Mutaffifin Suresi 3. ayeti ne anlatıyor? Mutaffifin Suresi 3. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Mutaffifin Suresi 3. Ayetinin Arapçası:

وَاِذَا كَالُوهُمْ اَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَۜ

Mutaffifin Suresi 3. Ayetinin Meali (Anlamı):

Fakat kendileri başkalarına bir şey satarken, eksik ölçüp tartarlar.

Mutaffifin Suresi 3. Ayetinin Tefsiri:

İnsanlar aralarında adalet ve adâletin sağlanıp içtimâi nizamın tesisi için ölçü ve tartının sürükleyici tutulması, esas esaslardan biridir. Bu sebeple sûrenin girişinde bu mevzu ele alınmakta, ölçü ve tartıda adaletsizlik yapanlar şiddetli bir şekilde uyarılmaktadır.

اَلْمُطَفِّف۪ينَ  (mutaffifîn), اَلْمُطَفِّفُ (mutaffif) kelimesinin çoğuludur. Mutaffif, şu iki asıldan türemiş olabilir:

  اَلطَّفَافُ (tafâf): Barbar doldurulan şeyin, bütün kabın ağzına varmayıp azıcık altında kalması demektir. Buna kadar “mutaffif”, kabı bütün doldurmayan, onu azıcık aşağı bırakan aramak olur.

  اَلطَّف۪يفُ (tafif): Eksik, cüz’i bir şey demektir. Buna tarafından اَلتَّطْف۪يفُ (tatfîf), az bir şey eksiltmek, aşırmak; “mutaffif” ise eksik bir şey eksilten, çalan anlamına gelir.

Âyet-i kerîmelerde belirtildiği üzere mutaffifler, başkalarından bir şey aldıkları zaman buruşuk ölçerler. İnsanların zararına ve kendi iyiliklerine olacak şekilde hareket eder, haklarını bütün olarak elde etmek isterler. Hatta güçleri yetse, alacaklarını tepecik yığın edinmek için millet üzerinde zorlama kurmaya çalışırlar. Ama kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları vakit beceriksiz ölçüp tartarlar. Ya eksik ölçek ve önem ile tartarlar ya da ölçüşte ve tartışta yetkisiz yapar, insanlara hasar ettirirler. İşte böyle yanılgı içinde olanları helak ve cehennem azabı beklemektedir. Böyle az bir şey çalanlar azaba müstahak olurlarsa, işi gücü çalıp çırpmak olanların nasıl bir azaba düçar olacaklarını tasavvur etmek gerekir.

Her türlü günahta olduğu gibi, yetersiz ölçüp tartmada da asıl sebep insanda âhirete, bütün insanların bitmiş diriltilip Allah’ın huzurunda hesap verecekleri o büyük güne imanın olmayışıdır. Bırakalım kâmil bir imanı, insanın bu büyük günün geleceği ve dehşetiyle alakalı en minik bir zannı bile olsa, onu günah işlemekten, hele Allah’ın affetmeyeceğini haber verdiği kul hakkına girmekten, insanları zarara uğratmaktan mutlaka engeller. Dolayısıyla âhirete kesinkes inanan insan, hiç Allah Teâlâ’nın “veyl olsun, yazıklar olsun” buyurduğu, cezası son derece ağır günahları işlemeye cür’et edebilir mi?

Resûlullah (s.a.s.), 6. âyette haber verildiği şekilde insanların Âlemlerin Rabbinin huzuruna çıkacağı günle alakalı şu açıklamayı yapmıştır:

“İnsanlar hesaba çekilmek üzere Âlemlerin Rabbinin huzuruna çıktıkları günde öyle bekleyecek ve terleyecekler ama, onlardan bir kısmı kulaklarının yarısına kadar kendi teri içinde kaybolacaktır.” (Buhârî, Tefsir 83; Müslim, Cennet 60)

O halde Allah’tan korkan ve hesaptan çekinen insan, kendi hakkını koruduğu gibi başkalarının haklarına da saygılı olmalı, başkalarına aleyhinde olan sorumluluklarını büyük bir titizlikle yerine getirmeli, hakka konu olan her hususta adalet ve adâlet ölçülerine ciddiyetle riayet etmelidir.

Çünkü:

Mutaffifin Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Mutaffifin Suresi 3. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/mutaffifin-suresi-3-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html