Vâkıa Suresi 43. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 43. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 43. Ayetinin Arapçası:

وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍۙ

Vâkıa Suresi 43. Ayetinin Meali (Anlamı):

Kapkara bir dumanın gölgesindedirler.

Vâkıa Suresi 43. Ayetinin Tefsiri:

Lanetli, dertli ve fena kimseler olan “ashâb-ı şimâl”in öte dünyada karşılaşacakları fecî âkıbet şu şekilde haber verilir:

  سَمُومٌ (semûm): Vücudun ve derinin gözeneklerinden içe doğru giren, iliklere ve beyinlere değin işleyen zehirli, sıcak, kavurucu bir ateş.

  حَم۪يمٌ  (hamîm): Harareti en ileri dereceye ulaşmış kaynar su. O kavurucu alev cehennemliklerin bedenlerini ve ciğerlerini yakacağı zaman, onlar bu kaynamış suya koşacaklardır. Tıpkı, yangından, o yangını söndürmek için suya koşanlar gibi. Ama oraya varınca suyun son derece sıcak ve kaynamış olduğunu göreceklerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Onlara, içince bağırsaklarını paramparça eden kaynar sudan içirilir.” (Muhammed 47/15)

  يَحْمُومٌ (yahmûm): Cehennemin simsiyah dumanı. Kömür veya kurum gibi kararıp duran sisli boğucu bir gölge. Bu, serinlik ve kolaylık veren bir gölge yok, brülör ateşin kara dumanıdır. Buna “gölge” denilmesi, kâfirlerle alay etmek içindir. Onlar aşırı sıcaktan bu gölgeye sığınmaya çalışacaklar, fakat sığındıkları zaman bunun gölge değil, simsiyah kavurucu cehennem dumanı olduğunu göreceklerdir. Bu gölgeyle ilgili şöyle buyrulur:

“Kıyamet günü inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba doğru gidin! Üç sütun hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin!” Bir gölge fakat ne serinlik verir, ne de alevden korur. O ateş, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır; sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar. Gerçeği yalanlayanların o gün vay haline!” (Murselât 77/29-34)

  Yiyecekleri zakkûm olacaktır. (bk. Sâffât 37/64-65) O son derece fena, acı ve berbat yiyecekle karınlarını tıka basa dolduracaklar, üzerine de tarifi imkansız derecede kaynar cehennem suyundan içeceklerdir. Yalnız bu içme basmakalıp bir su içme biçiminde olmayacak; susama hastalığına tutulmuş develerin içtiği gibi içeceklerdir. اَلْه۪يمُ (hîm), hastalığı nedeniyle delirmiş gibi su içen, içtikçe suya kanmayan susamış develer anlamında bir kelimedir. Lakin içtikleri bu su o bedbahtları kandırmayacak, hararetlerini daha da artıracaktır.

Bahsedilen kişilerin böyle feci bir âkıbete uğramalarının sebebi şudur:

Birincisi; sahip oldukları nimetlerin şükrünü yerine getirecek yerde nankörlük etmek ve bunlarla şımarmak, lüks ve nefsânî hayata dalıp Allah’ı hatırlamamak.

İkincisi; büyük günah üstünde ısrar etmek. Bu, en büyük günah olarak tanıdık şirk ve küfürdür. Diğer bütün günahlar, daima bundan kaynaklanmaktadır.

Üçüncüsü; öldükten sonradan tekrar dirilişi ve âhiret hayatını inkâr etmek.

Halbuki şu muazzam delillere fikir ve kavrama nazarıyla bakılacak olsa, Allah’ın varlığı, birliği, ebedi kudreti ve âhiretin varlığı gibi gerçekleri anlayıp benimsemek ve bütün bir açık yüreklilik ve teslimiyet içinde Hakk’a kulluğa yönelmek hiç de güç olmayacaktır:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 43. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-43-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html