Vâkıa Suresi 55. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 55. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 55. Ayetinin Arapçası:

فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْه۪يمِۜ

Vâkıa Suresi 55. Ayetinin Meali (Anlamı):

Ayrıca de susama hastalığına yakalanmış develerin suya sal­dırışı gibi saldırarak içeceksiniz.

Vâkıa Suresi 55. Ayetinin Tefsiri:

Lanetli, dertli ve fena kimseler olan “ashâb-ı şimâl”in öte dünyada karşılaşacakları fecî âkıbet şu şekilde haber verilir:

  سَمُومٌ (semûm): Vücudun ve derinin gözeneklerinden derinlemesine giren, iliklere ve beyinlere kadar işleyen zehirli, sıcak, kavurucu bir alev.

  حَم۪يمٌ  (hamîm): Harareti en ileri dereceye ulaşmış kaynar su. O kavurucu alev cehennemliklerin bedenlerini ve ciğerlerini yakacağı vakit, onlar bu kaynamış suya koşacaklardır. Tıpatıp, yangından, o yangını söndürmek için suya koşanlar gibi. Fakat oraya varınca suyun son derece sıcak ve kaynamış olduğunu göreceklerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Onlara, içince bağırsaklarını paramparça eden kaynar sudan içirilir.” (Muhammed 47/15)

  يَحْمُومٌ (yahmûm): Cehennemin simsiyah dumanı. Kömür veya kurum gibi kararıp duran sisli boğucu bir gölge. Bu, serinlik ve rahat veren bir gölge değil, yakıcı ateşin kara dumanıdır. Buna “gölge” denilmesi, kâfirlerle alay etmek içindir. Onlar fazla sıcaktan bu gölgeye sığınmaya çalışacaklar, ama sığındıkları vakit bunun gölge değil, simsiyah kavurucu cehennem dumanı olduğunu göreceklerdir. Bu gölgeyle ilgili şöyle buyrulur:

“Kıyamet günü inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba doğru gidin! Üç kolon hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin!” Bir gölge fakat ne serinlik verir, ne de alevden korur. O alev, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır; sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar. Gerçeği yalanlayanların o gün vay haline!” (Murselât 77/29-34)

  Yiyecekleri zakkûm olacaktır. (bk. Sâffât 37/64-65) O son derece kötü, acı ve berbat yiyecekle karınlarını tıka basa dolduracaklar, üzerine de tarifi imkansız derecede kaynar cehennem suyundan içeceklerdir. Yalnız bu içme bayağı bir su içme şeklinde olmayacak; susama hastalığına tutulmuş develerin içtiği gibi içeceklerdir. اَلْه۪يمُ (hîm), hastalığı nedeniyle delirmiş gibi su içen, içtikçe suya kanmayan susuz develer anlamında bir kelimedir. Fakat içtikleri bu su o bedbahtları kandırmayacak, hararetlerini daha da artıracaktır.

Bahsedilen şahısların böyle feci bir âkıbete uğramalarının sebebi şudur:

Birincisi; sahip oldukları nimetlerin şükrünü yerine getirecek yerde nankörlük etmek ve bunlarla şımarmak, lüks ve nefsânî hayata dalıp Allah’ı hatırlamamak.

İkincisi; büyük günah üstünde tutturmak. Bu, en büyük günah olarak aşina şirk ve küfürdür. Öteki bütün günahlar, her zaman bundan kaynaklanmaktadır.

Üçüncüsü; öldükten sonra baştan dirilişi ve âhiret hayatını inkâr etmek.

Halbuki şu koskocaman delillere us ve sezgi nazarıyla bakılacak olsa, Allah’ın varlığı, birliği, ölümsüz kudreti ve âhiretin varlığı gibi gerçekleri anlayıp benimsemek ve bütün bir samimiyet ve teslimiyet içinde Hakk’a kulluğa yönelmek hiç de şiddet olmayacaktır:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 55. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-55-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html