Duygu Bay - PembeNar Özel

Michal Bardavid dans ve hareket terapisti olmasının yanı sıra endüstriyel psikoloji alanında yüksek lisans yapmış bir psikolojik danışman, milletlerarası pek çok basın kuruluşunun Türkiye temsilciliğini yürüten genç bir anne ve Suriyeli mülteci çocuklar için başlattığı #iamchild projesiyle o kadar çok ülkede ses getirmiş bir gazeteci. Kendisiyle dans ve hareket terapisinin faydalarından #iamchild projesine değin pek çok konuyu konuştuk.

Öncelikle Michal Bardavid kimdir?

Michal, artık başta Vanessa’nın annesi, Murat’ın eşi… Çünkü aile benim için her şeyden daha manâlı. Dans etmeyi seven, anı yaşamaya çalışan, paylaşıma, dostluklarına siklet veren, hayat boyu eğitime inanan ve her gün elindekilere şükreden biri. Eğitim ve meslek geçmişimden bahsedersek Boğaziçi Psikoloji danışmanlığı lisans, İstanbul Üniversitesi Endüstriyel Psikolojisi yüksek lisans ve International Institute for Dance Therapy (İspanya’da) dans terapisi eğitimi aldım ve Alman Dans Terapisi Birliği kadar terapist unvanını aldım. Ancak 12 yıl evvel psikoloji alanı dışarıya medyada da çalışmaya başladım ve acilen da aktif muhabirlik yapıyorum yabancı bir televizyon kanalında.

bununla beraber bir gazeteci, bir psikolojik danışman ve dans terapistisin. Çocuklarla ilgili ses getiren projeler yapıyorsun. Tüm bunları nasıl bir araya getirdin? Nasıl bir görüş açısının ürünü olarak bunlar ortaya çıktı?

İnsanların öbür yönlerinin olduğuna inanıyorum, mesela bir bankacı olabilirsiniz lakin bununla birlikte sanata da yatkınlığınız vardır, bu yönlerinizi keşfedip yaşatmak, bambaşka deneyimler yaşamak ve dünyaya öbür katkılarda bulunmak fazla neşeli bence. Hayatı daha dolu doymuş yaşamanıza olanak sağlıyor. Benim için dans terapisi diye bir alan olduğunu keşfetmek de o kadar oldu – dans etmeyi çocukluğumdan beri seviyordum zaten, üniversitede daha psikoloji danışmanlığını okurken “dans ve psikoloji” yazdım o vakit Yahoo’ya ve dans terapisi diye bir bölge olduğunu gördüm, derhal nasıl eğitimini alabileceğimi öğrenip peşine düştüm, İspanya’da eğitimime o kadar başladım. Yıllar sonradan dans terapisti olarak bir televizyon röportajına çıktığımda ise ekranda çok sıcacık olduğumu ayrım ettim. Dans terapisi eğitimim de gövde dilimi etkin kullanmama sebep oldu… kısa bir vakit sonra kendimi İngilizce haber spikerliği yaparken buldum. Son 8 senedir ise yabancı bir kanal için uluslararası muhabirlik yapıyorum, farklı ülkelerde durum yerine gidip haber yerine getirmek hayata olan görünüm açımı genişletti. Bir sürü kültür ve öbür yaşam görmeme sebep oldu. Emrindeki dans terapisinden de vazgeçmedim, derhal pandemi dolayısıyla ara verdim, ama 2009’dan beri Boğaziçi Üniversite’sinde dans ve hareketin bireysel gelişim üzerindeki etkisi konulu bir seçmeli ders veriyorum.

Dans ve hareket terapisi: “Ben buradayım ve önemliyim” demenin en özgür hali

2016 yılında Suriyeli sığınmacı çocukları şehvetli olarak teşvik etmek ve savaşın çocuklar üzerindeki etkisi konusunda farkındalık yaratmak için #iamchild projesini başlattın. Bize azıcık bu projeden bahseder misin? Hala devam ediyor mu?

Projeyi başlattığımda sıklıkla Suriye sınırında mülteciler üzerine haber yapıyordum. Suriyeli çocuklar ile her gün karşılaşıp onların yaşadıkları zorluklara şahit oluyordum. Savaş öyle sert bir travma, çocuklar ise pek günahsız ama… kalbim parçalandı. Psikoloji ve dans terapisi eğitimimi nasıl kullanabilirim, ufak de olsa nasıl bir dokunuşum olabilir diye düşündüm ve #iamchild projesini başlattım. Kamplarda, okullarda ve sınırda yüzlerce mülteci çocuk ile dans terapisi felsefesine yerinde kısa atölyeler yaptım. #iamchild ritüeliyle, olumlama tekniğini kullanarak, birkaç eğlenceli hareket yaparken Arapça fazla cümleler söyledik beraber. Örneğin “ben güzelim, ben seviliyorum” gibi cümleler söylerken kendimize sarıldık, kendimize sevgi vermenin öneminden bahsettik. Güldük, sarıldık, dans ettik, sevgi verdik birbirimize. bununla birlikte bunu bir sosyal ağ hareketi olarak başlattım ve aynı ritüeli yüzlerce insan yapıp farkındalık amaçlı videolarını paylaştı. şimdi devam etmiyor, bir sonraki aşama için biraz desteğe ve zamana ihtiyacım var. Dileğim birkaç farklı söz ve hareketten oluşan yeni ‘şarkı’ yaratmak ve bunları Türkçe, İngilizce ve Arapça gerçekleştirmek.

Dans ve hareket terapisi: “Ben buradayım ve önemliyim” demenin en özgür hali

Dans ve hareket terapisinin nasıl faydaları var? Hangi mental problemlerin tedavisinde kullanılabilir?

Dans ve hareket terapisi harika bir sentez yaratıyor – bu cins psikoterapi çeşidinde yaptığınız araştırmalar ayrıca fazla derin, hem manalı, hem de aynı zamanda hafif olabiliyor. Dans ve hareket terapisi vücut ile hareketi vasıta olarak kullanır. Yaptığınız hareketler iyice kendinizi ifade etmeye yöneliktir, katiyen estetik amaçlı değildir. Yargısızca yol almak harikulade bir özgürlük duygusu da getiriyor. Geleneksel sözel terapide yaşananlara ek olarak bedenimizi de kendimizi keşfetmek ve içimizdekileri betimlemek için kullanıyoruz. Sözel olarak açıklama bulmayan ama bedenimizde taşıdığımız, bilinç altımızda yerleşmiş duyguları ortaya çıkarabiliyoruz. Onları fark etmek, yansıtmak ve üstüne niyetlenmek için cisim ve hareketi kullanmak fazla yararlı oluyor. Daha derin bir çalışma ortaya çıkabiliyor. Sözlerle yaşananlarda kaybolmak yerine dans ve hareket ile çalışınca anda kalmak daha basit olabiliyor. Sözlerle kendini mükemmel ifade edemeyen biri de bu terapiden fazla faydalanabilir. Dans ve hareket terapisi birçok alanda kullanılıyor, bireysel gelişim amaçlı terapilerin yanı sıra depresyon, anksiyete ve yeme bozuklukları gibi birçok öbür alanda kullanıyor, bu daha fazla terapistin uzmanlığına da bağlı.

Dans ve hareket terapisinde nasıl bir yol izleniyor?

Öncelikle danışanın ihtiyacı manâlı – kişinin ne amaçla geldiği, seansın yapısını belirler. Ara Sıra destekleyici müzik olur – ama olması da şart değildir. Manâlı bir nokta şudur: hayatımızda olan değişimler bedenimize yansır – fakat bedenimizde değiştirdiğimiz, gövde dilimize eklediğimiz bir şey de hayatımıza yansır. Örneğin öz güven üstüne kastetmek isteyen bir kişiyle bedenle hedeflemek fazla yararlı olabilir. Özgüveni düşük olan bir kişinin beden dilinde omuzları daha içeriye doğru, başı daha öne eğik olabilir. Biz seansta onun ceset dilini geliştirmek üzerine çalışabiliriz, omuzlarını dikey yakalamak, yüksek sesle kendini var etmek, dimdik durarak kendini ortaya hazırlamak üstüne çalışabiliriz… seansta yaşadıklarını içselleştirmeye başladığında, o değişimler hayatına da yansımaya başlayacaktır. Yalnızca sözel olarak, koltukta otururken ‘’ben buradayım, evet ben önemliyim’’ aramak var… diğer taraftan dimdik bir duruşla, ayaklarını yere sertçe vurup yüksek sesle ‘’ben buradayım’’ diye haykırmak var… bedeninde o titreşimi hissetmek var, o gücü hissetmek ve güvenmek var. Muhakkak olun ikincisinde fazla daha öz güvenini hissedecektir. Ya Da daha derin bir konu – bir travmayı atlatmak üzerine çalışıyor olabilirsiniz. Yaşadığınız travmayı bedeninizde nerede hissettiğinizi araştırmak, hareketlerinizle betimleme ettiğiniz ağrıyı hücrelerinizden sanki dışarı salıyormuş gibi hayal etmek – o travmayı atlatmanıza daha fazla tezgâhtar olabilir. Bir diğer örneği okulda derste yaptığım konu başlıklarından vereyim, ‘’hayır’’ diyebilmek. Bunun üstüne konuşmak da bir usul emrindeki ancak, fakat bunu iki kişi iki taraflı kollarını kaldırıp birinin baskısına karşı gelerek ona ‘’hayır’’ demek ve bunu fiziksel olarak gösterebilmek çok daha maddi bir şekilde içselleştirmeye olanak sağlıyor. Bunların hepsi dans ve hareket terapisi seanslarında yaşanabilecek örnekler…

Dans ve hareket terapisi: “Ben buradayım ve önemliyim” demenin en özgür hali

Pandemi döneminde hepimiz fazla fazla uyuşuk kaldık, çocuklar da aynı şekilde. Sen de bir anne olarak ebeveynlere evde hareketi teşvik etmek için neler önerirsin?

Pandemiyle gerçekte tembel kaldık – bu da bizi yalnızca bedenen değil ruhsal olarak da etkiledi. Dolayısıyla fiilen ihtiyacımız olan ruhumuza da iyi gelecek hareketler yapmak. Yaşadığımız duyguları, o sıkışıklığı, stresi dışarı atmaya ihtiyacımız var. Bunun için tabi dans terapisi felsefesiyle yakınlaşmak istiyorum, benim önerim sevdiğiniz bir şarkıyı çalıp dans etmeniz… ama bağlı fakat adi anlamda sadece ‘’dans’’ yok. Kendinizi, duygunuzu, ruh halinizi betimlemek niyetiyle hareket etmeniz. İç güdülerinizi takip ederek – nasıl göründüğünüzü hesapsızca, sözde siz vücudunuzu değil, vücudunuz sizi yönetiyormuş gibi… kendinizi özgür bırakarak. Önce nasıl bir ruh halinde olduğunuzu ayrım edip bir müzik açın ve daha sonra ritmi hissedip hareket etmeye başlayın. Örneğin stresli bir gün geçirdiyseniz ve azıcık bu enerjiyi dışarı atmak isterseniz, çabuk tempolu ritmik bir müzik açıp yere ayağınızla sert basın, kollarınızla o birikmiş stresi attığınızı hayal edin. Yarı vücudunuzda denizden çıkmış gibi su damlaları var ve siz onları silkeliyorsunuz – her hareket ile stresinizi dışarı attığınızı düş edebilirsiniz. Biraz sesinizi göstermek da isteyebilirsiniz… içinizden geldiği gibi.

Veya çocuğunuzla dans etmek isterseniz – bir ‘’saçmalama’’ dansı yapabilirsiniz… içinizden gelen hareketlerle yargısızca… İçinizdeki çocuk hareket etse – hiç kalıpları olmasa, o nasıl olurdu onu hayal edin mesela. Duyguların dansını yapabilirsiniz örneğin çocuğunuzu yönlendirmek isterseniz, mutlu dansı, öfkeli dansı, ve saçmalama dansı gibi farklı duyguları açıklama bulabilsin diye.

Bir başka önerim ise benim her gün yapmaya çalıştığım kısa bir egzersiz – bedenime sevgi saptamak. Fiilen zaten bedenim benim bir yansımam, kendime temas ettiğim yerim, evim aynı zamanda. Dolayısıyla bedenime sevgi verirken aslında kendime sevgi veriyorum bununla beraber. Hepimizin yapması gereken bir şey. Jurnal hayatta başkalarına sevgimizi vermeyi faal olarak yapıyoruz fakat kendimizi unutabiliyoruz. Bedenime beni sağlıkla taşıdığı için, hayatımdaki her şeyi yapmaya olanak sağladığı için teşekkür ediyorum hareketlerimle… sarılıyorum kendime, kollarımı okşayıp sevgi veriyorum kendime. Bunu da 7 aylık kızımın karşı yapıyorum ve ona da söylüyorum – iyi oysa varsın diye ve öpücükler yolluyorum ellerimle. Bayılıyor buna, şimdiden kendini sevmenin önemini ona anlatmaya çalışıyorum.  Bu bununla beraber bir şükretme egzersizi; sağlığıma şükrediyorum, uyandığıma, aileme, barınacak bir evim olduğuna… 

Dans ve hareket terapisi: “Ben buradayım ve önemliyim” demenin en özgür hali

Son olarak pandemi ile birlikte artan çocuk hareketsizliğine ve dijital bağımlılıklara alternatif sunabilmek için çocukluğumuzda koltuk minderleri ile kurduğumuz oyunlara çok benzer bir koltuk yarattın. Bunun ortaya çıkışı nasıl oldu? Pandemi döneminde çocuklarınla geçirdiğin zamanın bunda etkisi oldu mu?

YAYALARA AIT Play Couch adını verdiğim hem açık uçlu bir oyuncak ayrıca de bir koltuk olan ürünü içeri almamak benim için çok heyecan verici. Bu zaten yurt dışına var olan, çok oturmuş bir konsept, Amerika, Avustralya ve Kanada’da fazla popüler bir mahsul. Benim için çocuk gelişimi vizyonumun bir yansıması. Ben açık uçlu oyuncakların faydasına inanan biriyim, çocukların hayal dünyasını geliştirdiğini bütün çalışmalar gösteriyor. YAYALARA AIT Play Couch da modüler 8 sünger bloktan oluşuyor, dev lego parçaları gibi düşünebilirsiniz. En herzamanki formda sıcacık bir koltuk olarak birleştirebilirsiniz, lakin başlıca eğlencesi blokları istediğiniz şekillerde birleştirip öbür oyunlar, yani hayaller hazırlamak. Bir gün bir uzaktan mekiği, bir gün bir kale, ertesi gün bir volkan olabilir. Hayal dünyasını geliştiren oyuncaklar da çocukların problem çözme, düşünce üretme gibi becerilerini geliştiriyor. Çocuklar oyun oynarken kesin bir amaçla değil, serbest olarak oyun oynuyor. diğer taraftan kale veya çadır gibi şekiller oluşturulduğunda, çocuklar için bir tehlikesiz alan hissi veriyor. Hangimiz koltukların arasında çarşaflarla oynamadık oysa? Kendi özel alanımız gibi olurdu orası. Play Couch da bu hissi veriyor çocuklara. üstelik süngerlerden oluştuğu için zıplayıp enerji atmak için de ideal bir oyun alanı. Pandemide çocukları olan arkadaşlarımdan en sık duyduğum dert aktif olamamak, ekran bağımlılığı, bezginlik… Play Couch bunların hepsine artı bir alternatif sunuyor.

Kaynak: www.milliyet.com.tr URL: http://www.milliyet.com.tr/pembenar/dans-ve-hareket-terapisi-ben-buradayim-ve-onemliyim-demenin-en-ozgur-hali-6471313