muhâtabıdır. Bu sebeple cümleyi biz, bu duruma yerinde düşecek tarzda  çeviri ettik.

Acaba yemek yedirmek ya da daha geniş anlamıyla iyilik gerçekleştirmek için iyi kimseleri mi bulmak gerekir? O takdirde fena veya yanlış kimseleri nasıl ayar imkânı bulunacaktır? Hadisi açıklarken Hattâbî (ö.388 / 998) merhumun da belirttiği gibi, burada söz konusu olan yemek, özel gösteri yemeğidir. “Onlar can atarak yoksul, yetim ve esirlere yemek yemek yedirirler İnsan sûresi (76), 8 âyeti bunu göstermektetir. Zira esirlerin takvâ sahibi olmaları bir yandan, bir birçok müslüman bile değildir. Bu demektir fakat, ihtiyaç değil, ikram faslından olan yemeklere Allah saygısı uygun müttakî kimselerin çağırılması, iyilerle beraber olma cümlesindendir, yoksa iyilik gerçekleştirmek için mutlaka iyileri aramak gerekmemektedir.

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir? Müslüman, müslümanla oturup kalkmalıdır. Çünkü müslümanın gerçek dostu tekrar müslümandır. Özel ikramlarda dindar olan insanları tercih etmek, toplumda bu cins insanların artmasını desteklemek demektir. İyi ve fazilet sahibi olanlar ile beraber edinmek için davet ve ziyâfetler de birer vesiledir. Yani gerektiğinde iyilerle beraber yapabilmek için misafir etme bile verilmelidir.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/muminden-baskasini-dost-tutma-hadisi.html