Hadisi şerifte geçen İslam kardeşliği adına beş ciddi dikkat...

Ebû Hureyre  radıyallahu anh’den söylenti edildiğine kadar, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu:

“Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona hiyânet etmez, yalan söylemez ve yardımı terketmez. Her müslümanın, öteki müslümana ırzı, malı ve kanı haramdır. Takvâ buradadır. Bir kimseye şer olarak müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi yeter.” 

(Tirmizî, Birr 18)

KIYAMETTEKİ SIKINTILARI GİDEREN AMEL

Abdulah İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine kadar, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”

Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 38, 60;Tirmizî, Hudûd 3, Birr 19; İbni Mâce, Mukaddime 17

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Kur’ân-ı Kerîm: “Şüphesiz mü’minler birbiri ile kardeştirler” Hucurât sûresi (49), 10 buyurur. Hadisimizde de müslümanların kardeş olduğu belirtilmektedir oysa, bu nedenle mü’min ve müslim tabirlerinin, bir takım âlimlerimiz öbür olduğunu söyleseler de, benzer anlamı ifade ettiğini görmüş oluyoruz. Müslümanların kardeşliği din itibariyledir. Din kardeşliği, kan kardeşliğinden daha önceliklidir. Bu kardeşlik, özgür, köle, düşünce bâliğ ve mümeyyiz olan herkesi içine alır. Bu sebepledir ancak, köle olanlar bile sahiplerinin kardeşi sayılırlar. Bu kardeşliğin gereği, mü’minler arasında şefkat ve merhametin, yardımlaşma ve dostluğun her an güçlenerek ve artarak gelişip yaygınlaşması olmalıdır.

Müslümanın, müslüman kardeşine zulmetmemesi bir temenni değil bir emirdir. Çünkü gaddarlık haramdır. Her adaletsizlik bir çeşitlilik zulümdür. İslâm devletinin teminatı aşağı yaşamış zimmîler ve farklı alanlara yönlendirilmiş din mensupları da benzer hükme tabidir. Aslında İslâm dini, her çeşitlilik zulüm ve haksızlığın, herhangi bir insana yapılmasını caiz görmez. Ancak kendilerine ve başkalarına zulmedenlere aleyhinde alınan tedbirler ve verilen suç oluşturan, acımasızlık ya da adaletsizlik olarak nitelendirilemez. Şirk ve küfür bir zulümdür. İslâm, insanların şirkte ve küfürde kalmalarına, şirki ve küfrü meşru göstermelerine, ya da yaymalarına müsamaha ve müsaade etmez. Böyle davrananlara karşısında, Allah’ın emrettiği ve prensiplerini vaz ettiği ölçüler içinde hareket eder. Bunu yaparken adâlet kâideleri dışına çıkmaz.

Burada, özellikle anılan müslümana zulmetmeme ise, onunla olan din kardeşliği hukukuna en iyi şekilde intibak ve ayrıca kanûnî, ayrıca de ahlâkî görevlerini eksiksiz yerine getirme, herhangi bir şekilde adaletsizlik yapmama emrinden ibarettir.

Müslüman, din kardeşini düşmana teslim etmez, onu terketmez, tehlikeye atmaz. Hadis şârihi İbni Battal, mazluma yardım etmenin her müslümanın üzerine farz-ı kifâye olduğunu, devlet başkanına ise bunun farz-ı ayn olduğunu söyler. Müslüman, güven veren ve kendisine güven duyulan kimsedir. Şahsî menfaati ya da nefsânî arzu ve arzuları için din kardeşini feda etmesi, onun  aleyhine olacak davranışlar içine girmesi câiz olmaz. Çünkü “Müslüman, elinden ve dilinden öteki müslümanların hasar görmediği kimsedir”  (Buhârî, Îmân 4,5). “Kendi nefsi için özlem ettiği bir şeyi, din kardeşi için de istek etmeyen kimse reel mü’min olamaz” (Buhârî, Îmân 7).

Müslümanlar, birbirlerinin ihtiyaçlarını gidermede de kardeşliklerinin gereğini yerine getirirler. Çünkü millet birbirine muhtaçtırlar. Bu ihtiyaçlar, mutlaka maddî alanda olmayabilir. Manevî yardımlaşma da minimum maddî olan kadar kıymeti hâizdir.

Bir müslümanın ihtiyacını gideren kimsenin ihtiyaçlarını da Allah’ın gidereceğinin va’d  edilmesi, bu davranışın ne dek erdemli bir meslek olduğunu anlamamıza yeterli kanıt teşkil eder. Peygamber Efendimiz, “Kul, kardeşinin yardımında bulunduğu sürece, Allah da kuluna yardım eder” (Müslim, Zikr 37-38) buyururlar.

İnsan, hayatında minik veya büyük değişik sıkıntılarla karşılaşabilir. İnsanı üzen, hüzünlendiren her şey bir sıkıntıdır. Sıkıntıları gidermede de müslümanlar birbirlerinin yardımcılarıdırlar. Tıpkı ihtiyaçları gidermede olduğu gibi, bu konuda da Allah’ın mükâfatına nâil olurlar. Bu mükâfat, Allah’dan başka hiçbir dost ve yardımcının olmayacağı kıyamet gününde O’nun yardımını yargı etmiş olmaktır. İnanan insan için bundan büyük bir saâdet düşünülemez. Çünkü o günde herkesin Allah’ın ebedi merhametine ihtiyacı olacaktır. Dünyada bahtı açık ameller işleyenler, karşılığını kıyamet gününde mutlaka göreceklerdir.

Bir müslümanın ayıbını ve kusurunu örtmek, ihtiyaç içinde ise bedenini örtmek, yani onu giydirmek, Allah katında büyük savaplardandır. Müslümanın bir suçunu ya da hatasını örtbas etmek, ona usulüne yerinde tarzda, olası olduğunca çaktırmadan nasihatta bulunmaya, kendisini ikaz etmeye mani değildir. Zaten bu hüküm açıktan ve herkesin arasında kabahat işlemeyenlerle alâkalıdır. Günahı ve suçu alenî yapanlar, fâsık ve fâcirler bu hükmün dışarıya kalır. Çünkü böylelerin suçunu ve günahını bildirmek, haram olan gıybet cinsinden sayılmaz. İmam Nevevî, kusurlarının örtbas edilmesi gerekenlerin, kötülükleriyle meşhur olmayan iyi hal sahipleri olduğunu söyler. Fâsık ve fâcir olanların ise, kötülüklerinden korkulmazsa, yüce’l-emre, İslâm devletinin yöneticilerine şikayet edilmesinin müstehap olduğunu söyler. Böylelerinin suçunu örtbas etmek, onları daha çok cesaretlendirir ve kötülüklerini artırmaya sebep olur. Bu hükümler, olup yeniden bir suçla ilgilidir. İşlenmekte olan bir suçu görebilen kimsenin, eğer gücü yetiyorsa ona engel olması vâciptir.

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Müslümanlar birbirinin din kardeşidirler. Zulüm, her çeşit haksızlık haramdır. Müslüman, müslüman kardeşini düşmana terketmemek, tehlikeye atmamakla yükümlüdür. Müslümanların, birbirlerinin ihtiyacını görmesi, sıkıntılarını gidermesi ve kusurlarını, ayıplarını örtmesi kardeşlik görevidir. Böyle yapanlar, Allah katında mükâfatlandırılır.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

BİR MÜSLÜMAN NASIL OLMALIDIR?

MÜSLÜMANIN MÜSLÜMAN ÜZERİNDEKİ HAKLARI NELERDİR?

MÜSLÜMAN ÜÇ GÜNDEN POZITIF GÜCENMIŞ KALMAZ

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/musluman-muslumanin-kardesidir-hadisi-serifi.html