Genç dergisinin 2022 Mayıs sayısında Ramazan ayı ve ibadetlerin devamlılığı hususunda Osman Nuri Topbaş Hocaefendi ile gerçekleştirdiği mülakatı istifadenize sunıyoruz...

Muhterem Efendim, rahmet, bolluk ve mağfiret iklimi olan bir Ramazân-ı Şerîf’i daha uğurladık. Peki, Ramazân-ı Şerîf’in feyz ve rûhâniyetini bütün bir yıl yaşayabilmek için ne yapmalı ve nelere dikkat etmeliyiz? Bu hususta ne buyurursunuz?

Ramazân-ı Şerîf;

–Cenâb-ı Hakk’a yaklaşabilme mevsimiydi.

–Menfî vasıflardan temizlenmek için riyâzat hâlinde yaşama mevsimiydi.

–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ahlâkıyla ahlâklanma mevsimiydi.

–Mâtemli gönüllerin civârında olabilmenin, aç kalma ibadetinden çok, herkesi doyurma eğitiminin antrenmanı mahiyetinde idi.

Ramazân-ı Şerîf’teki değin yoğun bir ibadet hayatını devam etmek, tüm seneyi gerçekte Ramazan hâline getirebilmek, yani her gün oruç yetişmek, her gece terâvih gibi uzun nâfile namazlar kılmak, kesintisiz îtikâf hâlinde yaşamak ilh. kolay değildir, belki matlûb olan da sadece bu değildir.

Ancak Ramazân’ın rûhunu seneye ve hayata dağıtmak mümkündür ve ebedî bayrama ermek için bu zarurîdir.

Evvelâ; orucun sabrını, riyâzatını bütün zamanlara taşır, nefsimizi oburluktan, israftan, ihtirastan, öfkeden, kötülüklerden korursak, Ramazan’ın hakîkatini devam ettirmiş oluruz.

Nitekim Ramazan bayramı biter bitmez hemencecik altı jurnal Şevvâl oruçlarının müstehab kılınması, bir taraftan vücudu aşama aşama bayağı düzenine alıştırmaya vesîle olurken, ana olarak Ramazan’daki oruç rûhâniyetini nâfilelerle devam ettirmenin bir telkînidir. Durumu müsâit olanlar için Kamerî ayların on üç, on dört ve on beşinci günleriyle, haftanın Pazartesi ve Perşembe günleri oruç yakalamak da böyle fazîletlidir.

Zira oruç, bir dayanıklılık tâlimi. Dayanma, müʼmin için defalarca ve her hususta gerekli.

İBADETTE DEVAMLILIK

İbadette süreklilik için dayanma…

Nefsânî arzulara karşısında dayanma…

Belâ ve musîbetlere aleyhinde; gönüldeki hamd, şükür ve rızâ hâlini zedelememek için tahammül…

Varlıkta, nefsânî arzulara temâyülün arttığı bol imkânlar içinde; gaflete dalmamak ve ayağın kaymaması için dayanıklılık…

Yoklukta, fakirliğin küfre yaklaştığı hengâmda îtikâdı sarsmamak, haram yollara tevessül etmemek, şikâyeti hatırlamamak için katlanma…

Zira Rabbimiz; “…Sabredenleri müjdele!” buyuruyor. (el-Bakara, 155)

Üstelik, insana en çok etki eden iki müessir vardır:

Bunların biri, beraber bulunduğu kimselerin mânevî keyfiyeti, diğeri de gıdâsının helâllik derecesi. Biz de Ramazan orucunu tutarken gösterdiğimiz “helâl gıdâdan dahî sakınma” hassâsiyetini, sâir zamanlarda bütün haram, mekruh ve şüphelilere karşı gösterebilirsek, Ramazan şuuru bizde devam etmiş olur.

Nasıl ama oruçluyken yeme-içmeden kendimizi men ettiysek, Ramazanʼdan sonra da tüm haramlara, günahlara aleyhinde rûhen oruçlu olalım. Ağzımıza giren lokmalara ve ağzımızdan meydana çıkan her kelimeye dikkat edelim. Dilimizi; bilhassa yalan, söylenti, gıybet ve mâlâyânî sözlerden sakınalım.

Yeniden oruçluyken ağzımızı gıdalara kapattığımız gibi, gönlümüzü de defalarca nifak, riyâ, ucub, gurur, kibir, şükürsüzlük, haset ve ihtiraslara kapalı tutalım. Gözümüzü haramlara, Allâhʼın yasaklanmış kıldığı görüntülere kapatalım. Kulağımızı, Kurʼân ve Sünnetʼin güzel görmediği bütün çirkin seslere ve abes sözlere kapalı tutalım.

Yine sahurlardaki uyanıklığı, tüm seherlere yayabilirsek, yani teheccüd, zikrullah ve istiğfarla müzeyyen bir seher alışkanlığı kazanabilirsek, Ramazanʼın gönül feyzini korumuş oluruz.

Ramazân-ı Şerîfʼte Kadir Gecesi’ni aradığımız gibi, “Her gördüğünü Hızır, her geceni Kadir bil” düstûrunca, her gecenin kadrini bilirsek, tüm bir sene Ramazan rûhâniyetiyle yaşarız.

Terâvihlerdeki câmiye koşma azmini, yıl boyunca cemaate devam aşkına dönüştürebilirsek, Ramazân-ı Şerîfʼin mânâ iklimini gönlümüzde her dâim tâze tutmuş oluruz.

Ramazanʼda mukâbeleler okuyup Kurʼân-ı Kerîm ile ünsiyetimizi artırdığımız gibi, sonraki aylarda da Kurʼân ikliminde yaşamaya devam edersek, Ramazanʼın mânâ ve mâhiyetini gönlümüzde devam ettirmiş oluruz.

Sadaka ve infaklar, hayat boyu Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına nâil yapabilmek için her dâim açık bir kapıdır. Ramazan’daki zekât, fitre ve sâir infakları îfâ edebilme heyecanını diğer aylarda da sergileyebilirsek, pintilik ve hodgâmlıktan sakınıp Allah yolunda cömertçe hizmet ve fedakârlıklarda bulunabilirsek, fakir-fukarâyı unutmayıp bilâkis onları kendimize zimmetli olarak görebilir ve onlara şefkat ve merhametimizi artırabilirsek; Ramazanʼın rahmet iklimini devam ettirmiş oluruz.

Bu hususta merhum pederim Mûsâ Efendi -rahmetullâhi aleyh- şöyle buyururlardı:

“Evlâdım, mutlakâ riyâzat hâlinde (iktisâda riâyet ederek) yaşayın ve Allâh’ın verdiklerini, yine Allah için infâk edin! Riyâzat hâliniz yalnızca üç aylara ve Ramazan’a kasten olmasın! Onu, hayatınızın her safhasına yayınlama ve ihtiyaç fazlasını Allah yolunda infâk edin!..”

Ramazan’da şeytanlar zincire vurulur. Kulun önünde tek engel nefsi kalır. Ramazanʼdan sonra ise kulu Rabbinden uzaklaştırmaya çalışan şeytanların zincirleri çözülür. Lâkin bizler, günahlardan uzakta durup, nefs ve şeytanın desiselerine karşı dâimâ teyakkuz hâlinde bulunabilirsek, Ramazan’daki kalbî rikkatimizi kaybetmemiş oluruz. Nitekim âyet-i kerîmede:

“Eğer şeytandan gelen kötü bir hafıza seni kışkırtma edecek olursa hemen Allâh’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.” (Fussilet, 36) buyrulmaktadır.

Velhâsıl tüm bu hassâsiyetleri kendimize ne değin yaşam düstûru edinebilirsek, Ramazân-ı Şerîfimizi de o derece makbul bir şekilde ihyâ edebilmişiz demektir.

ARALIKSIZ OLARAK HAYIRLARA KOŞMAK

Mevlânâ Hazretleriʼnin buyurduğu gibi:

“İbadetin kabul ediliş alâmeti, o ibadetten daha sonra derhal başka ibadete girişmek, birbiri ardınca araliksiz olarak hayırlara koşmaktır.”

Mirzâ Mazhar Cân-ı Cânân -rahmetullâhi aleyh-, bu hususta bize bir ölçü verecek şekilde şöyle buyuruyor:

“Ramazân-ı Şerîf, zikirle uyanık olarak geçirilirse, senenin kalan kısmında da bu hoş hâl devam eder. Eğer bu ayda bir hata ve gevşeklik olursa, bunun izi bütün yıl boyunca görülür.”

Yani Ramazân-ı Şerîfʼte girilen yoğun ibadet iklimi ve erişilen müstesnâ kulluk kıvâmı, ekilen bir tohum gibidir. Bu tohumun tutup tutmadığı, yılın öteki aylarında kendini gösterecektir.

Velhâsıl, Ramazan’dan sonradan­ama hâl ve istikâmetimiz, Ramazan’daki ibadetlerimizin kabûl olup olmadığının da bir işaretidir. Bu kutsal aydan ne kadar istifade ettiğimizin ölçüsü, bu ayda kazandığımız kulluk kıvâmını ne değin muhafaza edebildiğimizdir.

Şu Anda kendimizi dürüstçe bir muhâsebe edip hâlimizi gözden geçirelim. Düşünelim oysa:

Ömür takvimimizden bir Ramazân-ı Şerîf daha geldi geçti. Bu mübarek günler bize neler bıraktı?

–Ramazân-ı Şerîfʼi, hatâ ve noksanlarımızın telâfîsine, güzel hâllerimizin ziyâdeleşmesine, ahlâkımızın yücelmesine vesîle edebildik mi?

–Hangi yanlışımızdan tevbe ettik? Fena huylarımızın kaçını terk edebildik?

–Kaç kişiyle helâlleştik?

–Kaç dargını barıştırdık?

–Aramızda burûdet olan kaç din kardeşimizle, Allah rızâsı için kucaklaşabildik?

–Kaç kırık kalbi tesellî edebildik? Kaç mazlumun sîmâsını gülüş ettirebildik?

–İbadet noksanlarımızı ne değin kazâ edebildik?

–Mezar karanlıklarını aydınlatacak, mahşerde hesabımızı basit kılacak, ebedî saâdete vesîle olacak, hangi hizmet ve gayretlere koşabildik?..

–Âile, komşu, akrabâ, toplum, ümmet ve mahlûkâta karşı mesʼûliyetlerimize dâir, hangi eksiğimizin telâfîsine yöneldik? Bu hususta ne gibi hayırlı kararlar alabildik?

–Bir ıslah, bir düzelme yaşadıysak, bu, Ramazan’a kasıtlı olarak mu kaldı, yahut onu hâlen devam ettirebiliyor muyuz?..

Velhâsıl Rabbimiz, rızâsına medâr olacak amelleri bizlere kolaylaştırsın. Ömrü bir Ramazan rûhâniyeti içinde yaşayabilmeyi lûtf u keremiyle cümlemize ihsan buyursun. Âmîn…

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Genç Dergisi, Yıl: 2022 Ay: Mayıs Rakam: 188

İslam ve İhsan

Kulluk Nasıl Yapılmalıdır?

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/ramazani-devam-ettirebilmek.html