Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir açıklama yapan Psikolog Aynur İlhan, 8 Mart’ın tarihte bir başkalaşım ümidi olduğuna dikkat çekti.

8 Mart 1857’de, ABD’nin New York eyaletinde alıştırma koşullarının iyileştirilmesini isteyen işçilerin meslek bırakma eyleminden daha sonra çıkan yangından nedeniyle 120’den fazla kadın emekçi hayatını kaybetmişti. Yangından kurtulamamalarının nedeni fabrika yönetiminin zorunlu tedbirleri almamasıydı.

Tüm dünya tepki vermişti bu durum olduğunda ve 8 Mart özel bir gün olarak duyuru edilmişti. O günden bu yanlamasına daha önce varlıklarını korkarak gizleyen çoğu kadın artık sesini çıkarmaya başladı. Her 8 Mart sesini duyurmak isteyenlerin buluşma noktası oldu. Mitingler, protestolar ve eylem sloganlarının atıldığı yürüyüşler gerçekte değersiz hissettirilen, varlıkları görülmeyen ve aşağılanan kadınlar için bir metamorfoz ümidiydi.  

Ancak bugün hala benzer savaşın mücadelesini verdiğimizi andıran Psikolog Aynur İlhan, Eşitsizlik normalleşirken kadının aleyhine olan her türlü baskıcı norm görünmez olmaya başladı. Toplumsal sisteme hükmeden eril anlayış önce zihinleri ele geçirdi. Yalnızca kadınlar da değil, erkekler de kendilerine biçilen rollerden dolayı mustarip bir ışık halkası geldiler. Yüzyıllardır erkekler daha zinde görünmek için zorlama ve stres aşağı, kadınlar da bastırıldığı için kurban psikolojisi ile hayatı yaşamakta. Toplumun bize verdiği cinsiyet rollerinin ötesindeki kimliğimizi keşfetmeye çabalarken öğretilmiş kalıplardan sıyırılıp yeni bir inanç sistemi yaratmak için hala uzun bir yol almamız gerektiğini görüyoruz” dedi.

Cinsiyet eşitsizliği

Şayet yasal açıdan her anlamda bayan ve erkek eşdeğer görünse de cinsiyet eşitsizliğinin olmadığı bir yer söyleyebilir misiniz diye soran Aynur İlhan, hegemonik erkeklik anlayışının olduğu bu sistemde kadınların haklarının ara sıra bilinçli bazen de bilinçsiz olarak bitmiş ihlal edildiğini hatırlattı.

Şimdiye değin bu savaşı yenmek için defalarca kadınlar sesini çıkardığını, ne yazık ki bunun daimi bir çözüm olmadığını vurgulayan Aynur İlhan, toplumsal bir algıyı başkalaşmak laf konusu olduğunda ilk önce en temele inilmesi ve kadının maruz kaldığı ayrımcılık araçlarının giderilmesi gerektiğini bildirdi.

6 maddede neler yapılmalı?

Pekiyi neler yapılmalı? Psikolog Aynur İlhan bu soruya cevabını “Sorumluluk alınmalı”, “Bilinçlendirme ve farkındalık çalışmaları yapılmalı”, “Ebeveynler çocuklarını toplumsal cinsiyet eşitliğine sağduyu bir şekilde yetiştirmeli”, “Türkçe’de cinsiyet ayırımcılığa son”, “Şiddetin her türüne hayır”, “Kadınlar kendine layık vermeyi öğrenmeli” olarak altı maddede topladı.

Sorumluluk alınmalı: Her birey toplumsal cinsiyet eşitliğine dair ayrımcılıkları zihnen sorgulamalı ve davranışlarını transformasyon konusunda kendi sorumluluğunu almalı.

Bilinçlendirme ve farkındalık çalışmaları yapılmalı: Toplumsal düzeyde cinsiyet ayrımcılığına dayalı kalıp yargıların değişmesi için bilinçlendirme ve farkındalık çalışmalarının aileden başlayıp bütün eğitim kurumlarında, meslek hayatında, üniversitelerde, medyada ve dini topluluklarda uygulanması gerekmektedir.

Ebeveynler çocuklarını toplumsal cinsiyet eşitliğine sağduyu bir şekilde yetiştirmeli: Biyolojik cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kimliklerinin ayrımı öğretilmeli, insan haklarını doğrultusunda çocuklarını sosyalize etmeliler. Kız çocuklarında öz-değerinde algısı geliştirilmeli ve sınır kavramı benimsetilmelidir.

Türkçe’de cinsiyet ayırımcılığına son: Geleneksel düşüncelerin ve algıların bir yansıması olan dil kullanımına dikkat edilmeli. Ne eyvah ki, Türkçe ’de belirlenmiş bazı cümleler hala cinsiyet ayrımcılığı içermektedir. Haberdar olmadan bu cümlelerin jurnal hayatta kullanılması, toplumsal cinsiyet rollerinin bireyler göre içselleştirilmesine niçin olmaktadır.

Şiddetin her türüne hayır: Kadına korku, acı ve ıstıraptan diğer bir şey vermeyen kuvvet, sosyal bir yoklama mekanizması işlevi haline gelmiştir. Şiddetin hiçbir türü kabul edilmemeli, güç mağdurlarının ve baskı uygulayan şahısların takviye alması teşvik edilmelidir.

Kadınlar kendine bedel vermeyi öğrenmeli: Kimsenin cinsiyetine göre sınıflandırılmadığı ve yargılanmadığı bir dünya için önce bütün kadınların herkesten ve her şeyden egemen bir şekilde kendisine değer vermeyi öğrenmesi gerekmektedir. Çünkü kendini seven ve değer veren bir kadın; şiddete, ayrımcılığa ve haksızlığa her zaman dur deme becerisine sahip olacaktır.

 

Kaynak: www.milliyet.com.tr URL: http://www.milliyet.com.tr/pembenar/cinsiyet-esitsizligiyle-nasil-mucadele-edebiliriz-6444086