Boğaç Aksoy, her tarafta ekranlara dönmek, hatta başından geçeni anlatacak bir hikayede olmayı düşlüyor.

Sabahtan Gazetesi'nden Sonat Bahar, Boğaç Aksoy'la yaşadığı süreci, onu bu noktaya iten nedenleri konuştu...

- Lenfoma teşhisi konduğu günü anlatır mısınız?

- O gün kabullenmesi kuvvet bir cümle duydum. "Kansersin" dediler. Kabullenmeye başladıkça içimdeki savaşçı ortaya çıktı. Sonrasında "Bunu atlatacağım, gelip geçecek" gözüyle bakmaya başladım. Lakin haberi aldığım gün çok zordu. Ailemin hissettikleri, onları gözlemlediğimde farkına vardıklarım betimleme edilemez.

- Bazı belirtiler üstüne mi gittiniz hastaneye?

- Terleme, alev gibi belirtiler vardı, hatta hastaneye birincil gittiğimde bana soğuk algınlığı teşhisi koydular, ilaç da verdiler. Kullandım ama geçmiyor, başka bir şey olduğunu hissettim. Acaba korona mıyım diye üç-dört kez deneme yaptırdım, negatif çıktı. Sonradan baht eseri boynuma ultrasonla baktılar ve lenf toplarını buldular. Eğitim araştırma hastanesine yattım, bir buçuk ay sadece kan alındı.

Fakat teşhis koyamadılar. Sonunda "Bu böyle olmayacak" dedim ve Şevket Abi'nin (Çoruh) tanıdığı bir profesöre gittim ve lenfoma teşhisi kondu. Tedaviye başlanınca içim rahatladı.

- Ne düşünüyor insan böyle bir durumda?

- Ölümle burun buruna geliyorsunuz, erimeye başlıyorsunuz, konduramıyorsunuz, yatakta kımıldamak dahi istemiyorsunuz zaten mecaliniz değil. Kesintisiz bir terleme hali, ilaç da verilmeği için gövde çökmeye başladı. İsyan etmemle birlikte, o hastaneden çıktım ve teşhisin konduğu yere gittim. Tedavim başlayınca rahatladım.

En azından ne olduğunu biliyordum, kanser bile olsa. Her Tarafta hastanede yatmak istemedim. Annem büyük kasaba açık havada yaşıyor, İstanbul'a geldi tanı konduktan sonra ve serum takmayı bile öğrendi. Evde 28 serum yedim. İnsanlar aralıksız hoş mesajlar attı.

Kız arkadaşım, hiçbir süre desteğini esirgemedi, yanımdan ayrılmadı. Annem, babam, onların eşleri...Annem babam boşanmıştı, yeniden evlenmişlerdi. Evlendikleri kişiler de kendi annem babam kadar yanımdaydı, üzerime titrediler.

PANDEMİ BU HASTALIĞI ORTAYA ÇIKARDI

- "Niye benim başıma geldi" diye bir sorgulamaya girdiniz mi?

- Niye başıma geldiden ziyade, "Bu nasıl olur" dedim. Çok dinç bir adamdım, alkol almıyorum, sigara içmiyorum, aralıksız spor yapıyorum, kendini seven biriyim, yediğime içtiğime dikkat ediyorum. Tek dezavantajım çok pozitif düşünen, kafaya takan biriydim.
İnsanları üzmeyeyim diye çok hassastım.

Pandemi girdi araya, mesleğimle ilgili kaygılar yaşadım. Güzel bir projden çıkmıştım, üstüne katarak gitmek istiyordum lakin gerçekleştiremedim pandemi nedeniyle. Bunlar içimde birikmeye başladı. Son üç yıl bu gibi sorunlarla uğraşınca tetiklendi.

- Arkadaki Sokaklar dizisinde dört yıldır rol alıyordunuz, kendi isteğinizle ayrıldınız, yeni bir şeyler yapmak için ayrılmıştınız lakin pandemi ortaya çıktı. Orada kariyer ve maddesel kaygılar yaşadınız sanırım...

- Herkes yaşadı. Sokakta yüzü güler yüzlü, bütün anlamıyla mutlu tek bir insan değil, herkeste bir dehşet, travma var. Herkes kendisi için, ailesi için, çocuğu için endişe halinde. Hastalıktan korkuyoruz, aşı tedirginliği yaşıyoruz, kaygılarımız pek yukarı çıktı ki, herkeste bunun etkisi öbür. Bende böyle bir şey ortaya çıkardı. Lakin hemen kendinize bu kaygıları, endişeleri yaşatır mıydın deseniz, hayatta yaşatmam! Çünkü hayat çok hoş, korona da olabilirim, alnımıza bir yazı yazılı onu ben yoklama edemem. Olacağı varsa, olacak. Bu hastalıkla da ilgili elimden gelen mücadeleyi veriyorum lakin ne olacaksa, olacak. Bilmiyorum, anı hoş yaşamaya çalışıyorum. Hastalıkla ilgili gereken dersleri aldım, o günlere dair fotoğrafları silmiyorum. Ders olsun diye, her şeyin gelip geçici olduğunu hatırlayayım diye. Başarı da geçici, ün de geçici...

- Bu hastalığa dek daha pesimist bir yapınız vardı galiba...

- Çok düşünürdüm, ne olacak diye... "sonra gelmek zorundayım, başarılı olacağım, bu bana hasar verir mi, ne olacak?" diye kafamı patlatırdım. Ne olacaksa, olacak... Sen bunu denetleme edemezsin. Hepimiz alıştırma hayatı içinde binlerce insanla bir aradayız.

Karşındakinin düşüncelerini yoklama edemezsin.

Senin hakkında illa birileri fena düşünecek. Hayatı akışına bırakmak, fazla göz önünde bulundurmak zorundayım, hastalığa bir daha yakalanmak istemiyorum.

HAYATA KARŞI POZİTİF OLMAK GEREK

- Kız arkadaşınız konusuna gelelim, böyle zamanlar ilişki için sınav gibidir. Siz geçmişsiniz galiba sınavı...

- Evet. O beni şaşırttı. İnsanlar ilişkilerini çok tez harcıyorlar fakat böyle bir dönemde hiçbir vakit umudunu kesmeden bana zorlama vermiş olması beni farklı motive etti. Sonuçta ne olacağım belli değil, yarın değişik gün rahatsızlık tekrarlayabilir de.

- Oyuncu arkadaşlarınızın desteğini de hissettiniz mi?

- Tabii. Zaten bizim projemizde biz bir aile gibiydik. 130 birim bir arada değişik bir enerjiyle çalıştık, tümü çok sadık sağolsun. Birbirimizi sevmişiz.

- Bu süreçten çıkardığınız en kayda değer ders?

- Bundan daha sonra fazla edinmek, kimseyi kafaya takmamak... Fena hissettiren şeyler olacaktır fakat bunları takıntı haline getirmeden, mutlu ve huzurlu yaşayacağım. İstanbul'da bile yaşamayabilirim.

- Vefat aklınıza geldi mi?

- İlk tanı konduğunda geldi ama yeniden asla. Çünkü ailem buna müsade vermedi. Ölüm konuşmama izin vermediler. Hayata geri döndürlüler. Aile her şeydir.

NE GÜZELMİŞ SEVGİYLE SARMALANMAK

- Saçlar, kaşlar, kirpikler dökülmeye başladığında, nasıl karşıladınız bunu?

- İlk kemoterapiden sonra başladı. Zaten kabullenme evresiydi o. Aynaya çok fazla bakmamaya çalıştım. Bir kere duygusallaştım, göz altlarım mor, saçlar dökülüyor. Hemen kuaförü çağırdım ve kazıttım. Parça parça dökülmesini izlemek daha şiddet olacaktı. Bir role hazırlanıyor gibi hissettim kendimi. Şu lahza alıştım. Çıkar ya... Ne olacak. Allah'ın izniyle atlatayım da her şey normale döner.

- Anneniz her zaman yanınızdaymış, birazcık onun tedavinizdeki katkısından laf eder misiniz?

- Annem öğretmen ve senelerdir bir arada olamıyorduk ancak senede iki üç kere. İlk kez bu değin uzun süreyi birlikte geçirdik. Rahatsızlık başıma gelince Milli Eğitim Bakanlığı da yardımcı oldu ve izin aldı. 13 yaşımdan sonra birincil kere altı ayı bir arada geçirdik. Birlikte sırt sırta bir mücadeleye giriştik.

İnsan özlüyormuş anneyi... Onun varlığının ne dek kayda değer olduğunu anladım. Hiç başımdan ayrılmadı, gözünü kırpmadı. O öbür bir şeymiş.

Bu yaşa değin daima kendi başıma idare ediyordum, annenin ilgilenmesi bambaşkaymış.

- Psikolojik olarak sizi yükselten bir bayan mıdır anneniz?

- Çok... Defalarca güler yüzünü görürsünüz onun. Okulun, öğrencilerinin neşesidir. Onun enerjisi bana çok iyi geldi. Yalnızca annem değil, annemin eşi, babam, babamın eşi, hepsi sahiplendiler. O sevgi içinde "Ohhh ne güzel bir şeymiş sevgiyle sarmalanmak" dedim. Zorlama zamanlarda bir arada edinmek baskı veren bir şey. Hatta bir WhatsApp grubumuz var, cümbür cemaat beni kuvvetlendirmek için bir aradaydı.

Kaynak: www.sacitaslan.com URL: https://www.sacitaslan.com/bogac-aksoy-beni-hayata-ailem-dondurdu-haberi-538268