“Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız vakit birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız” hadisini nasıl anlamalıyız?

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız süre birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız.” (Müslim, Îmân 93. Hem bk. Ebû Dâvûd, Edeb 131; Tirmizî, İsti‘zân 1; İbni Mâce, Mukaddime 6, Edeb 11)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Cennete sadece mü’min olanların gireceği Kur’an’ın bize öğrettiği en manâlı itikâdî gerçeklerden biridir. Kur’an’dan öğrendiğimiz bir başka reel, Cenâb-ı Hakk’ın bu hususu peygamberleri vasıtasıyla bütün insanlara bildirmiş olmasıdır. Her peygamberin ümmeti içinde mü’min olanlar vardır. Mü’min denilince sadece Efendimiz’in ümmetine mensup olanlar anlaşılmaz. Her toplumun içinde, o topluma gönderilen peygambere inanan halk olmuştur. Bunların herkes mü’min diye adlandırılır. Ama Resûl-i Ekrem’in İslâm dinini tebliğinden sonra mü’min kelimesi sadece Müslümanları açıklama eder olmuştur. Çünkü yegane hak din İslâm olup, bunun dışındaki dinlerin reel din ve Allah’ın hoşnut olduğu din kabul edilmeyeceği Kur’lahza’da açıkça açıklama edilmiştir.

ALLAH’IN KAFİRLERE HARAM KILDIĞI İKİ ŞEY

Hz. Âdem aleyhisselâm’dan Resûl-i Ekrem Efendimiz’e kadar gelip geçmiş bütün peygamberler aynı ilâhî esasları ve itikâdî prensipleri beyanat etmişlerdir. Cennet, kâfirlere haram kılınmıştır. “Cehennem halkı, cennet halkına: Suyunuzdan veya Allah’ın size verdiği rızıktan birazcık da bizim üzerimize dökün (ne olur)! diye seslendiler. Onlar da dediler ama: Allah, bu ikisini kâfirlere haram kılmıştır.” (A’râf sûresi, 50) gibi âyetler bu gerçeği açıkça bildirir.

Mü’minler birbirinin kardeşidir. Bu kardeşlik, neseb kardeşliğinden daha önde kabul edilir. Bir anne ve babadan olan kardeşler nasıl birbirlerini severler ve himâye ederlerse, din kardeşi olan mü’minlerin de birbirlerini aynı şekilde Allah için sevmeleri ve himâye etmeleri gerekir. Sevgi, kuru bir sözden ibaret değildir. Seven ile sevilen arasındaki arkadaşlık ve kardeşliğin öyle fazla gerekleri vardır. Sevginin bu gerekleri ihtiyârî olmayıp yerine getirilmesi zorunlu şeylerdir. Bunlar, farz, vâcib veya sünnet ya da müstehap cinsinden şeyler olabilir. Dolayısıyla, mü’minlerin birbirlerine aleyhinde yerine getirmeleri gereken vazifeler bu sevginin temelini oluşturur. Din kardeşlerine karşısında görevlerini yapmayanlar sevginin gereklerini yerine getirmemiş, bu yüzden kâmil bir mü’min olma vasfını elde edememiş olurlar. İşte mü’minlerin müşterek selâmlaşmaları, bilhassa aralarında selâmı yaymaları bu sevginin sebeplerinden biridir. Çünkü selâm, barışıklığın, dostluğun, ortak konuşmaya ve anlaşmaya hazırlanmış oluşun birincil göstergesidir; böyle değilse bile gerçekte böyle olması gerektiğini çağrıştırır. Bu hadisten hareketle, büyük muhaddis Tîbî’nin de ifade ettiği gibi, selâmı dağıtmak sevginin sebebi, sevgi îmânın kemâlinin ve i’lâ-i kelimetullâhın yani Allah’ın dînini her şeyin üzerinde tutmanın ve onu tüm yeryüzüne hâkim kılmak için tüm gücüyle çalışmanın sebebidir ancak, bu hakiki mü’minliktir.

Hadisten Öğrendiklerimiz

Cennete mü’min olanlardan başka biri giremeyecektir. Her peygamberin ümmeti içinde mü’min olup, cennete girecekler vardır. Ama İslâm’dan daha sonra diğer dinlerin hükmü ortadan kalkmıştır. Mü’minlerin birbirlerini sevmeleri dînî bir mecburiyettir. Ortak sevgi gerçekleşmeden kâmil mü’min olunamaz. Sevgi, kuru bir sözden ibaret olmayıp gerekleri vardır. Sevginin gerekleri mü’minler aralarında yerine getirilmesi icab eden vazifeleri hakkıyla yapmaktır. Mü’minlerin aralarında selâmı yaygın ayla getirmeleri sevginin önde gelen sebeplerinden biridir.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/yaptiginiz-zaman-birbirinizi-seveceginiz-bir-sey-soyleyeyim-mi-aranizda-selami-yayiniz-hadisi.html