Savaşlarda gösterdiği yiğitçe belli bayan sahabi, Ümmü Umare Nesibe binti Kab’ın (r.a.) cesareti, kahramanlığı ve Peygamberimizden isteği.

Ümmü Umare Nesibe binti Kab radıyallahu anh Hazrec kabilesinin Benî Neccâr koluna mensuptur. Annesi Rebâb bint Abdullah’tır. Bedir gazilerinden Abdullah ve bekkâînden Abdurrahman onun kardeşleridir.

Medineli ilk Müslümanlar arasında yer alan Ümmü Umâre radıyallahu anh, İkinci Akabe Biatı’nda kocası Zeyd yahut Gaziyye ve iki oğluyla bulundu. Bu biata iştirak eden iki kadından biri olmasının yanına savaşlarda en önde yer almasıyla da meşhurdur.

ÜMMÜ UMARE “HZ. NESİBE”

İlk iman edenlerden, mübarek bir sahabi.

Harplerde, kahramanca savaştı bir aslan gibi.

Uhud’a zevci Zeyd’le ve iki oğlu ile,

Gelerek, kahramanca savaştı tüm gücüyle.

Zarar Görmüş gazilere, yardımken vazifesi,

Fark Etti fakat mağdur durumda, Allah’ın sevgilisi.

Saldırıya geçmişti, biri Rasûlullah’a,

Bunu görebilen bu hatun durur muydu bir daha.

Kılıcını çekerek, saldırdı o kâfire,

Bir vuruşta atından, düşürdü onu yere.

bir daha kılıç vurup, öldürdü onu anında,

Yaralandı kendi de hem de bir kaç yerinden.

Ama, o düşünmezdi, yarasını, derdini,

Harbe teşvik ederdi, evladıyla zevcini.

Ümmü Umâre der ancak: “Biz o Uhud gününde,

Çarpıştık ailece, Peygamberin önünde.”

Kalkanım yoktu benim, gördü beni Peygamber,

Birisine seslendi ancak “kalkanını bana ver.”

O ara cenk karıştı, bir kâfir vurdu bana,

Kalkanımla korunup, ben dahi vurdum ona.

Beni görüp oğluma, seslendi Rasûlullah;

“Tez yetiş annene, destek et ey Abdullah.”

Abdullah anlatır ancak: Bir kâfir bana vurdu,

Rasûl beni fark etti ve: “yaranı sar” buyurdu.

Annem Ümmü Umâre sardı, onu bir bezle,

Ve dedi: “kalk evladım, savaşa devam eyle!”

Rasûlullah annemi, gördü ve buyurdu fakat:

“Senin katlandığına, kim dayanabilir fakat?”

Bana vuran o müşrik geçiyordu oradan,

Peygamber seslendi ki: “İşte oğluna vuran”

Annem kılıç vurarak, yaraladı kâfiri,

Bunu görüp sevindi, Allah’ın Peygamberi.

Buyurdu: “Ey Nesîbe, hamd ederim fakat şuna,

Muzaffer kıldı seni, nihayet düşmanına.”

Sonradan İbn-i Kamia, saldırdı Peygambere,

Ümmü Ümâre zeka, karşı koydu kâfire.

Çok ağır yaralandı, kâfir onun elinden,

O zeka bere aldı, onbeş yirmi yerinden.

Harpten sonradan, Peygamber, ashâba buyurdu ama;

“O gün nereye baksam, gördüm daima Nesîbe’yi”

Hudeybiye, Yemâme ve Hayber cenklerinde,

Zeka hazır bulunup, savaştı her birinde,

Müseylemetü’l Kezzab, bunun oğlu

Habib’i, Keserek öldürünce, üzülüp yandı kalbi.

Ellerin kaldırıp, dedi oysa: “Ya İlâhî!

Onun ölümünü de, göster sen bana deha”

Yıllar daha sonra gelmişti, altmış küsur yaşına,

Katıldı oğlu ile Yemâme savaşına.

Ve harbin en şiddetli olduğu bir zamanda,

Hatta Müslümanların dağıldığı bir anda.

Kılıcını çekerek saldırdı kâfirlere,

Hatta, Müseyleme’yi vurdu ve yıktı yere.

Yaraladı kâfiri, hem de birkaç yerinden,

O yaralı, olarak, kaçmaya çalışırken.

Öldürüldü Hazret-i Barbar’nin mızrağıyla,

Gördü Ümmü Ümâre, öldüğünü gözüyle.

daha sonra, kendi de kaybetti bir kolunu,

Hâlid bin Velid gelip tesellî etti onu.

Bir gün recâ etti oysa Peygamberi Zîşâna,

“Dua et ki cennette, komşu olalım sana”

Derhal dua ederek buyurdu; “Ya İlâhî!

Komşu eyle cennette, bana bunları dahî”

Bunu duyup dedi fakat: “Kâfi sana bu nimet,

Gam yok bundan sonradan gelse de her musîbet.” (25. 1. 1989 Türkiye Gazetesi /A. Lâtif Uyan)

Kaynak: Sâdık Dânâ, İslam Kahramanları 1, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/ornek-hanim-sahabilerden-ummu-umare.html