Vâkıa Suresi 84. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 84. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 84. Ayetinin Arapçası:

وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ

Vâkıa Suresi 84. Ayetinin Meali (Anlamı):

O süre can çekişenin yanına bulunan sizler, elinizden bir şey gelmez, yalnızca çâresizlik içinde seyredersiniz.

Vâkıa Suresi 84. Ayetinin Tefsiri:

Aslında herkes istediği gibi davranmakta serbesttir. Fakat ölüm vakti geldiği süre bu serbestlik ortadan kalkacak, iradeler soyulup alınacak ve mecbur bir istikamete dürüst, yalnızca Allah’ın irade ve emrinin geçerli olduğu gerekli, uhrevî bir yürüyüş başlayacaktır. Hiç kimsenin bundan böyle çıkmak üzere boğaza dayanmış canı geri çevirmeye, o mecburi gidişi durdurmaya gücü yetmeyecektir. Böylece Allah Teâlâ, öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenleri, kimsenin kaçamadığı ölüm gerçeği üstünde düşünmeye, kendisinin kullar üzerindeki mutlak kuvvet ve hâkimiyetini kabullenmeye çağırmakta, başaramayacakları bir işe sevk ederek onlara hem acziyetlerini tattırtmak, ayrıca de hakikati algı etmelerini sağlayıp ebedi kurtuluşlarına imkân tanımaktadır.

Ölümün bir yaşı yoktur. Hayata gözlerini yeni açmış masum bir yavrudan yüz yaşına değnek dayamış ihtiyara değin her yaşta insan ölmeye adaydır. Eğer vaktimiz olur da İstanbul’daki çocuk mezarlarından herhangi birinde günün herhangi bir saatinde bir müddet bulunup oraya gelen çocuk cenazelerini izleme fırsatı bulabilirsek, gördüğümüz bakış hiçbir şey konuşmaya gerek duymaksızın gerçeği tüm netliğiyle anlamamıza yardımcı olacaktır. Hemen Şimdi yeni doğmuş bebekler; üç aylık, altı aylık, bir yaşında yavrular; üç yaşında beş yaşında çocuklar hayatlarının baharında kabre uzanıyor, âhiret yolculuklarına başlıyorlar. Taze Taze kabir başlarında kalpleri kırık, yüzleri buruk, gözleri ihtiyar anneler, babalar…

Şu hâtıra ölümün acısını kalplere sindiren, göz ve gönüllerimizi fânî dünyadan çevirip ebedî âhiret âlemine yönlendiren ne hazîn bir manzarayı dile getirmektedir:

Mesnevî şârihi Tâhirü’l-Mevlevî (r.h.), doğum esnâsında ikizleri ile beraber vefât eden bir annenin dramından fazla duygulanır. Akrabâlarını araştırıp buldurur.

“–Ben bu üç mevtâya tâziye olarak bir kabir taşı kitâbesi yazdırmak istiyorum!” der ve anne yüreğinin şefkat ve merhametini şu dörtlüğü ile fazla içli bir şekilde açıklama eder:

Bir Kitâbe-i Seng-i Mezâr:

“Dünyada der-âğûşa ecel vermedi imkân,

Etti beni hem-makber iki yavrucuğumla.

Artık tutarak dest-i yetimanelerinden,

Geldim sana Rabbim, iki yetim çocuğumla...”

“Ecel, beni iki yavrucuğumla kabir yolcusu eyleyerek şu dünya hayâtında onları doya doya kucaklamaya imkân vermedi. Ey Rabbim! Ben de babasız ellerinden tutup o iki yetim çocuğumla sana geldim...”

Sözün özü şudur ancak, demin ömür denen sihirli fırsat elde iken bu engellenemez son, zorunlu gerçek dikkate alınarak Kur’ân-ı Kerîm’in belirlediği hayat tarzı çerçevesinde hareket edilse nasıl olursa olsun daha doğru ve daha yararlı olacaktır.

Çünkü, sûrenin başında da genişçe beyân edildiği gibi, ahali dünyadaki iman ve amellerine tarafından mahşer yerinde üç zümreye taksim olunacaklar:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 84. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-84-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html