Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, elinde ürün olduğu halde daha fazla kazanma hırsıyla piyasaya sürmemenin, İslam'ın yasakladığı ve kabul edilemez bir koşul olduğunu söyledi.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın düzenlediği 40'ıncı İl Müftüleri İstişare Toplantısı sona erdi.
Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda Başkan Ali Erbaş, toplantının netice bildirgesini okudu.
Erbaş, insanlığın bir yanda tutumsuzluk, egoistlik ve tüketim çılgınlığı, diğer yanda ise istek, fakirlik ve fakirlik ile tarif edilebilecek ciddi sosyal problemlerin kıskacında sıkıştığını söyledi.
Erbaş, "Terör, göç, baskı, salgın hastalık ve tüm dünyayı kuşatan adaletsizlikler insanların kahir ekseriyetini umutsuzluk ve ümidini yitirme girdabında güç ve üzüntülü bir hayata hükümlü etmektedir. Bu şart sosyal ilişkiler bakımından küresel ölçekte ve psikolojik boyutta önemli kırılmalara zemin hazırlamakta, maddesel ve manevi bunalımlara niçin olmaktadır." dedi.
Erbaş, son dönemde gündemin önemli konularından biri olan stokçuluk ile mücadeleye de değindi.
"STOKÇULUK İSLAM'IN YASAKLADIĞI BİR DAVRANIŞTIR"
İslam'ın iyilik, isar, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma gibi erdemlerin toplumun bütün fertlerini kuşatacak bir anlayışla ikame edilmesini, birlikte yaşama ahlakına ve hukukuna özen gösterilmesini istediğini vurgulayan Erbaş, "Bencilce davranarak bireysel üstünlük sağlamaya yönelik yaklaşımlarda bulunmak, elinde mahsul olduğu halde daha çok kazanma hırsıyla piyasaya sürmemek yani ihtikara tevessül etmek, İslam'ın üstün ahlak ilkeleriyle bağdaşmayan ve yasakladığı bir davranıştır. İnsaniyet açısından da kabul edilemez bir durumdur." diye konuştu.
"ŞİDDET ZİHNİYET BOZUKLUĞUDUR"
Erbaş, ailenin korunmasına, güçlendirilmesine ve desteklenmesine karşın hizmetlerin yaşamsal öneme sahip olduğunu, aileyi negatif etkileyen, zayıflatan ve işlevsiz hale getiren kavrama ve yaklaşımlara aleyhinde kolektif bir duruş sergilemenin en esas görevleri olduğunu belirtti.
Erbaş, şiddetin hayatın her alanına sirayet eden küresel bir sorun haline geldiğini belirterek, "İnsan onuruyla asla bağdaşmayan kuvvet, bir tavır ve zihniyet bozukluğudur. Sebebi ve kaynağı ne olursa olsun, kimden gelirse gelsin, kime aleyhinde yapılırsa yapılsın şiddeti yasal gören anlayış, töre ve geleneğin aleyhinde durarak şiddetin her türlüsüyle kararlılıkla uğraş etmek, en temel insani ve dini görevdir." dedi.
"DİN İSTİSMARI GÜVENLİK MESELESİNE DÖNÜŞTÜ"
Erbaş, Diyanet'in gençlere karşın dini rehberlik ve manevi destek hizmetlerine özel siklet verdiğini söyleyerek, "Zira din istismarının bununla beraber bir güvenlik meselesine dönüştüğü, istismarcı yapıların öncelikli niyet kitle olarak gençliği belirlediği bir ortamda, sahih dini data ve medeniyet kodları ekseninde gençlerimize yol göstermek hayati öneme sahiptir." dedi.
"ALGI OPERASYONU MALZEMESİNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ CAN SIKICI"
Özellikle sosyal medya mecralarında 'fetva' kavramı etrafında kazara kavga ve paylaşımların uyarı çektiğini bildiren Erbaş, "Din İşleri Yüksek Kurulumuzun görüşü olarak gündeme gelen bazı konu ve metinlerin bağlamından kopartılarak ve çarpıtılarak tam bir idrak operasyonu malzemesine dönüştürülmesi üzüntü vericidir. bununla beraber bu koşul, dijital dünyada bilgiyi kullanım noktasında korkunç bir dikkatsizliği ve vesvese verici bir ahlaki sorunu da ortaya koymaktadır. Dolayısıyla vatandaşlarımızın dini data, bakış ve fetva gibi konularda aracısız başkanlığımızın eserlerini, iletişim kanallarını, sosyal ağ hesaplarını kullanması veya müftülüklerimize müracaat etmesi büyük bir öneme sahiptir." diye konuştu.
"GÜNDELİK TARTIŞMALARIN İÇİNE ÇEKİLMEK ENDIŞE VERİCİ"
İslam'ın evrensel mesajları, ilkeleri ve ölçüleri hususunda toplumu parlatmak, dinin hüküm ile değerleri ekseninde milleti ve insanlığa hizmet etmenin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlık sebebi ve anayasal görevi olduğunu söyleyen Erbaş, "Bu doğrultuda, her türlü öbür bakış ve düşüncenin, ideolojik, etnik ve politik yaklaşımın üzerinde kuşatıcı bir hoşgörüyle hareket etmek, başkanlığımızın en temel hassasiyetidir. Hal böyleyken başkanlığımızın ara sıra gündelik tartışmaların içine çekilmesi, içten olmayan bilgilerle kurumumuzun ve mensuplarımızın yıpratılması son derece hatalı ve üzüntü vericidir. Bu sebeple din ve diyanet ile ilgili yazan, konuşan ve paylaşım yapan herkesin hakikate bağlılık konusunda çok daha alıngan olması gerekmektedir." dedi.
Kaynak: Diyanet Haber
