Vâkıa Suresi 12. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 12. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 12. Ayetinin Arapçası:

ف۪ي جَنَّاتِ النَّع۪يمِ

Vâkıa Suresi 12. Ayetinin Meali (Anlamı):

Nimetlerle dopdolu cennetlerde olacaklardır.

Vâkıa Suresi 12. Ayetinin Tefsiri:

İmân-ı kâmil, sâlih ameller ve uğurlu işlerle Allah’a iyice yakınlaşmış bulanan “sâbikûn” zümresine “mukarrebûn” ünvanı verilir. Bunların birçok daha önce gelip geçmiş ümmetlerden, eksik bir kısmı da sonraki ümmetlerden olacaktır. Çünkü önce gelip geçen peygamberlerin ve onlarla beraber hakkın mücâdelesini veren seçkin mü’minlerin bu zümreden olacağında değişkenlik yoktur. Aynı şekilde Resûlullah (s.a.s.)’in ve İslâm’ın yaşanıp bütün dünyaya yayılmasında çok büyük fedakârlıklar bildiren ashâb-ı kirâmın bu zümrenin içinde oldukları şüphesizdir. Nitekim âyet-i kerîmede: “Muhâcir ve ensardan iman, amel, Allah yolunda infak ve cihadda öne geçen ilkler” övülmektedir. (bk. Tevbe 9/100) Bir görüşe tarafından de bunların birçok, İslâm’ın birincil devirlerinden, eksik bir kısmı ise son devirlerinden olacaktır. Her iki ihtimale tarafından de bizim o seçkin zümreye girebilmek için somut-manevî gücümüzün son noktasına değin Allah’ın dinini öğrenme, öğretme, yaşama ve yaşatma yolunda tarifi imkânsız bir cömertlik ve fedakârlıkla hareket etmemiz gerektiği anlaşılmaktadır. Bayağı bir kulluk ile değil “sâbikûn” grubuna girebilmek, “ashâb-ı meymene”den edebilmek bile zordur.

Öğretmen Ahmed Yesevî (k.s.) ne güzel tavsiye verir:

“Himmet kor’un can biliğa muhkem çalmaz

Mâsivânı muhabbetin özdin salmay

Göz yaşını nisâr iylâp zârın itmay

Esrâr yolun merdanlardın bilse bolmas.” 

“Bir insan; himmet kuşağını beline uygun bir şekilde sarmaz, dünya sevgi ve bağlılığını kalbinden çıkarıp atmaz, Allah yolunda göz yaşları dökerek ağlamazsa, o adama Allah’a yakın olma sırlarının yolunu en büyük şeyhler, mürşitler bile açsa yine yürüyüp gâyeye eremez. Sırr-ı ilâhîye dışarı giden yolda acemi deneyimsiz bakınır, yollarda kalır.”

Fakat büyük bir gayretle bu seçkin, tâlihli ve bahtiyâr zümreye katılabilenlere cennette şu nimetler ihsan edilecektir:

    Bunlar her türlü nimetlerle donatılmış cennetlere yerleştirilirler.

    Altın, inci, ipekli, yakut, elmas gibi kıymetli mücevherlerle tamamlanmış ve birbirine yakın dizilmiş son derece güzel koltuklar üstünde yüzleri birbirine bakacak şekilde müşterek otururlar. Biri diğerinin sırtını görmez.

    Hiç değişmeyecek, güzellikleri hiç bozulmayacak ebedi gençler, aralıksız olarak akıp dışarı giden meşrubat gözesinden doldurulmuş testilerle, sürahilerle, ibriklerle ve kadehlerle cennetliklerin çevresinde dolaşırlar. Onlara tekrar tekrar kadeh sunarlar. Ama bu içecekten içenlerin ne başları ağırır ne de akılları gider. Cennet içeceği haz verir, ama ayyaş etmez. İnsanın aklını alıp saçmalıklara sürüklemez. Yoksa bu içeceği içmekle sızıp ağızlarından, burunlarından salyalar akmaz.

    İstedikleri, seçip beğendikleri türlü türlü meyveler, canlarının çektiği kuş etleri…

    Hiçbir elin değmediği, üzerine tozun düşmediği, bu sebeple son derece saydam ve parlak olan, sedefinde sarmalanıp gizlenmiş inciler misâli iri hoş gözlü hûriler…

    Mü’minler cennette hiçbir abes söz, yalan, gıybet, bühtân, kınama, itham, alay ve aşağılama duymazlar.

Fena bir toplum içinde yaşamış mânevîyat ehli, selim tabiatlı ahali, Allah Teâlâ’nın cennette mü’minlere va‘dettiği bu nimetin ne dek büyük bir nimet olduğunu gayet iyi bilirler. Mü’minler orada yalnızca “selâm, selâm” sözü duyarlar. Birbirlerine selâm verirler, esenlik dilerler, daima barışma içinde bulunurlar, aralarında en minik bir kırgınlık ve pürüz olmaz. Dostlukları günden güne ziyâdeleşir. Diğer Taraftan Allah Teâlâ’nın ve meleklerin verdikleri selamı duyarlar, aldıkları manevî zevk arttıkça artar.

Şu Anda sıra ashâb-ı yeminde:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 12. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-12-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html