Hadisi şerifi nasıl anlamalıyız? Hadisten çıkarmamız gereken dersler nelerdir?

Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine tarafından, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yemek yediği zaman üç parmağını da yalardı ve bu konuda şöyle buyururdu:

“Herhangi birinizin lokması yere düştüğü vakit, bulaşan şeyi temizleyip lokmayı yesin. Onu şeytana bırakmasın.”

Resûl-i Ekrem tabağın sıyrılmasını emrederek:

“Zira bereketin yemeğin neresinde bulunduğunu bilemezsiniz” buyurdu. (Müslim, Eşribe 136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Et’ıme 49; Tirmizî, Et’ıme 11)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Resûlullah Efendimiz katı yemekleri birçok süre üç parmakla yerdi. Yiyecekleri bir kepçe gibi kavrayan baş parmak, şehâdet parmağı ve orta parmağı kaşık ya da çatal gibi kullanırdı. Gerektiğinde dördüncü ya da beşinci parmağı kullandığı da olurdu.

Peygamber Efendimiz yemekten sonradan parmaklarını yalar, tabağı bir ekmek parçası ya da sözde bir şeyle tamamen sıyırır, bu nedenle beslenme değeri olan şeyleri israf etmezdi. Parmaktaki ya da tabaktaki yağın ve yemek parçalarının, yenilen yemeğin benzer olduğunu düşünen insan, parmağını yalamaktan, tabağını sıyırmaktan iğrenmez. Parmaktaki veya tabaktaki yiyecekler bu şekilde değerlendirilmekle hem insanın eli ve yemek kabı geçici bir vakit için arınmış keza de üzerlerindeki harabeler kire dönüşmemiş ve böylece onların fena bir bakış alması önlenmiş olur.  Peygamber Efendimiz’in bu sünneti, zikrettiğimiz maddî faydaları yanına, çok kayda değer bir ahlâk prensibi olan tevâzua yerinde yaşamayı da sağlar.

Temizliği imanın yarısı kabul eden bir Peygamber’in parmağı yalamayı tavsiye etmesini garip karşılayanlar olabilir. Onlara bu tavsiyenin ne kadar yerinde olduğunu şöyle açıklamak mümkündür:

Peygamber Efendimiz her yemekten önce ellerin tamamen yıkanmasını, her abdest alışta parmak aralarının temizlenmesini (hilâllenmesini) öğüt etmektedir. Onun sünnetine yerinde yaşamış kimselerin parmakları, restoran ve yarı yerlerde yemek yerken kullanılan çatal ve bıçaktan çok daha temizdir. Resûl-i Ekrem Efendimiz ashâbına parmaklarını yalamayı söylemekle, o günkü maddî imkânlara, kurulmuş âdetlere ve o zamanki anlayışa uygun bir tavsiyede bulunmaktadır. Onun bu tavsiyesi, yemeğini bugün çatal bıçakla yemek yemek isteyen kimselere engel değildir. Resûl-i Ekrem’in yaşadığı devirde ne Arabistan’da ne de dünyanın herhangi bir yerinde yemek yemek sırasında çatal kullanılıyordu. Ansiklopediler Avrupa’da çatalın İslâmiyet’deri on asır sonra, on yedinci yüzyılda yaygınlaştığını söylemektedir. Yeniden Avrupa’da, kaşık yaygınlaşana değin çorbanın kâse ile içildiği bilinmektedir. Efendimiz “bolluk” sözüyle, parmağa, çatala, bıçağa, kaşığa bulaşan ya da tabakta bırakılan bir besinin kaldırıp atılmamasına, böylece bir nimetin savurganlık edilmemesine dikkatimizi çekmektedir. Yere düşen yiyeceğe bulaşan çer çöpü temizledikten daha sonra lokmayı yemek, israfı önlemeye yönelik bir tavsiyedir. Bunu herkesin midesi kaldırmayabilir. Lokmayı atmayıp onu kedi, köpek gibi hayvanlara yedirmek suretiyle de Efendimiz’in tavsiyesine uyulmuş olur.

Resûl-i Ekrem Efendimiz yere düşen yiyeceğe bulaşan toz toprak gibi zararlı şeyleri “ezâ” kelimesiyle anlatmaktadır. Bu zararlı maddeler gözle görünen bir şey olabileceği gibi, mikrop cinsinden çıplak gözle görülmeyen bir şey de olabilir. Hadisimizdeki bu tavsiyenin kapsamı da gözden kaçmamalıdır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in lokmayı şeytana bırakmamak sözünü şöyle anlayabiliriz: Yere düşen lokmayı yemeyip atmak bir israftır. Şeytanın istediği de insanı israfa yöneltmektir. “Saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar” İsrâ sûresi (17), 27 âyet-i kerîmesi de bu gerçeğe göze çarpan etmektedir.

Düşen lokmayı yememenin, yağlanan parmağı yalamamanın bir diğer sebebi de kibirdir. En büyük mütekebbirin şeytan olduğu unutulmamalıdır. Düşen lokmayı kibirlenip değerlendirmemek, bir mânada şeytana benzemek ve onun keyfince hareket etmek olur.

Cenâb-ı Hakk’ın imkân ve servet vererek insanı refaha kavuşturması, onu hiçbir zaman şımartmamalı, tevâzudan uzaklaştırmamalıdır.

Hadîs-i şerîf daha önce 166 numarada geçmişti. Yemeği üç parmakla yeme konusunu açıklayan 749-754 numaralar arasındaki hadisler, bu rivayetin aynı veya ayrı ifadeleridir.

Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir?
Yemekten sonradan parmaklarda ve tabakta kalan besinleri son kırıntısına kadar değerlendirmeli, hem onları hem de yere düşen yiyecekleri atarak şeytanı sevindirmemelidir. İnsan daima olduğu gibi yemek yemek yerken bile ezelî düşmanı şeytandan sakınmalıdır. Allah’ın verdiği nimet hiçbir şekilde tutumsuzluk edilmemelidir. Yemeğin bereketinin nerede olduğu kesin değildir. Bolluk şayet yalanacak parmakta, olur ya silinecek tabaktadır. Mü’min hiçbir bereketi kaçırmamalı, onu elde etmeye çalışmalıdır.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/herhangi-birinizin-lokmasi-yere-dustugu-zaman-hadisi.html