İtikaf ne demektir? İtikafa ne süre girilir? Peygamberimiz (s.a.s.) Ramazan'ın son on gününü nasıl geçirirdi? Peygamberimizin (s.a.s.) itikafa girmesi ve itikaf ile ilgili hadisler.

İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan'ın son on gününde itikâfa çekilirdi. (Buhârî, İ'tikâf 1, 6; Müslim, İ'tikâf 1-4. Hem bk. Ebû Dâvûd, Savm 77, 78; Tirmizî, Savm 71; İbni Mâce, Sıyâm 58)

***

Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine tarafından Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, ölüm edinceye dek Ramazan'ın son on gününde itikâfa girmiştir. Vefatından sonradan eşleri itikâfa girmeye devam ettiler. (Buhârî, İ'tikâf 1; Müslim, İ'tikâf 5. Keza bk. Ebû Dâvûd, Savm 77)

***

Ebû Hüreyre radıyallahu anh dedi ama Nebî sallallahu aleyhi ve sellem her Ramazan on gün itikâfa girerdi. Ölüm ettiği senenin Ramazan'ında yirmi gün itikâfa girdi. (Buhârî, İ'tikâf 17. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 78; İbni Mâce, Sıyâm 58)

Hadisleri Nasıl Anlamalıyız?

İtikâf, sözlükte mutlak olarak bir yerde ve maddî-mânevî, olumlu-olumsuz bir şey üstünde ısrarla durmak demektir. Dînî bir terim olarak itikâf, kulluk ve Allah'a yaklaşmak niyetiyle mescidde belirlenmiş bir zaman durmak (ikâmet etmek)  demektir. Hadislerde de görüldüğü gibi itikâf, daha ziyâde Ramazan ayında ve oruçlu olarak mescide kapanmak biçiminde uygulanagelmiştir. Gündüzleri oruçla, geceleri de ibadet ve zikirle mescidde vermek, bir anlamda tam mânasıyla kulluğa soyunmak demektir. Zarûri ihtiyaçları dışarıda hiçbir sebeple mescidden dışarı çıkmamaya itina göstermeyi gerektiren itikâf, daha önceki dinlerde de varolan bir ibadettir. Peygamber Efendimiz'in her yıl özellikle ramazan ayında itikâfa çekildiği bilinmektedir. Bu sebeple de itikâf sünnettir.

Birinci hadiste, Peygamber Efendimiz'in, Ramazan'ın son on gününde itikâfa çekildiği bildirilmektedir. İçinde bin aydan daha bahtı açık Kadir gecesinin bulunduğu bu günlerde itikâfa girmek, aynı zamanda o kutsal geceyi ihyâ etmeye de imkân vereceği için son derece önemlidir. Bulunmaz bir fırsatın değerlendirilmesi demektir. Hatta bir takım rivayetlerde, Hz. Peygamber'in, önceleri Ramazan'ın ortalarında itikâfa girdiğine, Kadir gecesi hakkında  bilgi aldıktan sonra Ramazan'ın son on gününde itikâfa çekilmeye başladığına işaret edilmektedir.

İkinci hadiste, Hz. Aişe vâlidemiz, Peygamber Efendimiz'in vefat edinceye dek Ramazan'ın son on gününde itikâfa çekilmeye devam ettiğini, kendisinden sonradan da aynı şeyi muhterem eşlerinin sürdürdüğünü açık açık ifade etmektedir. Bilindiği gibi Efendimiz'in eşlerinin odaları Mescid-i Nebevî'ye bitişik idi. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, itikâfa çekilmek isteyince odalarından çıkar, sabah namazını kıldırdıktan sonra mescidde kendisi için hazır olan yere çekilirdi. Birinci hadisin râvilerinden olan Nâfi, Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ'nın kendisine Hz. Peygamber'in mescidde itikâfa çekildiği yeri gösterdiğini büyük bir memnuniyetle dile getirmiştir. (bk. Müslim, İ'tikâf 2)

Hz. Peygamber'in hanımları kendi hücrelerinde itikâfa çekilmişlerdir. Zira Efendimiz'in, eşleri namına mescide resmileşmiş itikâf çadırlarını söktürdüğü, kendisinin o sene Ramazan'da değil, Şevvâl ayında itikâfa girdiği, rivayetlerin bize naklettiği bilgiler arasındadır. Bu sebeple de Müslüman kadınların mescidlerde değil, evlerinde mescid olarak kullandıkları özel köşelerinde itikâfa çekilmeleri yerinde bulunmuştur.

Ümmehâtü'l-mü'minîn dediğimiz mânevî annelerimizin, Hz. Peygamber'in her sene gerçekleştirdiği itikâfı, kendisinden sonradan sürdürmeleri, onun sünnetini yaşatma gayretlerinin bir sonucudur. Ümmete de benzer gayreti gösterip o sünneti yaşatmak düşer.

Üçüncü hadis, ilk önce ilk iki hadiste verilen Hz. Peygamber'in Ramazan'ın son on gününde itikâfa çekildiği bilgisini onay ve onaylama etmektedir. Sonradan da Efendimiz'in son Ramazan ayında itikâfı yirmi gün olarak gerçekleştirdiği bilgisini vermektedir. Vefatından önceki Ramazân-ı Şerîf'te Peygamber Efendimiz, Cebrâil ile Kur'an'ı iki kez  mukabele ettiği gibi itikâfı da iki katına çıkarmış olmaktadır. Bu da hayatın sonlarına içten hayır hasenat ve ibadetleri arttırmanın gerektiğini göstermektedir. Zira Efendimiz, vedâ haccındaki beyanlarıyla dünyadan bölünme zamanının yaklaştığını ashâbına hissettirmişti. O bu bilgisinin natürel bir sonucu olarak son ramazan ayını olası olduğunca yoğun bir ibadetle geçirmiş ve son demleri nasıl değer biçmek gerektiği konusunda ashâp ve ümmetine yol göstermiştir.

Hadislerden Öğrendiklerimiz

Ramazan'ın son on gününde, mescidde itikâfa girmek sünnettir. Peygamber Efendimiz her yıl itikâfa çekilmiştir. Beş vakit namaz kılınan mescidlerde itikâfa girilir. Her yerleşim biriminde en düşük bir camide itikâf sünnetinin yaşatılması uygun olur. Hanımlar evlerinde itikâfa çekilebilirler. Mescidlere itikâf gibi ibadetlere imkân devretmek maksadıyla çadır kurulabilir, özel yerler ayrılabilir. İtikafa çekilmeyi adamış olan kimsenin adağını yerine getirmesi vâciptir. İtikâf niyetiyle mescidde geçirilecek vakit ne dek olursa olsun hoş görülmüştür. Cinsel ilişki itikâfa aykırıdır, itikâfı bozar. "Mescidlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. İtikâf için ödev edilmiş hududullah budur. Sakın bu hududa yaklaşmayın (onu aşmaya kalkışmayın)" (Bakara sûresi, 187) âyeti bu hükmün delilidir.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/peygamberimiz-ramazanin-son-on-gununu-nasil-gecirirdi.html