Gazeteci, müzik ve sahne sanatları organizatörü Ali Rıza Türker'in 2013'te piyasaya çıkan ve Ferdi Özbeğen'in hayatını anlatan "Şan Dediğin" adlı kitabı, sekiz sene sonra sanatçının 8. vefat sene dönümü için (28 Ocak 2013) yeniden basıldı.

Türker, duygularını Sözcü Gazetesi'nden Yüksel Şengül'e şöyle açıkladı: “30 takvim dostum Ferdi Özbeğen son dönemde fazla sık gündeme geliyor, şarkıları dizilerde çalıyor.

En son Netflix'te yayınlanan Bir Başkadır adlı dizide onun şarkılarını dinledik. Uzun yıllar geçse de eserleri tekrar dillere düştü ve bir sanatçının ölümsüzlüğünü kanıtladı. bu vesileyle Ferdi Özbeğen'i de genç hayranları baştan keşfetmiş oldu. Ona olan ilgi büyüyünce, ben de hayatını yazdığım kitabı sekizinci vefat yıl dönümünde baştan H2O Kitap'tan ikinci zorlama olarak piyasaya çıkarmaktan mutluluk duydum.”

İşte, "Şöhret Dediğin" adlı kitapta hayatını anlatan Ferdi Özbeğen'in ses getiren anılarından bazıları…

PAVYONLARA GİDİP İŞ İSTİYORDUM

“İzmir'de bir sene süren pavyon günlerim bana unutamayacağım yaşam dersleri verdi. Sonunda her müzisyen gibi ben de İstanbul'un yolunu tuttum ve ana yaşam kavgam da bu nedenle başlamış oldu. Bomonti'de dayımdan kalan bir evimiz vardı lakin cebimde bir liram yoktu. Çukurcuma'daki pavyonlara gidip iş istiyordum ve bundan böyle pavyonlardan kovulmaya alışmıştım. Fakat tekrar tekrar güvendiğim şansımın yardımıyla kurduğum orkestramla Hilton'da çalışmayı başardım sonunda. Kısa zaman içinde ortama ısındım. Bundan Böyle Türkçe şarkılar ve oynak havalar çalıyorduk, kelli felli iş adamları da eşleri ve sevgilileriyle göbek atıyorlardı. Otelin Amerikalı müdürü minik dilini yutacaktı. Gecede orkestra olarak 400 lira alırken, yalnızca bahşişle adam başı 500 lira kazanmaya başladık. Hilton'un çimenlerinde sevinçten takla attığımı hatırlıyorum. Sonradan Çınar Hotel, arkasından The Marmara Roof katındaki çalışmalarımla Ferdi Özbeğen adı duyulmuştu…”

KÖY ÖĞRETMENİ OLARAK  ALDIĞIM EN BÜYÜK ÖDÜL

“Uzun süre ertelediğim askerliğimi 1967-69'da protez subay öğretmen olarak Sivas'ın İşhan Köyü'nde, daha sonra şehrin içindeki Alpaslan İlkokulu'nda devir yaptım. Vatanım için yaptığım bu kutsal görevin ödülünü ise yıllar daha sonra hiç beklemediğim aniden aldım. Hilton'un önünde bir genç kız yolumu kesti bir gün. ‘Merhaba hocam, ben sizin İşhan Köyü'ndeki ilkokulda öğrencinizdim, şimdi Edebiyat Fakültesi'nde öğretim görevlisiyim' diyerek elimi öptü. Bu benim köy öğretmeni olarak aldığım en büyük ödül oldu.”

BENİM DE YOLUM YEŞİLÇAM'A DÜŞTÜ

“1970-80 yıllarında müzik dünyasından Yeşilçam'a geçmek modaydı. İstemiyordum fakat sevgili Türker İnanoğlu, Tanrıya Haykırış adlı filmde oynamam için beni ikna etmeyi başardı. Başrolü Gülşen Bubikoğlu ile paylaştığım bu filmle, komik durumlara düşmeden oyunculuğu becerdim çok şükür. Ardından Piyanist filmini çektim. İstemiyordum ama Müjde Ar ve Ajda Pekkan bana şu sözlerle cesaret verdiler: ‘Film çevirmen durum. Tüm Anadolu sinemaya gidiyor ama senin plağını alıp evinde dinleyemiyor. Adını ve seslerini duymaları için film çevirmen koşul.' O dönemin sevilen dizisi Perihan Abla'ya bayılıyordum, Perran Kutman'a büyük hayranlığım vardı. Dizide oynamak isteyince Kandemir Konduk benim için bir bölüm yazdı. Fazla kuvvet oldu ama bu dizide rol almak bana büyük keyif verdi.”

GENELEV KADINLARIYLA AYNI SIRAYA GİRERDİK

“Sanat hayatımda İzmir Fuarı'nın çok özel bir yeri vardır. O yıllarda Fuar'da her sene tekrarlanan büyük bir utanç yaşanırdı. Güvenlik amirliğinden parmak basarak egzersiz izni alınırdı ve pavyon çalışanından genelev kadınlarına dek cümbür cemaat benzer kuyruğa girerdi. Hiç unutmuyorum yine bir İzmir Fuarı döneminde sanatçılar sahne izni elde etmek için Emniyet'te kuyruktaydık, Müzeyyen Senar da önümdeydi. Sıra Müzeyyen Abla'ya geldi, polis sordu: ‘Nerede çalışıyorsun?' Müzeyyen Abla, polis dahil herkesi güldüren cevabını yüksek sesle verdi: ‘Tak Tak Hanım'ın evinde…' Senar'ın Tak Tak Bayan dediği kişi, zamanında İzmir'in en ünlü genelev patroniçesiydi. Bu çirkin uygulamayı Kültür Bakanlığı görevi sırasında Mesut Yılmaz bir talimatla sona erdirmişti.”

İÇKİ VE UYUŞTURUCU, SHOW DÜNYASININ SPASTİK KARDEŞİDİR

“Yalnız gece kulüplerinde sahne alanlar için yok, konser veren dünya yıldızları da organizatörlerle yaptıkları anlaşmalara istedikleri içkiyi şart koşarlardı. Tercihler genellikle viski, konyak ya da şampanya olurdu. Şarkı söyleyenler sahnedeki heyecanlarını böyle bastırdıklarına inanırlardı. İçki ve uyuşturucu Show dünyasının spastik kardeşi gibiydi. Kendi payıma konuşursam, yarım asrı geçen meslek hayatımda prensip olarak alkol ve uyuşturucudan defalarca uzaktan durdum.”

Kaynak: www.sacitaslan.com URL: https://www.sacitaslan.com/ferdi-ozbegenin-hayatini-anlatan-kitaptan-sasirtan-satirlar-haberi-527613