Münâfikûn Suresi 10. ayeti ne anlatıyor? Münâfikûn Suresi 10. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Münâfikûn Suresi 10. Ayetinin Arapçası:

وَاَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَأْتِيَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَٓا اَخَّرْتَن۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يبٍۙ فَاَصَّدَّقَ وَاَكُنْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ

Münâfikûn Suresi 10. Ayetinin Meali (Anlamı):

Sizden birine vefat gelip de: “Rabbim! Ne olurdu ecelimi azıcık daha erteleseydin de sadaka verip iyi kullardan olsaydım!” diye yalvarmadan önce size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın.

Münâfikûn Suresi 10. Ayetinin Tefsiri:

İnsan ne yapacaksa vefat gelip çatmadan yapmalıdır. Çünkü ölümle kazanma fırsatı sona ermekte, imtihan süresi bitmekte ve bundan böyle hesap faslı başlamaktadır. Keza ecel geldiği vakit, kul istese de, bir lahza bile onun ertelenmesi muhtemel değildir. O halde, vefat sonrası pişman olup “keşke sadaka verip iyi kullardan olsaydım” demektense, hayatta iken ve fırsat varken sahip olduğumuz her türlü imkândan Allah yolunda infak etmek, kuşkusuz daha yardımcı olacaktır. Nebiyy-i Ekrem (s.a.s.) Efendimiz bir keresinde:

“–Sadaka tahsis etmek her müslümanın vazifesidir” buyurmuştu. Ashâb-ı kirâm:

“–Sadaka verecek bir şey bulamazsa?” dediler.

“–Amelelik yapar, ayrıca kendisine yardımcı olur, keza de tasadduk eder” buyurdu.

“–Buna gücü yetmez ya da meslek bulamaz ise?” dediler.

“–Darda kalana, gereksinim sahibine yardım eder” buyurdu.

“–Buna da gücü yetmezse?” dediler.

“–İyilik yapmayı öğüt eder” buyurdu.

“–Bunu da yapamazsa?” dediler.

“–Kötülük yapmaktan uzak durur. Bu da onun için sadakadır” buyurdu. (Buhârî, Zekât 30, Edeb 33; Müslim, Zekât 55)

Bu bakımdan Resûlullah (s.a.s.), herkesi îkaz sadedinde:

“–Ölüp de vicdan azabı duymayacak hiçbir kimse yoktur” buyurmuştu.

“–O pişmanlık nedir yâ Resûlallah?” diye sorulduğunda da:

 “– Ölen, iyilik ve ihsan sahibi sâlih bir birey ise, bu iyi hâlini daha pozitif artıramamış olduğuna; şâyet fena bir kişi ise, kötülükten vazgeçerek hâlini düzeltmediğine pişman olacaktır” cevâbını verdiler. (Tirmizî, Zühd 59/2403)

Şâir Derdli, fırsatı değer biçmek hususunda şöyle tavsiye verir:

“Yâri bil, ağyârı bil, aklın başında var iken,

Fırsatı fevt eyleme, fırsat elinde var iken.”

Şâir Bâkî de şöyle der:

“Gâfil geçirme fırsatı kim bâğı âlemin,

Gül devri gibi devleti nâ-pâyidârdır.”

“Eline geçen fırsatları gafletle geçirme, bunların kıymetini bil. Çünkü nasıl gül mevsimi fazla kısa sürede gelip geçiyorsa, bu fânî dünya bağının, dünya hayatının devleti de baki değildir; kısa sürede kazanç geçer.”

Görüldüğü üzere Münafıkûn sûresi, Al­lah Teâlâ’nın kulların bütün yaptıklarından ha­ber­bakımlı­ olduğunu bildirerek sona ermektedir. Dolayısıyla Allah, kendisini anmaktan dikkatsiz olmayıp iyilik yollarında mallarını harcayanları bilir, mükâfatlarını verir. Buna mukâbil Allah’ı unutup dünyaya dalanların da yaptıklarını bilir, onlara da cezalarını verir. Fakat bütün bu sonuçlar oysa kâr ve zarar günü olan aramak olan “tegâbün günü” belirli olacaktır. Onun için bu sûreyi Tegâbün sûresi peşine düşüp takip edecektir:

Münâfikûn Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Münâfikûn Suresi 10. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/munafikun-suresi-10-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html