Şuayp Aleyhisselam’ın peygamber olarak gönderildiği Medyenlilere verdiği öğütler.

Şuayp Aleyhisselam, kavmine Hûd sûresinin 86. ayetinde şöyle öğüt eder:

بَقِيَّةُ اللَّهِ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنتُمْ مُؤْمِنِينَ وَمَا أَنَا عَلَيْكُمْ بِحَفِيظٍ

“Eğer mü’minseniz, Allah’ın takdir edip helâlinden kazandırdığı kâr sizin için daha hayırlıdır. bununla beraber ben sizin bekçiniz de değilim.”1

Âyet-i kerime, Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in “Hatîbu’l-enbiya” (Peygamberlerin en hoş konuşanı) diye takdir ve ibraz ettiği2 Şuayp Aleyhisselâm’ın kendi halkına yaptığı tavsiye ve nasihat cümlelerindendir.

ŞUAYP ALEYHİSSELAM’IN KAVMİNE NASİHATLERİ

Şuayp Aleyhisselâm peygamber olarak gönderildiği Medyenlilere, “Allah’a kulluk ve doğru ticâri muamele yerine getirmek, bozgunculuktan uzakta durmak” diye özetlenebilecek itikâdî, iktisâdî ve içtimâî uyarılarda bulunurken onlara kendileri için bahtı açık olan şeyi âyet-i kerimedeki sözleriyle haber vermiştir.

Şuayp Aleyhisselâm, yetkisiz ölçüp hatalı tartmak ve insanları ihanet etmek suretiyle kazançlarına gelir katmak alışkanlığında olan Medyenlileri önce Allah’a kulluk etmeye (tevhid inancına) çağırmış peşinden de ölçü ve tartıyı akıcı kullanıp halka haksızlık yapmamalarını, somurtkan halde içinde bulundukları nimet ve serveti kaybedeceklerini, hepsini kapsayacak bir azaba uğrayacaklarından üzüntü ettiğini söylemiştir.

O hırslı halkın, “biz senin dediğin gibi doğru davranırsak bir şey kazanamayız” anlamına gelen tavırları karşı da “Allah’ın helalinden size takdir edip kazandırdığı pak ve helal kâr, sahtekârlıkla elde edeceğiniz haram kazançtan sizin için daha hayırlıdır, diye hakiki hayrın, esas kazancın Allah Teâlâ’nın emrettiği yer ve eylemlerde olduğunu bildirmiştir. Her şey gibi hayrı fark etmenin de imana yan olduğunu ilan eden muhakkak bir açıklama ve kayda değer bir şartla, “eğer mü’min kimselerseniz!”

Âyet-i kerimede geçen “bakıyyetü’llah” ifadesi, ticâri hayatta dürüst davrananlara Allah’ın takdir ettiği kâr ve kazanç demektir. “Bakiyyetüllahi hayrun leküm” ifadesiyle, böyle bir kazancın, beceriksiz ölçüp hatalı tartmakla elde edilecek haram ve haksız kazançtan, helallik, bereket ve uhrevi yükümlülük açısından fazla daha “uğurlu” olduğu saptama ve beyân edilmiş bulunmaktadır.

Bakıyyetullah’a râzı olup içten adet edinmek yalnızca ticârî/iktisâdî anlamda değil, itikâdî, ictimâî ve ahlâki mânada da hayır ve rahat vesilesidir. Çünkü toplumda, toplumca yaşanacak huzur ve güveni, çalışma ve iş ortamını, elde edilen gelirin eksik-çok, yeterli-eksik, haklı-haksız olmasını ve sermâye-emek tartışmalarını, zengin-fakir zıtlaşmasını, fesat ve kaosu ancak herkesin meşru olanla yetinip hakkına razı olması önleyebilir. Sağlam bir adalet-vazife inancı ve uygulaması, ele geçenle geçinme ve nimete şükür erdemi, ilahi rahmet kapılarının açılmasına vesile olur. Nitekim Allah Teâlâ konuya yönelik olarak “وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَى آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِمْ بَرَكَاتٍ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ Eğer ülkelerin halkı iman edip Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, Biz onların üstüne gökten ve yerden bolluk ve bolluk kapılarını açardık.”3 buyurmaktadır.

Bu âyet-i kerimede beyan buyrulduğu gibi iman ve ittikâ, bakiyyetullah’ın uğurlu olduğu bilincininin temelini oluşturur. İşte bu gerçeğin bir ifadesi olarak Şuayp Aleyhisselâm, “söylediklerime inanır ve uygularsanız, size eksik gibi de gelse hakiki hayra ve bereketli kazanca (bakiyyetullah) kavuşursunuz” demek istemiştir. “Ben sizin bekçiniz, koruyucunuz değilim” diye de hileli işlemlere devam etmeleri halinde başlarına gelecek felâketlerden onları koruyamayacağını vurgulamıştır.

“ وَمَا أَنَا عَلَيْكُمْ بِحَفِيظBen sizin bekçiniz değilim” cümlesi, peygamberlerin asıl görevlerinin tebliğ ve uyarıdan ibaret bulunduğunu her hâl ü kârda kavimlerine arkadaki çıkmakla, onları korumakla mesul olmadıklarını anlatmaktadır. Nitekim Resûl‑i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de muhataplarına; قَدْ جَاءَكُمْ بَصَائِرُ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ أَبْصَرَ فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ عَمِيَ فَعَلَيْهَا وَمَا أَنَا عَلَيْكُمْ بِحَفِيظٍ  “Size Rabbinizden gerçeği gösteren deliller gelmiş bulunmaktadır. Artık kim gözünü açıp gerçeği görürse yararı kendisine, kim de görmezden gelirse zararı kendisinedir. Ben sizin bekçiniz/koruyucunuz değilim” 4 demişti.

Hud sûresinin daha sonraki âyetlerinde5 fazla namaz kılmasıyla bilinen Şuayp aleyhisselam ile halkı arasındaki tartışmalar ve restleşmeler yer almaktadır. Sonuç Olarak Şuayp Aleyhisselam ile inananların kurtarıldığı ve irşat kabul etmez, söz dinlemez, hatalı yapmaktan geri durmaz Medyenlilerin ise dehşet bir şamata koparan depremle yarı orada hiç yaşamamışlar gibi onlardan herhangi bir iz kalmamacasına ortadan kaldırıldıkları anlatılmaktadır.

Medyenliler Şuayp Aleyhisselâm’a rağmen inatla sürdürdükleri itikadi sapıklık, iktisadî ve ticarî doyumsuzluk, aç gözlülük, dünyevileşme ve adaletsizlik, siyasi ve ahlakî bozukluk içinde tıpkı Semüd milleti gibi yok olup gittiler.

Medyen halkının helâkine sebep olan olumsuzlukların ticâri hayat merkezli olması, iç-dış her kriz ortamını fırsata çevirmeye çalışmaktan geri durmayan hileli gelir düşkünü günümüzün ülkesel ve küresel çapta açgözlü ve acımasız kişi, kurum, kuruluş, şirket ve devletlerine yönelik fazla önemli Kur’ânî, tarihi ve dinamik bir uyarıdır.

Sonuç itibariyle açıklamaya çalıştığımız âyet-i kerime, az da olsa meşru yani helal olan kazancın, yüksek fakat gayr-i yasal olan kazançtan fazla uğurlu olduğunu Medyen halkı örneği üzerinden tüm zaman ve mekanlar için geçerli evrensel bir kaide ve vahyî / Kur’ânî bir hakiki olarak ortaya koymuş bulunmaktadır.

Bakiyyetullah’a rıza çerçevesinde ticari hayatını sürdürenlerin kıyâmette yedi güzel adam ile birlikte olacağını bildiren şu hadis-i şerif, en üstteki seviye özendirme niteliği ile uyarı çekmektedir:  التَّاجِرُ الصَّادِقُ مَعَ السَّبْعَةِ فِي ظِلِّ عَرْشِ اللَّهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ “Dürüst tâcir, kıyamet günü Allah’ın arşının gölgesinde haşrolunacak yedi derslik bahtiyar kişiyle birlikte bulunacaktır.”6

Bakiyyetullah’ın kendisi için hayır olduğuna inanan ve bu bilinç içinde ticaret yapan müminler için Peygamber sallellahu aleyhi ve sellem’in bu müjdesi hiç kuşkusuz hem ve pek büyük bir hayrdır.

Dipnotlar: 1) Hud (11), 86 2) Bk. el-Hakim, el-Müstedrek ale’s-Sahihayn, II, 620 3) el-A’raf (7), 96 4) Bk. el-En’am (6), 104 5) Bk. Hud (11), 87-95 6) Ma’mer b. Râşid, Cami’, XI, 201(Abdurrezzak’ın Musannef’i içinde). O yedi grup için bk. Riyazü’s-sâlihin, Peygamberimizden Yaşam Ölçüleri, IV, 37-39 (Trc. ve Şerh, Kandemir, Çakan, Minik, Erkam yayınları)

Kaynak: İsmail Lütfi Çakan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 435

İslam ve İhsan

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/suayp-aleyhisselamin-kavmine-ogutleri.html