Müddessir Suresi 16. ayeti ne anlatıyor? Müddessir Suresi 16. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Müddessir Suresi 16. Ayetinin Arapçası:

كَلَّاۜ اِنَّهُ كَانَ لِاٰيَاتِنَا عَن۪يدًاۜ

Müddessir Suresi 16. Ayetinin Meali (Anlamı):

Hayır! Hiç heveslenmesin! Çünkü o bizim âyetlerimiz karşı bütün bir inatçı kesildi.

Müddessir Suresi 16. Ayetinin Tefsiri:

Rivayete kadar bu âyet-i kerîmeler, müşriklerin liderlerinden Velid b. Muğîre hakkında nâzil olmuştur. Ama sebep bu olsa da, âyet-i kerîmeler Peygamberimiz (s.a.s.) ve Kur’ân-ı Kerîm karşısında kıyâmete dek aynı inkârcı tavrı sergileyen her kâfiri hedef almaktadır. Velid’le alakalı kaynaklarımızda bulunan şu hâdise, bu âyet grubunun daha kolay ve güzel bir şekilde anlaşılmasını sağlayacak keyfiyettedir:

Velîd b. Muğîre, birgün Resûlullah (s.a.s.)’in yanına gidip kendisine Kur’ân okumasını istemişti. Allah Resûlü (s.a.s.) ona:

“Kuşkusuz Allah adâletli davranmayı, iyilik yapmayı ve akrabayı görüp gözetmeyi emreder. Her türlü hayâsızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp ders almanız için size böyle tavsiye verir” (Nahl 16/90) âyetini tilâvet etti. Velîd:

“–Bunu bana yeniden oku!” dedi. Peygamberimiz âyeti bitmiş okuyunca, Velîd:

“–Vallahi, bu güya böylece bir tatlılık, öylesine bir çekicilik ve parlaklık var ama, dalları bol yemişli, kökü sulak, yemyeşil bir ağaca benziyor. bir insanın böyle bir söz söylemesi olası değildir. Hiç kuşkusuz bu söz her şeye üstün kazanç. Ona ise hiçbir şey gâlip gelemez, muhâliflerini mutlaka mağlup eder” demekten kendini alamadı. Hayretler içinde kalan Velîd, kalkıp Hz. Ebubekir’in evine gitti ve ona Kur’ân-ı Kerîm hakkında birtakım sorular sordu. Daha Sonra Kureyşlilerin yanında gitgide artarak:

“–Ebû Kebşe’nin oğlunun söylediği şeyler, açıkçası hayrete şâyandır! Vallahi o ne şiir, ne büyü, ne de bir çılgın saçmasıdır! O’nun söylediği, hiç şüphesiz Allah kelâmıdır” dedi. Onun bu sözleri Ebû Cehil’e ulaşınca:

“−Vallahi Velîd dîninden dönecek olursa bütün Kureyş de dîninden döner” dedi ve derhal yanına giderek:

“−Ey amca! Kavmin sana vermek üzere mülk topluyorlar. Muhammed’e gitmiş ve ondan bir şeyler istemişsin galibâ” dedi. Velîd:

“−Kureyş beni iyi bilir, onların en zengini benim” dedi. Ebû Cehil:

“−O hâlde Muhammed hakkında pek bir şey söyle fakat, senin O’nu inkâr ettiğini ve O’ndan hoşlanmadığını kavmin bilsin” dedi. Velîd:

“–Ne söyleyeyim? Vallahi, içinizde şiiri, recezi ve kasîdeyi benden daha iyi haberdar olan kimse yoktur. O’nun söyledikleri bunlardan hiçbirine benzemiyor. Vallahi, Muhammed’den demin öyle bir söz dinledim ancak, ne insan sözü ne de cin sözüne benziyordu. Onun mükemmel bir tatlılığı ve hoşluğu var” dedi. Ebû Cehil ısrâr ederek:

“−Kavmin, O’nun aleyhinde bir şey söylemediğin müddetçe senden râzı olmayacak” dedi. O da:

“−Bırak beni, azıcık düşüneyim” dedi. Sonradan da:

“Bu Kur’lahza olsa olsa eski zamanlardan beri büyücülerin nakledegeldiği çok etkin bir büyüden ibarettir. Bu bir insan sözünden başka bir şey değildir!” (Müddessir 74/24-25) hezeyânında bulundu. (bk. Hâkim, el-Müstedrek, II, 550/3872; Taberî,  Câmi‘u’l-beyân, XXIX, 195-196; Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 468)

İşte hususiyle 18-25. âyetler onun, gönlündeki gerçek düşünceyi bastırmaya çalışarak Kur’an hakkında karar verip bir şeyler söyleme sürecinde yaşadığı tedirgin ruh halini, yüz ve kaş hareketlerini, şekilden şekle girişini son derece tesirli tasvirî bir üslup ile gözler önüne serer. Lakin çektiği bu değin zihnî, kalbî ve ruhî sıkıntıdan sonra ulaştığı sonuç çok berbat bir sonuç olmuş, Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu reddederek kendini ebedî bir hüsranın, son derece brülör bir ateşin içine yuvarlamıştır:

Müddessir Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Müddessir Suresi 16. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/muddessir-suresi-16-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html