Tevbe suresi 24. ayet ne buyuruyor? İlahi tehdide muhatap olanlar kimler?

Unutmayalım oysa İslâm, “Cenâb-ı Hakk’a kısmen yok bütün teslîm almak”tır. Dolayısıyla müslüman, İslâmʼın kâidelerini hayatının hiçbir safhasında bir kenarda unutmamalıdır.

“–Hemen Cenâb-ı Hakk’ın emrini yerine getirirsem; şu dünyevî menfaatim ne olacak?..” gibi nefsânî kuruntuları bir tarafa bırakmalı ve her hâlükârda;

“–Benim için önemli olan nefsimin yok, Sen’in hükmündür yâ Rabbi! İşittim ve itaat ettim!” demelidir.

Somurtkan takdirde şu ilâhî tehdidin muhâtabı olmaktan sakınmalıdır:

(Rasûlʼüm!) De oysa: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allahʼtan, Rasûlʼünden ve Allah yolunda cihâd etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye değin bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu doğru yola erdirmez.” (et-Tevbe, 24)

TEVBE SURESİ 24. AYET TEFSİRİ

Âyette bahsedilen kişiler ve varlıklar her insanın fıtrî olarak sevdiği ve gönül bağladığı şeylerdir. Bu hususla alakalı olarak bir âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:

“Kadınlara, oğullara, yüklerle altın ve gümüş yığınlarına, iyi cins salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere olan düşkünlük isteği insanlara câzip gösterildi. Bunlar, dünya hayatının geçici birer metâından ibarettir. Esas varılacak güzel yer, Allah yanındadır.” (Âl-i İmran 3/14)

Bu bakımdan bizden istenen, farzedilen bu unsurları hiç beğenmemek değil, onlara duyulan sevginin Allah ve Resûlullah sevgisinin üzerine çıkmamasıdır. Dolayısıyla buradaki “sevgi”den gaye iradeye bağlı olan sevgidir. Yani Allah ve Rasûlü’nün emirlerini devamlı olarak yerine getirme ve onları hiç terk etmeme neticesini hâsıl edecek bir sevgidir. az önce bağlantı edildiği gibi insanda yer alan fıtrî sevgi değildir. O halde âyet, Allah ve Peygamber sevgisine tutarsız düşen ve dinî vecibelerin yerine getirilmesini engelleyen her türlü muhabbet ve münâsebetten uzak durmayı emretmektedir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Hiçbiriniz, ben kendisine malından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha şirin olmadıkça iman etmiş olamaz.” (Buhârî, İman 8; Müslim, İman 70)

Hadiste geçen imandan amaç “kâmil iman”, sevgiden amaç da ihtiyârî sevgidir.

Efendimiz cihatla alakalı olarak da şöyle buyurur:

“ hiç kuşkusuz şeytan Âdemoğluna karşı üç yerde pusu kurmuştur. O, İslâm’a giden yolda otur­ot gibi yaşama ve ona: «Neden kendi dinini ve atalarının dinini bırakıyorsun?» der. Oysa­şi onun sözünü dinlemeyerek İslâm’a girer. Yeniden şeytan hicrete dışarı giden yol­da oturur ve ona: «Malını ve aileni mi bırakacaksın» der. Kişi onun aldatmasına kanmayarak hicret eder. Hicret ettikten daha sonra ise bu sefer cihada dışarı giden yolda oturur ve ona: «Sen cihad edeceksin ve öldürüleceksin. Hanımını başkası ni­kahlayacak, malın ise paylaştırılacak» der. Eğer birey bu hususta da ona aldırmayıp cihad ederse, Allah onu mutlaka cennete konduracaktır.” (Nesâî, Cihad 19)

Hâsılı bir mü’min için hiçbir dünyevi menfaat ve maksat Allah ve Rasûlü’nden ve Allah yolunda cihattan daha ehemmiyetli, değerli ve cazip olmamalıdır. Hem âyetlerin mesajı, İslâm toplumunu güçlendirme ve mü’minler arasındaki tesânüdü artırma hedefinin diğer tüm beşeri ilişkilerden önde gelmesi gerektiğini gösterir. Bu hususta mü’minler Allah Teâlâ’nın yardımına güvenerek çalışmalı, ama nefsin aldatmalarına karşısında da uyanık olmalıdırlar. (Tefsir: Prof. Dr. Ömer Çelik)

Kaynak: osmannuritopbas.com

Teslîmiyet Allâh’ı Râzı Eder

Teslimiyet Nasıldır, Kime Olur?

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/tevbe-suresi-24-ayet-nu-buyuruyor.html