Vâkıa Suresi 56. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 56. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 56. Ayetinin Arapçası:

هٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدّ۪ينِۜ

Vâkıa Suresi 56. Ayetinin Meali (Anlamı):

Onlara hesap gününde verilecek ziyâfet işte budur!

Vâkıa Suresi 56. Ayetinin Tefsiri:

Lanetli, bedbaht ve fena kimseler olan “ashâb-ı şimâl”in öte dünyada karşılaşacakları fecî âkıbet şu şekilde haber verilir:

  سَمُومٌ (semûm): Vücudun ve derinin gözeneklerinden içe doğru giren, iliklere ve beyinlere dek işleyen zehirli, sıcak, kavurucu bir alev.

  حَم۪يمٌ  (hamîm): Harareti en ileri dereceye ulaşmış kaynar su. O kavurucu alev cehennemliklerin bedenlerini ve ciğerlerini yakacağı süre, onlar bu kaynamış suya koşacaklardır. Tıpatıp, yangından, o yangını söndürmek için suya koşanlar gibi. Oysa oraya varınca suyun son derece sıcak ve kaynamış olduğunu göreceklerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Onlara, içince bağırsaklarını paramparça eden kaynar sudan içirilir.” (Muhammed 47/15)

  يَحْمُومٌ (yahmûm): Cehennemin simsiyah dumanı. Kömür veya kurum gibi kararıp duran sisli boğucu bir gölge. Bu, serinlik ve kolaylık veren bir gölge yok, brülör ateşin kara dumanıdır. Buna “gölge” denilmesi, kâfirlerle dalga geçmek içindir. Onlar fazla sıcaktan bu gölgeye sığınmaya çalışacaklar, ama sığındıkları süre bunun gölge değil, simsiyah kavurucu cehennem dumanı olduğunu göreceklerdir. Bu gölgeyle ilgili şöyle buyrulur:

“Kıyamet günü inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba içten gidin! Üç kolon hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin!” Bir gölge ki ne serinlik verir, ne de alevden korur. O alev, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır; sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar. Gerçeği yalanlayanların o gün vay haline!” (Murselât 77/29-34)

  Yiyecekleri zakkûm olacaktır. (bk. Sâffât 37/64-65) O son derece kötü, acı ve berbat yiyecekle karınlarını tıka basa dolduracaklar, üzerine de tarifi imkansız derecede kaynar cehennem suyundan içeceklerdir. Yalnız bu içme sıradan bir su içme şeklinde olmayacak; susama hastalığına tutulmuş develerin içtiği gibi içeceklerdir. اَلْه۪يمُ (hîm), hastalığı sebebiyle delirmiş gibi su içen, içtikçe suya kanmayan susamış develer anlamında bir kelimedir. Lakin içtikleri bu su o bedbahtları kandırmayacak, hararetlerini daha da artıracaktır.

Bahsedilen kişilerin böyle feci bir âkıbete uğramalarının sebebi şudur:

Birincisi; sahip oldukları nimetlerin şükrünü yerine getirecek yerde nankörlük etmek ve bunlarla şımarmak, lüks ve nefsânî hayata dalıp Allah’ı hatırlamamak.

İkincisi; büyük günah üstünde ısrar etmek. Bu, en büyük günah olarak aşina şirk ve küfürdür. Diğer tüm günahlar, hep bundan kaynaklanmaktadır.

Üçüncüsü; öldükten sonra her yerde dirilişi ve âhiret hayatını inkâr etmek.

Halbuki şu muazzam delillere hafıza ve seziş nazarıyla bakılacak olsa, Allah’ın varlığı, birliği, ebedi kudreti ve âhiretin varlığı gibi gerçekleri anlayıp kabul etmek ve tam bir açık yüreklilik ve teslimiyet içinde Hakk’a kulluğa yönelmek hiç de zorlama olmayacaktır:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 56. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-56-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html