Vâkıa Suresi 53. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 53. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 53. Ayetinin Arapçası:

فَمَالِؤُ۫نَ مِنْهَا الْبُطُونَۚ

Vâkıa Suresi 53. Ayetinin Meali (Anlamı):

Gıda ve karınlarınızı onunla tıka basa dolduracaksınız.

Vâkıa Suresi 53. Ayetinin Tefsiri:

Melun, dertli ve fena kimseler olan “ashâb-ı şimâl”in öte dünyada karşılaşacakları fecî âkıbet şu şekilde haber verilir:

  سَمُومٌ (semûm): Vücudun ve derinin gözeneklerinden içeriye doğru giren, iliklere ve beyinlere değin işleyen zehirli, sıcak, kavurucu bir ateş.

  حَم۪يمٌ  (hamîm): Harareti en ileri dereceye ulaşmış kaynar su. O kavurucu ateş cehennemliklerin bedenlerini ve ciğerlerini yakacağı zaman, onlar bu kaynamış suya koşacaklardır. Tıpatıp, yangından, o yangını söndürmek için suya koşanlar gibi. Fakat oraya varınca suyun son derece sıcak ve kaynamış olduğunu göreceklerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Onlara, içince bağırsaklarını paramparça eden kaynar sudan içirilir.” (Muhammed 47/15)

  يَحْمُومٌ (yahmûm): Cehennemin simsiyah dumanı. Kömür ya da kurum gibi kararıp duran sisli boğucu bir gölge. Bu, serinlik ve rahat veren bir gölge yok, brülör ateşin kara dumanıdır. Buna “gölge” denilmesi, kâfirlerle dalga geçmek içindir. Onlar fazla sıcaktan bu gölgeye sığınmaya çalışacaklar, fakat sığındıkları zaman bunun gölge değil, simsiyah kavurucu cehennem dumanı olduğunu göreceklerdir. Bu gölgeyle ilgili şöyle buyrulur:

“Kıyamet günü inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba dürüst gidin! Üç kolon hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin!” Bir gölge ancak ne serinlik verir, ne de alevden korur. O ateş, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır; sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar. Gerçeği yalanlayanların o gün vay haline!” (Murselât 77/29-34)

  Yiyecekleri zakkûm olacaktır. (bk. Sâffât 37/64-65) O son derece fena, acı ve berbat yiyecekle karınlarını tıka basa dolduracaklar, üstüne de tarifi imkansız derecede kaynar cehennem suyundan içeceklerdir. Yalnız bu içme sıradan bir su içme şeklinde olmayacak; susuzluk hastalığına tutulmuş develerin içtiği gibi içeceklerdir. اَلْه۪يمُ (hîm), hastalığı sebebiyle delirmiş gibi su içen, içtikçe suya kanmayan susamış develer anlamında bir kelimedir. Ama içtikleri bu su o bedbahtları kandırmayacak, hararetlerini daha da artıracaktır.

Bahsedilen şahısların böyle feci bir âkıbete uğramalarının sebebi şudur:

Birincisi; sahip oldukları nimetlerin şükrünü yerine getirecek yerde nankörlük etmek ve bunlarla şımarmak, lüks ve nefsânî hayata dalıp Allah’ı unutmak.

İkincisi; büyük günah üzerinde tutturmak. Bu, en büyük günah olarak aşina şirk ve küfürdür. Diğer bütün günahlar, hep bundan kaynaklanmaktadır.

Üçüncüsü; öldükten sonra bitmiş dirilişi ve âhiret hayatını inkâr etmek.

Halbuki şu çok büyük delillere zihin ve idrak nazarıyla bakılacak olsa, Allah’ın varlığı, birliği, ebedi kudreti ve âhiretin varlığı gibi gerçekleri anlayıp benimsemek ve bütün bir açık sözlülük ve teslimiyet içinde Hakk’a kulluğa yönelmek hiç de kuvvet olmayacaktır:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 53. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-53-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html