Namazda konuşulur mu? Kör Talih var mıdır? Peygamber Efendimiz’in namazda konuşan ve uğursuzluğa inanan kişiler ile ilgili hadis-i şerifi.

Muâviye İbni Hakem es-Sülemî radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in gerisinde namaz kılarken cemâatten biri aksırdı. Ben de hemen “yerhamükellah” dedim. Cemaat bana dikey tepede olan bakmaya başladı. Bunun üzerine:

- Vay başıma gelenler! Yâhu bana niye pek bakıyorsunuz? deyince de ellerini uyluklarına vurmaya başladılar. Onların beni susturmaya çalıştıklarını görür görmez kızdım; lakin gerçi sustum.

Anam, babam Resûl-i Ekrem’e fedâ olsun. Ne ondan önce ne de ondan sonradan kendisinden daha iyi bir eğitici görmedim. Vallahi beni ne azarladı ne dövdü ne de sövdü. Namazı kıldırıp bitirince bana:

- “Bu ibadetin adı namazdır. Namaz kılarken dünya kelâmı konuşulmaz. Çünkü namaz tesbih, tekbir ve Kur’an okumaktan ibarettir” dedi ya da buna aynı bir şey söyledi. Ben de:

- Yâ Resûlallah! Ben yeni müslüman oldum. Allah Teâlâ İslâmiyet’i gönderdiği halde hâlâ kâhinlere gidenlerimiz var! dedim. Bana:

- “Sen kâhinlere gitme!” buyurdu. Ben her yerde:

- Aramızda uğursuzluğa inanan adamlar var, deyince de:

- “Bu onların gönüllerinde hissettikleri bir duygudur. Bu duygu onları işlerinden alıkoymasın” buyurdu. (Müslim, Mesâcid 33. Hem bk. Ebû Dâvûd, Salât 167)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Muâviye İbni Hakem İslâmiyet’i birazcık geç kabul etmişti. Bu sebeple namazda konuşmamak gerektiğini az önce öğrenememişti. bununla birlikte aksırdıktan sonradan elhamdülillah diyen kimseye, Allah sana acıma etsin anlamında yerhamükellah deneceğini biliyordu. Namaz kılarken yanındaki sahâbî aksırınca ve olur ya de elhamdülillah deyince, Muâviye ona yerhamükellah diye dua etmişti.

Namazda birinin sübhânallah diye uyarı edilebileceği hususu, bu olayın meydana geldiği tarihte az önce bilinmiyordu. Bu sebeple ashâb-ı kirâm Muâviye İbni Hakem’i, namazda konuşulmayacağını izah etmek için ellerini uyluklarına vurarak ikaz etmişlerdi. Ne yazıkki o, namaz edebini hemen şimdi öğrenemediği için arkadaşlarının bu tutumunu yadırgamış, bundan dolayı da kusur üzerine kusur yapmıştı.

Muâviye’nin, “Vallahi Resûlullah beni ne azarladı ne dövdü ne de sövdü” sözü hem takdir hem de bir itiraftır. Zira o, aradan yıllar geçtikten, namazın önemini kavradıktan, hatta Allah’ın Resûlü’nün namaz gözümün nûru kılındı buyurduğunu öğrendikten daha sonra, yaptığı hatalar nedeniyle aslında azarlanmayı hak ettiğini, fakat onun bu hataları bile bile yapmadığını görebilen Resûlullah’ın kendisini bağışladığını anlatıyor.

Hz. Peygamber yeni Müslüman olan, dini yeterince öğrenme fırsatı bulamayan kimselere karşısında defalarca müsamahalı davranmıştır. Yaptıkları kusur ne kadar büyük olursa olsun onları güzel görüp bağışlamıştır. Onun Muâviye’yi yanında çağırıp namazın ne çağrıda bulunmak olduğunu sükûnetle anlatması ve yaptığı hatadan nedeniyle başkalarının yanında onu incitecek bir şey söylememesi pek ibretlidir. Zaten Muâviye’ye maksimum etki eden ve onu Resûlullah’a hayran bırakan davranış da onun bu tavrı olmuştur.

sonra Muâviye zihnini kurcalayan iki konuyu Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e sordu. Bunlardan biri, cinlerinin yardımıyla veya sahip oldukları yetenekle ileride olacakları bildiklerini bahis eden kâhinlere inanılıp inanılmayacağı idi. Hz. Peygamber “sen onlara gitme!” emir vermek suretiyle, bir Müslümanın cincilere inanmaması gerektiğini öğretti.

Hadisten Öğrendiklerimiz

Peygamber Efendimiz insanların gönül dünyasına layık veren ve kimseyi kırıp incitmeyen bir öğretmendi. Namazda dünya kelâmı konuşmamak ve kendini ibadete belirlemek gerekir. Kâhinlere, cinlerin yardımıyla gelecekten haber verdiğini iddia edenlere katiyen gitmemeli ve onlara bedel vermemelidir. Uğursuzluğa katiyen inanmamalıdır; zira kör talih diye bir şey yoktur.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

CEMAATLE NAMAZ KILARKEN HATA YAPAN İMAM NASIL İKAZ EDİLİR?

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/namaz-kilarken-dunya-kelami-konusulmaz-hadisi.html