Duygu Bay – PembeNar Özel

 

Duygu Bay: Böylece fazla ebeveyn çocuğunda yanlış bir tavır gördüğünde "ben nerede hatalı yaptım?", "kime çekmiş bu çocuk?", "nereden öğreniyor bunları?" gibi tepkiler verir. Çocukların davranışlarında ebeveyn etkisi nedir?

Istek Söylemez: Bir tavır oluşurken çocuğun allah vergisi getirdiği ırsi özelliklerinin dışında yakın çevrenin de etkisi çok büyüktür. Yakın çevre olarak anne-baba ve evde çocuğun bakımını üstlenen öteki bireylerden söz ediyorum. Çocuk dünyayı algılarken onları gözlemleyerek öğreniyor. “Dünya güvenli ya da güvensiz”, “kendimi ortaya koyarsam kabul edilirim ya da reddedilirim”, “bazı durumlardan kurtulmak için yalan söyleyebilirim”, “ağladığımda istediğimi almışlardı, yine ağlarsam yine alırlar” bütün bunlar öğrenilen davranıştır. Eğer çocuk kendi söylemleri, hayalleri, düşünceleri ile ilgili kabul görmediyse, alay edildiyse, ‘sen çocuksun anlamazsın’ diye tepki verildiyse kendini ortaya koyamaz.  Örneğin anne ile alışverişe meydana çıkan çocuk ‘bunları aldığımızı babana söyleme’ veya annenin telefonda ‘biraz rahatsızım misafir kabul edemeyeceğim’ cümlesine tanık olduysa yalan söylemenin hatalı bir şey olmadığı fikrine kapılabilir. “Markette çikolata için ağladığımda annem hemen almıştı. Şu oyuncak için de ağlayayım” gibi tavır sergileyebilir.  Ailelerin gözden kaçırdığı nokta ufak yaşta çocukların çevreyi anlamadıklarını düşünmeleridir. Bilhassa 18. aydan itibaren çocuğun, konuşamasa bile konuşulanları mutlaka anlıyor olduğudur.

"Ebeveynlerde en sık gördüğüm tutum hatası aykırılık"

D.B.: Anne ve babalarda çocuk yetiştirirken en sık gördüğünüz davranış hataları nelerdir?

D.S.: Aykırılık. Fakat ondan önce ilk soruda kurduğunuz cümleler ile ilgili bir çıkarım yapmak istiyorum. ”Kime çekmiş bu çocuk”, “nereden öğreniyor bunları” gibi sorular yanlış davranışın kendisi göre yok diğer ebeveynin sebep olduğu yönünde oluyor. Tutarsızlıktan sonradan en sık görülen kusur, eşleri itham etmek. Görüşmelerde çoğunlukla karşılaştığımız nokta burasıdır. Anne babayı, baba ise anneyi suçlar, bazen açıktan bazen de üstü kapalı olarak.

Aykırılık ise iki şekilde karşımıza çıkıyor. Genellikle anne babanın koydukları kuralları ikisinin de benzer kararlılıkla sergilememesinden ya da bir ebeveynin kendi içindeki tutarsızlıktan. Çoğunlukla her ikisini de gözlemliyoruz.

Sınırları aşmaya çalıştıklarını düşünsek bile gerçekten çocuklardaki temel ihtiyaçlardan birisi belirli sınırların olması.  Düşünsenize, bir belirsizliğin içindeyseniz her lahza ne gelecek endişesi ile etrafa güven duymanız zorlaşır yok mi?  Fakat sınırların kesin olduğu bir aile ortamındaysanız hangi davranışa ne tepki verileceğini kestirirsiniz. Kararlı ve tutarlı olmak işte burada önemli hale geliyor. yine de çocuk, o sınırları aşmaya çaba edecektir. Çünkü anne babasını limitlerini anlamaya çalışacaktır. Bu sınırlar yaşa yerinde ve yaşla beraber genişletilirse en sağlıklı usul olacaktır şüphesiz. Kitapta bu konuya uzunca yer verdim.

D.B.: Çocuk yetiştirmede öğrenilmiş metotların her çocuk üstünde uygulanması içten mudur?

D.S.: Her çocuk farklı, aileler de o kadar. Her ebeveynin geçmişten getirdiği iletişim biçimi var. Evlilikle birlikte iki taraflı paydada buluşuluyor ve aile yapısı ortaya çıkıyor. Anne babalar da çocuklarla irtibat biçiminde her ne kadar istemeseler de kendi anne babasından öğrendiklerini tekrarlıyor ya da beceriksiz kalan yanlarını çocuklarıyla tamamlıyor. Sınır sipariş verme, istikrarlı olma gibi yukarıda bahsettiğimiz evrensel kurallar var. Bu sadece çocuk yetiştirirken yok yaşamın her alanında olması gereken şeyler.

Bununla birlikte ihtiyaçları göz ardı etmemek gerekiyor. O çocuğun neye ihtiyacı var, öğrenme şekli nasıl, hissi, fiziki ihtiyaçları karşılanmış mı gibi soruların yanıt bulması lüzumlu.  6 yaşında bir çocuğun tabaktaki bisküvileri yere döktüğünü düşünelim. Yükümlülük bilinci kazandırmak için onun toplamasını beklememiz gerekir yok mi? Ancak tüm gün annesi evde telefonla konuştu, ev işi yaptı ve çocukla yeteri değin ilgilenmediyse o çocuğun o andaki ihtiyacı belki de annesinden alaka görmektir. Olumlu veya olumsuz ilgi görmektir. Önce onun karşılanması gerekir.

"Çocuklarınıza aleyhinde eşdeğer olmaya çalışmayın"

D.B.: Ebeveynler çocukların her yaşında bambaşka tutum modelleriyle ve bambaşka sorunlarla karşılaşıyor. Bu değişimlere adapte almak için nasıl bir yol izlemeliler?

D.S.: Her yaşın gelişim özelliği ayrı olduğundan tutum değişikliği de normaldir. 2.5 yaşında bir çocuk inatçıdır, benmerkezcidir, ters duygular yaşar. Bu dönemde kavgacı görünmesi normaldir. Gerçekte özerkliğini duyuru etmeye çalışıyordur. Olması gereken de budur. Gelişim dönemi özelliklerini kavramak bu anlamda ailelere menfaat sağlar. 6 yaş ve 10 yaş örneğin; çocuğun geçiş aşamasında olduğu şiddet dönemeçlerdir. Tıpatıp buluğ çağı gibi.

D.B.: Ansızın artı çocuğu olan ebeveynler çocuklar aralarında denge kurmakta zorlanabiliyor. Bilhassa farklı yaşta bambaşka ihtiyaçları olan çocuklara yetebilmek ciddi bir özveri gerektiriyor. Çocuklar aralarında sevgiyi ve ilgiyi eşdeğer miktarda yaymak ve kullanmak için dikkat edilmesi gereken faktörler nelerdir?

D.S.: En başta eşdeğer olmaya çalışmayın derim. Kardeş olsalar bile şehvetli ihtiyaçları birbirinden iyice farklıdır. Anne babalar bunları mutlaka anlarlar. Kendi yoğunluğundan ara verme verirlerse mutlaka anlarlar. Kişisel zaman vermek de asistan olur. Baba oğul günü, baba kız günü gibi zamanlar aradaki mesafeyi kapatmak ya da birbirini bilmek noktasında fazla yardımcıdır.

Bir de ritüeller… Çocuklar ritüelleri sever. Örneğin, akşam yatarken her çocukla ona özel ritüel epey işe fayda. Tabii bu doğaçlama artan bir şeydir. Her ailenin de mutlaka böyle ritüelleri vardır. Hafta sonu, sabahtan, akşam, gezerken vs.

D.B.: İki çocuk arasındaki sağlıklı yaş aralığı kaç olmalı?

D.S.: Çocuk psikolojisi ile ilgili tüm kaynaklarda 3 yaş diye geçer. Ama bu şart öyle fazla aile gibi bizim ailemizde de uygulanmadı. Çocuklarımın arasında 22 ay var. Burada esas nokta annenin buna hazırlanmış olması ve iki çocuk arasında denge kurabilmesinde yatıyor. 3 yaş şu açıdan daha manâlı: Bundan Böyle daha özerk bir birey olduğunu ve kişilik gelişiminde esas basamağın işlenmiş olduğunu gösteriyor. Yaş aralığı eksik olduğunda her iki çocuğun da ihtiyaçlarını yerine getirmek için annenin desteklenmesi koşul. Eğer yaş farkı fazla olursa kardeşler aralarında gelişim özellikleri fazla bambaşka olacağından sağlıklı iletişim kurmaları ikisinin ekseriyet yıllarına kadar uzayabilir.

Ebeveynlere notlar: Çocuk yetiştirirken nerede hata yapıyoruz

D.B.: "Ebeveynlik Notları" isimli kitabınızda okuyucuları neler bekliyor?

D.S.: Bu kitapta doğrusu şimdiye dek konuştuğumuz konuların daha ayrıntılı hali bulunuyor. Ebeveynler kendi tutumlarının farkına varacak, davranışlar üzerindeki etkilerini daha iyi gözlemleyecekler. Birçok bölümde görüşmelerimde yaşadığım örneklerden ve çocuklarımla kurduğum diyaloglardan laf ediyorum. Keza bebeği sütten keserken ne yapılır konusundan okul öncesine nasıl hazırlamalıyız sorusuna kadar geniş yelpazede görüşler edinecekleri bir kitap oldu.  Natürel benim için en önemlisi yolculuğumuz. Çünkü ebeveynlik, çocukluğumuza uzanan bir yolculuktur. Kendi yaralarımızı iyileştirebilirsek her anlamda daha dinç çocuklar yetiştirebiliriz.

Kaynak: www.milliyet.com.tr