Vâkıa Suresi 87. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 87. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 87. Ayetinin Arapçası:

تَرْجِعُونَهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

Vâkıa Suresi 87. Ayetinin Meali (Anlamı):

Lutfen çıkmakta olan o canı geri çevirin; eğer iddianızda tu­tarlı ve içten iseniz!

Vâkıa Suresi 87. Ayetinin Tefsiri:

Aslında cümbür cemaat istediği gibi davranmakta serbesttir. Lakin ölüm vakti geldiği zaman bu serbestlik ortadan kalkacak, iradeler soyulup alınacak ve zoraki bir istikamete dürüst, sadece Allah’ın irade ve emrinin geçerli olduğu kaçınılmaz, uhrevî bir yürüyüş başlayacaktır. Hiç kimsenin bundan böyle çıkmak üzere boğaza dayanmış canı geri çevirmeye, o zaruri gidişi durdurmaya gücü yetmeyecektir. Bu Nedenle Allah Teâlâ, öldükten daha sonra dirilmeyi inkâr edenleri, kimsenin kaçamadığı ölüm gerçeği üzerinde düşünmeye, kendisinin kullar üzerindeki mutlak baskı ve hâkimiyetini kabullenmeye çağırmakta, başaramayacakları bir işe sevk ederek onlara ayrıca acziyetlerini tattırtmak, ayrıca de hakikati idrak etmelerini sağlayıp ölümsüz kurtuluşlarına imkân tanımaktadır.

Ölümün bir yaşı yoktur. Hayata gözlerini yeni açmış masum bir yavrudan yüz yaşına değnek dayamış ihtiyara değin her yaşta insan ölmeye adaydır. Eğer vaktimiz olur da İstanbul’daki çocuk mezarlarından herhangi birinde günün herhangi bir saatinde bir müddet bulunup oraya gelen çocuk cenazelerini izleme fırsatı bulabilirsek, gördüğümüz bakış hiçbir şey konuşmaya lüzum duymaksızın gerçeği tüm netliğiyle anlamamıza yardımcı olacaktır. Hemen Şimdi yeni doğmuş bebekler; üç aylık, altı aylık, bir yaşında yavrular; üç yaşında beş yaşında çocuklar hayatlarının baharında kabre uzanıyor, âhiret yolculuklarına başlıyorlar. Taptaze kabir başlarında kalpleri kırık, yüzleri buruk, gözleri ihtiyar anneler, babalar…

Şu hâtıra ölümün acısını kalplere sindiren, göz ve gönüllerimizi fânî dünyadan çevirip ebedî âhiret âlemine yönlendiren ne hazîn bir manzarayı dile getirmektedir:

Mesnevî şârihi Tâhirü’l-Mevlevî (r.h.), doğum esnâsında ikizleri ile beraber vefât eden bir annenin dramından fazla duygulanır. Akrabâlarını araştırıp buldurur.

“–Ben bu üç mevtâya tâziye olarak bir mezar taşı kitâbesi yazdırmak istiyorum!” der ve anne yüreğinin şefkat ve merhametini şu dörtlüğü ile çok içli bir şekilde ifade eder:

Bir Kitâbe-i Seng-i Mezâr:

“Dünyada der-âğûşa ecel vermedi imkân,

Etti beni hem-makber iki yavrucuğumla.

Bundan Böyle tutarak dest-i yetimanelerinden,

Geldim sana Rabbim, iki öksüz çocuğumla...”

“Ecel, beni iki yavrucuğumla mezar yolcusu eyleyerek şu dünya hayâtında onları doya doya kucaklamaya imkân vermedi. Ey Rabbim! Ben de yetim ellerinden tutup o iki öksüz çocuğumla sana geldim...”

Sözün özü şudur ancak, az önce ömür denen sihirli fırsat elde iken bu engellenemez son, kaçınılmaz reel dikkate alınarak Kur’ân-ı Kerîm’in belirlediği yaşam tarzı çerçevesinde hareket edilse herhalde daha dürüst ve daha yardımcı olacaktır.

Çünkü, sûrenin başında da genişçe beyân edildiği gibi, halk müziği dünyadaki iman ve amellerine kadar mahşer yerinde üç zümreye taksim olunacaklar:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 87. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-87-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html