Osmanlı İmparatorluğu’nun en uzun vakit tahtta kalan ve en büyük padişahı olarak kabul edilen Kanuni Sultan Süleyman, 70 yaşında Zigetvar kuşatmasında vefat etti.

Sultan Süleyman Han, popüler kültürde ve oryantalistler kadar ihtişamlı törenler, ihtişamlı saray yaşantısı ile aksettirilmeye çalışılsa da gerçekten 46 takvim hükümdarlığının büyük kısmı beygir sırtında sefer ve savaşlarda geçti. Sultan Süleyman, çoğu Batı’ya edinmek üzere 13 büyük sefer düzenledi.

Babası, 9’uncu Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Sultan olan Sultan Süleyman, 6 Kasım 1494 tarihinde Trabzon’da dünyaya geldi. Hünername’ye kadar adını, doğduğu saatlerde Kur’lahza’dan açılan sayfada geçen Hazreti Süleyman’dan aldı.

BÜYÜK TÜRK

Sultan Süleyman, isminden çok “Kanuni” unvanıyla tanınsa da bu önad 18. yüzyılda birincil defa Dimitrie Cantemir’in Osmanlı tarihinde yer aldı ve 19. yüzyılda Osmanlı tarihçileri göre benimsenerek yaygınlık kazandı. Çağdaşı Batılı yazarlar Sultan’ı “Müthiş Süleyman” ve “Büyük Türk” lakaplarıyla anıyorlardı. Ayrıca Batı kaynaklarında, Fetret döneminde Osmanlı tahtına oturan Süleyman Çelebi dolayısıyla II. Süleyman biçiminde de nitelendirildi.

Sultan Süleyman’ın çocukluk yılları babasının sancak beyi olduğu Trabzon’da geçti. Evliya Çelebi’ye tarafından Trabzon’da iken süt kardeşi Kadı Ömer Efendi’nin oğlu Yahya ile (Beşiktaşlı Yahya Efendi) birlikte bir Rum’dan kuyumculuk öğrendi. Şehzadelik yıllarında iyi bir eğitim aldığı, Arapça ve Farsça bildiği görünüşe göre Sultan Süleyman’ın Kefe sancak beyliği sebebiyle Tatar lehçesiyle de konuşabildiği belirtiliyor.

Yavuz Sultan Selim’in tahta çıkmasıyla birlikte 1513’te tek taht varisi sıfatıyla sancak beyi olarak Manisa’ya gönderildi. Babası Sultan Selim’in vefatıyla birlikte 30 Eylül 1520’de İstanbul’a gelerek tahta oturdu.

DEDESİNİN İZİNDEN GİTTİ

Kanuni Sultan Süleyman, Batı’ya karşı gaza siyasetini canlandırırken iki asıl hedefi ön plana aldı. Bunlardan ilki Orta Avrupa’nın kilidi durumunda bulunan Belgrad, diğeri Akdeniz hakimiyeti bakımından son derece kayda değer olan Rodos’tu. Bunları ise Macaristan’a karşın 1526 ve 1529’daki iki harekat takip edecek, sonuncu sefer Viyana önlerine değin uzanacaktı. İlk siyasi faaliyetlerinde atası Fatih Sultan Mehmed’in izinden giden Kanuni, 30 Ağustos 1521’de Belgrad’ı, gerisinde Rodos’u fethetti.

29 Ağustos 1526’da Mohaç ovasında Macarlar’ı kısa sürede yendi. Macar kralının hayatını kaybettiği meydan savaşı Macar Krallığı’nın da bir anlamda sonunu getirdi. Arkasında Budin’e hareket eden Kanuni Sultan Süleyman,11 Eylül’de hiçbir direnişle karşılaşmadan şehre girdi. 1529’da 17 gün süren 1. Viyana kuşatmasını fena hava şartları ve şehrin elde tutulamayacağını düşündüğü için kaldırdı.

BARBAROS’LA BİRLİKTE DENİZLERE DE HAKİM OLDU

Akdeniz’de Osmanlı donanmasını yükseltmek için 1532’de Barbaros lakaplı Hayreddin Reis’i Donanma-yı Hümayun’un başına getiren Kanuni, 1534’te devlete sıkıntı çıkaran ve isyanları destekleyen Safevilere karşı Irakeyn Seferini düzenleyerek önce Tebriz’e arkasında Bağdat’a girdi, seferdeki başarısızlıklar ve aile içerisindeki çekişmelerin de etkisiyle yakın arkadaşı Pargalı İbrahim Paşa’yı 15 Mart 1536’da sarayda idam ettirdi.

Kanuni, 1538’de Hadım Süleyman Paşa’ya Süveyş’te bulunan donanmayla Portekizliler’e aleyhinde Hindistan bölgesindeki küçük Müslüman prensliklere yardım için sefer emri verdi, yine aynı sene 27-28 Eylül’de Preveze Deniz Zaferi kazanıldı. Barbaros Hayreddin Paşa kumandasındaki Osmanlı donanması ile Cenevizli amiral Andrea Doria’nın başında bulunduğu Haçlı donanması aralarında geçen Preveze Savaşı, Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki hakimiyetini pekiştirdi.

1548’de Safevi hükümdarı Şah Tahmasb’a karşı her yerde İran’a sefer düzenledi ve Tebriz’e girdi. Bu seferde Van kalesi alınarak burası beylerbeyilik merkezi yapıldı.

ŞEHZADE MUSTAFA’NIN İDAMI

Kanuni’nin hayatının manâlı dönüm noktalarından birisi de büyük oğlu Mustafa’nın idamı oldu. Doğu seferinde 4 Ekim 1553’te Konya Ereğlisi mevkiinde iken babasının huzuruna çıkmak için otağa giren Şehzade Mustafa, cellatlar göre boğularak idam edildi. Oğlunu idam ettiren Kanuni Sultan Süleyman’ın buna vakit geçtikçe çok üzüldüğü ve vicdan azabı duyduğu gerek Osmanlı gerekse Batı kaynaklarında açık şekilde belirtilir. Ayrıca bu olay dolayısıyla Taşlıcalı Yahya gibi bazı şairler göre ağır sözlerle eleştirildiği halde sesini çıkarmadı. Çocukluk arkadaşı Beşiktaşlı Yahya Efendi’nin bu mesele yüzünden onunla konuşmadığına dair menakıbnamelere konu olan bilgiler de bulunuyor.

Sultan Süleyman harekatını sürdürerek Halep’e ulaştı, fakat 27 Kasım 1553’te üstüne fazla titrediği oğlu Cihangir hayatını kaybetti. Kaynaklarda iki oğlunu peş peşe kaybeden padişahın büyük bir ümitsizliğe kapıldığı ve bunun izlerini uzun vakit üzerinden atamadığı belirtilir.

1 Haziran 1555’te Şah Tahmasb’ın elçileriyle Amasya Antlaşması imzalandı. Kanuni’nin barışma şartlarını da içine alan Tahmasb’a yolladığı mektupta dini meselelere vurgu yapıp, aşırı uç Şiiler’in Hazreti Aişe’ye ve 3 halifeye karşısında olan küfürlerinin yasaklanmasını istedi.

Şehzade Mustafa’nın idamından daha sonra görevden aldığı Rüstem Paşa’yı Hürrem Sultan’ın tesirinde kalarak 29 Eylül 1555’te her tarafta göreve getirdi.  7 Haziran 1557’de Mimar Sinan’a yapı ettirdiği Süleymaniye Camisi tamamlandı, cuma namazını da Süleymaniye’de kılarak açılışını yaptı.

1558’de çok sevdiği eşi Hürrem Sultan’ın ölümü Kanuni’yi üzerken bu olayın arkasından Şehzade Bayezid ve Şehzade Selim’in sancak yerlerini Amasya ve Konya olarak değiştirdi. İki kardeşin 1559’da Konya ovasında yaptığı savaşı Selim kazandı. Önce Amasya’ya çekilen Bayezid, Kanuni’nin sefer hazırlıklarını haber alınca Safeviler’e sığındı. Bayezid ve oğullarının teslimi için Şah Tahmasb’a önemli miktarda para ve tavizler verildi. Şehzade Bayezid, 23 Temmuz 1562’de oğullarıyla birlikte idam edilip Sivas’ta defnedildi.

70 YAŞINDA ÇIKTIĞI SON SEFERİNDE ÖLÜM ETTİ

1565 yılındaki Malta bozgunu sonrası Osmanlı’nın Batı’daki imajı bere alırken Kanuni, kötü izleri silmek için yeni bir sefer hazırlığına girişti. Kanuni, 1 Mayıs 1566’da Eyüp Sultan’ın türbesini ziyaret ettikten daha sonra sefer için yola çıktı. Zigetvar Kalesi kuşatılırken Kanuni’nin otağı da başat bir tepeye kuruldu.

Gut (nikris) hastalığı adamakıllı ilerlemesine karşın savaş meydanından ayrılmayan Kanuni Sultan Süleyman, 7 Eylül 1566’da kalenin alınışını göremeden vefat etti. Kuşatma sürerken iç organları çıkarılan naaşı, misk ve amber kokuları sürülerek tahtın altına gömüldü. Kalenin düşmesinin gerisinde 42 gün gömülü olan naaşı arabaya konuldu ve padişah yaşıyormuş gibi davranıldı. Kendisine haber gönderilen yeni şehzade II. Selim’in Belgrad’a gelişi üzerine vefat haberi resmi olarak duyuru edildi.

Süleymaniye Camisi’nde 23 Kasım’da Şeyhülislam Ebussud Efendi’nin kıldırdığı cenaze namazının gerisinde, naaşı caminin kıble tarafındaki türbesine defnedildi.

Kanuni’nin yoğun askeri ve siyasi faaliyetleriyle Osmanlı, Kâinat İmparatorluğu haline geldi. Kanuni Sultan Süleyman dönemi, Avrupa’nın siyasi coğrafyasını içten etkiledi. Osmanlı bu dönemde Avrupa devletler dengesinde belirleyici bir rol üstlendiği gibi modern Avrupa’nın oluşumunda da pay sahibi oldu.

İmparatorluğun sınırlarının ulaştığı toprakların dışarıya Kuzey Afrika içlerinden Habeşistan’a, Yemen’e, Hindistan’a, kuzeyde Rus steplerine değin fazla geniş bir sahaya başat oldu. Osmanlı İmparatorluğunu yüz ölçümü olarak en çok büyüten padişah olan Kanuni Sultan Süleyman, 6 milyon 557 bin kilometrekare olarak devraldığı toprakları 14 milyon 983 bin kilometrekareye çıkardı.

MİMAR SİNAN’A İSTANBUL’DA ABİDEVİ YAPILAR İNŞA ETTİRDİ

Kanuni Sultan Süleyman, ömrünün son dönemine kadar aralıksız av merakı ve uzun seferleri dolayısıyla imparatorluğun dağıtılmış bölgelerini tanıdı, doğuda ve batıda pek fazla yeri fark etti, şehir halkı ve kasabaları dolaştı. Bu bakımdan Kanuni, imparatorluğunu coğrafi temelde de şahsen gezerek tanımış son Osmanlı padişahı kabul ediliyor. Devrinde yaptığı reformlar, bürokrasinin şekillenmesi ve kanunlar Osmanlı’yı kuvvetli bir şekilde dönüştürdü.

Kanuni Sultan Süleyman Han adına yazılı Süleymannameler’de ve Şehnamelerde onun askeri liderliği ön plana çıkarılmıştır. Padişah Gazi Sultan, Adaletli Hükümdar, İslam’ın Koruyucusu ve Savunucusu, edebiyat ve sanat hamisi sıfatlarıyla övüldü. Hükümdarlığı döneminde imparatorluğun birçok bölgesine kayda değer cami ve imarethaneler yaptırdı. Özellikle Mimar Sinan’a İstanbul’da abidevi yapılar yapı ettirdi.

Kaynak: AA

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/osmanliyi-cihan-imparatorlugu-haline-getiren-hukumdar.html