Sözcü Gazetesi'nden Hande Zeyrek'in röportajı...

“ZORLANDIK, YORULDUK”

Pandemi süreci herkes için engebeli geçti…

Çok zorladı ve yorulduk. İçinden nasıl çıkacağız açık konuşmak gerekirse tam bilemiyorum. Çünkü bittikten sonradan da hepimiz fiziksel manevi bu zorlukları sil her tarafta, yeniden ayağa kalkmak için yaşayacağız. İzleri yıllarca sürecek. Doğrusu can sıkıcı ve korkutucu.

“CAN ACITICI DÖNEM”

Müzisyenler unutuldu eleştirilerine siz ne dersiniz?

Son açıklanan normalleşme takviminde, müzisyenlerle ilgili de iyi haberler duymayı çok istek ettik fakat çıkmadı. Bu bizi üzdü. Yüzlerce müzisyen, evine, çoluğuna, çocuğuna ekmek götürüyor. O insanların da benzer olduğu yüzlerce insan daha var. Dolayısıyla bu sektör, idareli anlamda fazla sarsıldı. Psikolojik olarak da sarsıldık. Enstrümanını satanlar, intihar edenler, meslek değiştirenler… Bu hiç basit yok ve çok can acıtıcı bir dönem.

“ESKİDEN DAHA DERİNDİK HEPİMİZ”

İlk albümünüz 1990'da çıktı. Ve aradan geçen 30 yılda, fazla şey gibi müzik de değişti. Dönemin ruhuyla mı ilgili bu koşul?

Müzik o zaman fazla farklıydı. Hayatımızdaki kıymetli her şeyle geçirdiğimiz süreler de çok farklıydı. Daha derindik hepimiz. şimdi bir şarkı piyasaya çıkıyor, 15 gün daha sonra o şarkıyı tüketip bir kenara atmış oluyoruz. Dijitalleşmenin, her şeye tez ulaşmanın etkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü yaşam ve hayatın temposu hızlandı. Biz bir saati on dakika içinde yaşıyoruz az daha. Aşk da fazla çabuk tüketilir oldu. Çaresi var mı doğrusu bilmiyorum ama şayet bireysel farkındalıkla azıcık olsun üstesinden gelinebilir.

Kızınız Nazlı için hayal ettiğiniz dünyada neler olmazdı?

Bir çocuk dünyaya geldiği andan itibaren annenin en önemli görevi, onu ne değin fazla sevdiğini hissettirebilmesi. Şayet bir bakışla, belki bir dokunuşla… Sevginin mükemmel bir iyileştirici yanı var. İnsanın yaşı kaç olursa olsun, bilmesi fazla kayda değer. Sadece kızım için yok, tüm çocuklar için düş ettiğim dünyada neler olmazdı diye düşündüm de… Savaş olmazdı, istek olmazdı, haksızlık olmazdı, kadına şiddet olmazdı. Böyle bir dünya var mı bilmiyorum lakin sadece sevgi olurdu.

SOSYAL MEDYADA KENDİMİ KANITLAMAK, YOL ALMAK İSTEMEM

“Gözüm kara, sosyal medyada düşündüğümü söylerim” diyen bir usta mısınız?

Sosyal mecra alanları, benim fazla içinde bulunduğum bir etraf değil. “Gözü karayım düşündüğümü söylerim” diyen bir kadın değilim. Karşı tarafı incitmekten, üzmekten çekinirim. Sahiciliğimi ve samimiyetimi o alanda görmüyorum. O alanlarda kendimi gösterilmek ve orada hareket etmek istemem. Dünya oraya gittiği için doğal olarak hepsini anlayışlı olmak ve öğrenmek durumundayız. Ama hayatımın sahibi haline gelmesi, onun karşısında aralıksız oturup oradan yaşam kurma çabası, sosyalleşme ve dostluk hayatımı devam ettirme çabası çok sağlıklı ve güvenilir gelmiyor açıkçası.

“GENÇLERİN HEYECANINA IKI TARAFLI ELDE ETMEK YETİYOR”

Türkiye Liseler Arası Müzik Yarışması'nda jüri üyesi olarak gençlerin heyecanına karşilikli oluyorsunuz. Liseli gençler size ne hissettiriyor?

Her şeyden önce bana ne değin heyecanlı ve istekli olduklarını hissettiriyorlar. Bu da tercih kriterlerimin başında geliyor.

Bu yıl rekor bir başvuru formu yapılmış ve ilk önce pandemi nedeniyle online düzenleniyor.

1700 video geldi. Online olarak gerçekleşmesine rağmen mükemmel bir sayı bu. Beni en çok etkileyen öğrencilerin gözlerindeki o coşku ve özlem oldu. Dilerim hayalleri ve o heyecanları hiç bitmez. Sahici olmaları fazla önemli. Şarkıyı hatalı söylemeleri, detone olmaları bunlarla ilgilenmedim. Daha çok bana ne hissettiriyor, bana o şarkı geçiyor mu, çaldığı enstrümanı gözümü kapadığımda hissedebiliyor muyum gibi konuların üzerinde durdum. Çünkü heyecanlanınca şarkıyı cümbür cemaat hatalı söyleyebilir, bizler de geçtik o durumlardan. Aslolan kendilerinin ne değin hevesli olduklarıydı.

Kaynak: www.sacitaslan.com URL: https://www.sacitaslan.com/askin-nur-yengi-o-zamanlar-her-sey-cok-farkliydi-haberi-534357