Sözcü Gazetesi'nden Ahmet Kaya'nın haberine kadar Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: 'Dün tüm belediye başkanlarımız Gaziantep'in merkezi ve tüm ilçelerini gezdiler. Evet, bir eğişim var. Evet, bir dönüşüm var. Evet, bir kabul var. Fakat bir şeyler yapmamız lüzumlu. Neleri yapmamız gerektiğini de anlatacağım” diyerek sözlerine başlayan Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle: “BİZİM SİYASET ANLAYIŞIMIZ, FİKİRLERİN, HİZMETLERİN YARIŞMASI” “Son zamanlarda bazı siyasi kurumlara yapılan saldırıları kuvvetle kınamak, her siyasi partinin boynunun borcudur. Yapılan saldırıları katiyen kabul etmiyoruz. İzmir'de HDP binasına yapılan saldırı, bir kadının hayatını kaybetmesi ve Hani'de AKP ilçe binasına yapılan hamle; bunları kabul etmiyoruz. Bizim siyaset anlayışımız fikirlerin yarışmasıdır, hizmetlerin yarışmasıdır; kin yok, hiddet değil, intikam duygusu değil. “SİYASET, HER TÜRLÜ PROVOKASYONA KAPILARINI KAPAMALI” Bu yarış Türkiye'yi aydınlığa çıkarır. Bu yarış Türkiye'de barış ortamını sağlar. Bu yarış Türkiye'de hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesinin yolunu açar. Siyaset, her türlü provokasyona kapılarını kapamalıdır. En büyük atama de iktidar sahiplerine düşmektedir. İktidar sahipleri bu konuda ellerinden gelenleri, bütün çabayı uygulamak zorundadırlar. “4 MİLYON 550 BİN HANEYE AYNİ YARDIM YAPTIK” Covid-19 süresinde belediyelerimize çok manâlı görevler düştü. Türkiye nüfusunun yüzde 54'ünü, yerelde Cumhuriyet Halk Müziği Parti'li belediyeler yönetiyor. Dolayısıyla yaşanan tüm sorunlara büyük bir özenle yaklaşmak ve o sorunlara çözüm üretmek zorundaydık. Her türlü engelleme yapıldı, katiyen şikayet etmedik, çözüm ürettik. 11 Mart 2020 tarihinden 14 Haziran 2021 tarihine kadar 4 milyon 550 bin haneye ayni yardım yapıldı. 1 milyon 465 bin haneye nakdi destek yapıldı. 150 milyondan fazla maske, dezenfektan dağıtıldı. “İKTİDARIN BİZE BÜYÜK BİR TEŞEKKÜR BORCU VAR” Maske nasıl dağıtılacak, bir türlü çözemediler. Nerede satılacak, bir türlü çözemediler. Nasıl verilecek insanlara, bir türlü çözemediler. Biz hepsini çözdük. Maskeyi ürettik ve bütün vatandaşlarımıza bedava verdik. Bu iktidar sahiplerinin bize büyük bir teşekkür borcu var doğrusu, bize teşekkür etmeleri gerekli. Türkiye nüfusunun yarısından fazlasının ihtiyaçlarını giderdik. “ASKIDA FATURA UYGULAMASIYLA 55 MİLYON LİRALIK VERESİYE BORCU KAPATTIK” ‘Pandemi dönemi su hayattır' dedik, 1 milyon 200 bin hanenin borcu olduğu halde suyunu kesmedik. 19 bin 274 adet belediyeye ait olan işyerinin kira ücreti ya alınmadı, ya çok düşük rakam alındı, veya ertelendi. Bilhassa büyük kentlerin varoşlarında yaşayan fakir aileler ekmeklerini bile veresiye alıyorlar. Simidi, yağı veresiye alıyorlar. Eti gramla veresiye alıyorlar. Askıda fatura uygulamasıyla, bakkalda açılan veresiye defterlerinin 55 milyon liralık kısmını kapattık. 556 bin fatura ödendi. Cumhuriyet Ahali Parti'li belediyelerin nasıl iş yaptıklarını, nasıl çalıştıklarını Mısır'daki sağır sultan duydu; inşallah iktidar sahipleri de duyar ve önlerine yeni engeller çıkarmazlar. Sadece beş büyük belediyemiz, 13 bin 338 sanatçıya destek yaptı. Bunlar jurnal yaşayanlar. “AKP-MHP'Lİ BELEDİYELERDE ASGARİ ÖDENTI 2825 TL, CHP'Lİ BELEDİYELERDE 3100 TL” AK Parti'ye ait belediyeler bilsinler, MHP'ye ait belediyeler de bilsinler; asgari aidat o belediyelerde 2 bin 825 lira. Cumhuriyet Millet Parti'li belediyelerde en az ödenti, net 3 bin 100 TL. En küçük belediyemiz 3 bin 100 TL en düşük aidat verirken, onların en büyük belediyeleri 2 bin 825 TL veriyor. Şu soruyu her vatandaşımın kendisine sormasını isterim: CHP'ye ait en minik belediye minimum ücreti 3 bin 100 TL yaparken, koskoca hükümet, milyarlarca lira olan bir bütçe, nasıl olur da asgari ücreti 2 bin 825 lira yapıyor? Niçin 3 bin 100 lira yapamıyor? Yarışsa buyurun yarışa… Çünkü onlarda müsriflik var, bizde savurganlık değil. Onlarda yolsuzluk var, bizde yolsuzluk değil. Onlar ceplerine çalışıyorlar, biz vatandaşa çalışıyoruz. Aramızda siyah ile beyaz kadar ayrım var. “İKTİDAR OLDUĞUMUZDA YAPACAĞIMIZ İLK İŞ SİYASİ AHLAK KANUNUNU MECLİS'E SEVK ETMEK” Allah'ın izni, milletin takdiriyle iktidara geleceğiz. Dostlarımızla beraber iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız iş, Türkiye Büyük Halk Meclisi'ne, birinci hafta içinde, siyasi etik kanununu sevk etmektir. Ben millete laf verirken, alnım açık olarak söz veriyorum. Benim, arkada diğer düşüncelerim yok. Siyasi etik kanununu niye getireceğiz? Siyaset kirlilikten arınmak zorundadır. Milletin vekilinin temiz olması lazım. “YOLSUZLUK YAPAN MİLLETVEKİLİ İSTEMİYORUZ BİZ” Ankara'ya gidip Türkiye Büyük Halk Meclisi'nde milletvekili sıfatını taşıyıp, ihale peşinde koşan milletvekili istemiyoruz biz. Kanunsuzluk yapan milletvekili istemiyoruz biz. Siyasi ahlakı getireceğim. Temiz, ahlaklı bir siyaseti bu ülkeye getirmek zorundayız. “10 BİN DOLAR BÖLGE SİYASETÇİ HALA BELLİ DEĞİL” Şu ülkenin geldiği ayla bakın Allah aşkına! Ülkenin geldiği hali görüyor musunuz? İktidar sahiplerine bakıyor musunuz? Kimin eli kimin cebinde belli mi Allah aşkına! Bu ülkenin İçişleri Bakanı kalkar, devletin televizyonunda şu açıklamayı yapar: ‘Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para veriliyor.' Kim bu siyasetçi? Kim bu ahlaksız adam? Kim veriyor? Yeraltı dünyası, çeteler veriyor. Çetelerden beslenen bir siyasetçinin memlekete, millete faydası olur mu Allah aşkına! Kim bu siyasetçi, hala emin yok. “YA SİZ MİLLETİ Mİ KANDIRIYORSUNUZ?” Soruyorum İçişleri Bakanına, kim bu? ‘Açıklamam, savcıya söyleyeceğim.' Git savcıya. ‘Savcıya da gitmeyeceğim.' Meclis Başkanı'na söyledim, kim bu adam çıkarın ortaya kardeşim. ‘Mektup yazdım' dedi, hoş. Cevap vermiş, o da hoş. Ama isim yok… Ya siz milleti mi kandırıyorsunuz? Bir sahtekarı korumak en büyük sahtekarlıktır. Bir rüşvetçiyi korumak, rüşvetçiyle ast yana durmak demektir. “DEVLETİN SAVCILARI DUT YEMİŞ BÜLBÜL GİBİ” Ben beklerdim fakat; atamayla gelen İçişleri Bakanı'nı, devletin bir numaralı koltuğunda oturan birey çağırır, ‘sen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin itibarıyla oynuyorsun. Ayda 10 bin dolar rüşvet alan bu siyasetçi kim kardeşim?' sorsun! Sormuyor bu soruyu… Niye sormuyor? Hangi gerekçeyle sormuyor? Devletin savcıları dut yemiş bülbül gibi. Bu kirlilikten Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni arındırmamız gerekli. “RÜŞVETÇİ BÜYÜKELÇİLERİN TAMAMINI TÜRKİYE'YE ÇAĞIRACAĞIM” 83 milyona sözümdür: Allah'ın izniyle dostlarımızla beraber iktidar olduğumuzda birincil bir hafta içinde o rüşvetçi büyükelçilerin tamamını Türkiye'ye çağıracağım. ‘Gelin kardeşim. Siz Türkiye Cumhuriyeti'ni temsilcilik edemezsiniz.' Kaynak: www.sacitaslan.com URL: https://www.sacitaslan.com/kemal-kilicdaroglu-sordu-kim-bu-ahlaksiz-adam-haberi-534326