Vâkıa Suresi 52. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 52. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 52. Ayetinin Arapçası:

لَاٰكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍۙ

Vâkıa Suresi 52. Ayetinin Meali (Anlamı):

O zakkûm ağacının meyvesinden mutlaka yiyeceksiniz.

Vâkıa Suresi 52. Ayetinin Tefsiri:

Uğursuz, bedbaht ve kötü kimseler olan “ashâb-ı şimâl”in öte dünyada karşılaşacakları fecî âkıbet şu şekilde haber verilir:

  سَمُومٌ (semûm): Vücudun ve derinin gözeneklerinden içe doğru giren, iliklere ve beyinlere değin işleyen zehirli, sıcak, kavurucu bir ateş.

  حَم۪يمٌ  (hamîm): Harareti en ileri dereceye ulaşmış kaynar su. O kavurucu alev cehennemliklerin bedenlerini ve ciğerlerini yakacağı zaman, onlar bu kaynamış suya koşacaklardır. Tıpkı, yangından, o yangını söndürmek için suya koşanlar gibi. Oysa oraya varınca suyun son derece sıcak ve kaynamış olduğunu göreceklerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Onlara, içince bağırsaklarını paramparça eden kaynar sudan içirilir.” (Muhammed 47/15)

  يَحْمُومٌ (yahmûm): Cehennemin simsiyah dumanı. Kömür ya da kurum gibi kararıp duran sisli boğucu bir gölge. Bu, serinlik ve refah veren bir gölge değil, yakıcı ateşin kara dumanıdır. Buna “gölge” denilmesi, kâfirlerle dalga geçmek içindir. Onlar aşırı sıcaktan bu gölgeye sığınmaya çalışacaklar, lakin sığındıkları süre bunun gölge değil, simsiyah kavurucu cehennem dumanı olduğunu göreceklerdir. Bu gölgeyle ilgili şöyle buyrulur:

“Kıyamet günü inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba içten gidin! Üç kolon hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin!” Bir gölge oysa ne serinlik verir, ne de alevden korur. O ateş, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır; sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar. Gerçeği yalanlayanların o gün vay haline!” (Murselât 77/29-34)

  Yiyecekleri zakkûm olacaktır. (bk. Sâffât 37/64-65) O son derece fena, acı ve berbat yiyecekle karınlarını tıka basa dolduracaklar, üzerine de tarifi imkansız derecede kaynar cehennem suyundan içeceklerdir. Yalnız bu içme sıradan bir su içme biçiminde olmayacak; susuzluk hastalığına tutulmuş develerin içtiği gibi içeceklerdir. اَلْه۪يمُ (hîm), hastalığı nedeniyle delirmiş gibi su içen, içtikçe suya kanmayan susamış develer anlamında bir kelimedir. Lakin içtikleri bu su o bedbahtları kandırmayacak, hararetlerini daha da artıracaktır.

Bahsedilen kişilerin böyle feci bir âkıbete uğramalarının sebebi şudur:

Birincisi; sahip oldukları nimetlerin şükrünü yerine getirecek yerde nankörlük etmek ve bunlarla şımarmak, lüks ve nefsânî hayata dalıp Allah’ı hatırlamamak.

İkincisi; büyük günah üstünde tutturmak. Bu, en büyük günah olarak tanıdık şirk ve küfürdür. Öteki tüm günahlar, her zaman bundan kaynaklanmaktadır.

Üçüncüsü; öldükten daha sonra baştan dirilişi ve âhiret hayatını inkâr etmek.

Halbuki şu muazzam delillere akıl ve algılama nazarıyla bakılacak olsa, Allah’ın varlığı, birliği, ebedi kudreti ve âhiretin varlığı gibi gerçekleri anlayıp kabul etmek ve bütün bir açık yüreklilik ve teslimiyet içinde Hakk’a kulluğa yönelmek hiç de zorlama olmayacaktır:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 52. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-52-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html