Tekvir Suresi 8. ayeti ne anlatıyor? Tekvir Suresi 8. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Tekvir Suresi 8. Ayetinin Arapçası:

وَاِذَا الْمَوْءُ۫دَةُ سُئِلَتْۙ

Tekvir Suresi 8. Ayetinin Meali (Anlamı):

Diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğu vakit:

Tekvir Suresi 8. Ayetinin Tefsiri:

    Nefisler eşleştirilecek. Ölümle birlikte bedenlerini terk eden ruhlar, mahşer günü baştan yaratılan bedenleriyle birleştirilecek. Ya Da herkes dünyada yaptığı amelleriyle orada buluşacak, ona tarafından bir bünyeye kavuşacak ve ona kadar bir karşılık görecektir. Yahut her bir insan inanç ve ameline yerinde bir gruba ilhak edilecektir. Yani mü’minler mü’minlerle, kâfirler kâfirlerle buluşturulacaktır. Nitekim Vâkıa sûresinde haber verildiğine kadar o gün millet “ashâb-ı meymene”, ashâb-ı meş’eme” ve “sabikûn” elde etmek üzere üç gruba ayrılacaklardır. (bk. Vâkıa 56/7-11)

    Günahsız yere diri diri toprağa gömülen kız çocuklarına, hangi günahları nedeniyle öldürüldükleri sorulacak. Câhiliye Araplarında böyle menfûr bir adet vardı. Bazan yoksulluk korkusuyla, bazan de namuslarına fazla düşkünlükleri sebebiyle kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. (bk. Nahl 16/58-59) Günümüzde de farklı alanlara yönlendirilmiş sebeplerle, kürtaj ve benzeri yollarla çocuklar demin doğmadan telef edilmektedir. İşte günahsız olarak öldürülen bu çocukların hesabının sorulacağı tehdidiyle, millet bu fecaatten sakındırılmaktadır.

Kız çocuklarının diri diri gömülmesiyle alakalı nakledilen şu rivayet, en katı kalpleri bile hissiyata boğacak ve gözlerini yaşartacak keyfiyettedir:

Bir gün sahâbeden biri Resûlullah (s.a.s.)geldi ve şöyle dedi:

“Yâ Resûlallah! Biz câhiliye ehliydik. Putlara tapar, kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik. Benim ufak bir kızım vardı ve beni fazla severdi. O Kadar fakat ben onu çağırdığım süre sevincinden âdetâ uçar ve koşa koşa yanıma gelirdi. Birgün tekrar onu çağırdım, koşarak yanıma geldi ve beni peşine düşüp takip etmeye başladı. Yürüdüm ve âilemize ait olan yakındaki bir kuyunun yanına vardım. Kızımın elinden tutarak onu kuyuya attım. Kulaklarıma gelen son sözleri «Babacığım, babacığım» diyen çığlıkları oldu.”

Bunları duyunca acıma ummânı Efendimiz ağlamaya başladı ve gözlerinden yaşlar boşandı. Orada hazırlanmış bulunanlardan biri hâdiseyi anlatan zâta çıkışarak:

“–Be adam! Sen Resûlullah’ı üzdün!” dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz:

“–Mâni olmayın! O, kendisini hüzne garkeden ve tartı verdiği bir şeyi sormak istiyor” buyurdu ve o şahsa:

“–Anlattıklarını her tarafta et!” dedi. Sahâbî sözlerini tekrarlayınca Resûlullah yine ağladı. Gözyaşları sakallarının üzerinden aktı. sonradan ona:

“–Allah, müslüman olanların câhiliye döneminde yaptığı hatâları affetti. Hemen sen hayatına yeniden başla!” buyurdu. (Dârimî, Mukaddime 1)

Mahşer günü gerçekleşecek öteki duurmlar şöyle devam ediyor:

    Amel defterleri açılacak. İnsan dünyada yaptığı minik büyük her şeyin orada belirtilen olduğunu görecek. İyilere defteri sağından, kötülere ise solundan verilecek. (bk. Kehf 18/49; Hâkka 69/19-28)

    Gök sıyrılıp alınacak, insanın gözü önünden engeller kaldırılacak, bu nedenle gayb âleminin sıcacık gerçekleri açığa çıkacak, insanların cennet, cehennem, melek gibi gaybî varlıkları reel yönleriyle görüp tanıma imkânı doğacaktır. Nitekim bu mânaya sinyâl olarak âyet-i kerîmede: “Açık Konuşmak Gerekirse sen bundan derin bir gaflet içindeydin. Fakat şu anda gerçekleri görmeni engelleyen perdeni kaldırdık; bugün bakışların öyle keskindir” (Kâf 50/22) buyrulur.

    Kâfirler için cehennem kızıştırılır, harlanır. İçine cehennemliklerin atılması için hazırlanmış ülkü getirilir. (bk. Şuarâ 26/91; Nâziât 79/36)

    Cennet, dünyada iman, sâlih amel, ihlas ve ihsan ile Hakk’ın rızâsını şampiyon mü’minlere yaklaştırlır. Mü’minlerin girmesine hazır hâle getirilir. Mü’minlerde oraya girecek olmanın tatlı bir telaşı başlar. (bk. Şuarâ 26/90; Kâf 50/31)

Bu Nedenle her insan, dünyada iken âhireti için ne hazırlamış olduğunu bilir, gözleriyle görür. Sonuçlarıyla hakke’l-yakîn derecesinde karşılaşır. O halde o dehşetli günle karşılaşmadan evvel lüzumlu gelen tedbirlerin alınması zaruridir. Bunun yolu da kuşkusuz Kur’ân-ı Kerîm’in son ilâhî çağrı, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de son davetçi olduğuna inanıp, onlara koşulsuz itaat etmekten geçer. Bu sebeple buyruluyor oysa:

Tekvir Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Tekvir Suresi 8. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/tekvir-suresi-8-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html