Lafçı Gazetesi'nden Evren Demirdaş'ın haberine göre havaların soğumasıyla beraber mevsimsel gribe tutulacakların rakamında yaşanacak çoğalışın corona virüsü salgınındaki çabayı negatif etkileyebilecek olması nedeniyle geçtiğimiz günlerde 1 milyon 500 bin doz grip aşısı ithal edildi. Lafçı'ye konuşan Türk Doktorlar Birliği Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Azası Halis Yerlikaya, corona salgınında zorunlu hazırlıkların yapılmadığı ve grip aşısında sipariş edilen rakamın lüzumu karşılamayacağını kaydoldu.

“PANDEMİ SÜRECİNDE İNSANLARIN YOĞUN BİR BİÇİMDE AŞI OLMA ARZLARI VAR”

Aşı lüzumu mevzusunda temmuz ayında Türk Tabipleri Birliği olarak zorunlu hazırlıkların yapılması mevzusunda Sıhhat Bakanlığı’na çağrıda bulunduklarını belirten Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Azası Yerlikaya, şunları söyledi:

“Neticede bu beklenen bir şey. Grip ile corona virüsünün bireyde aynı anda olması vaziyetinde o bireyde bir ekip negatif neticelerin ortaya çıkabileceğiyle alakalı bir öngörülerde bulunmuştuk. Bu mevzuda grip aşısı noktasında zorunlu hazırlıkların yapılması ve bu noktadaki sürecin iyi idarenmesi gerektiğini ifade etmiştik. Dünya Sıhhat Teşkilatı her gün hamile bayanlar, 0-5 yaş arası çocuklar, 65 yaş ve üstü şahıslar, kronik hastalığı olanlar ve sıhhat çalışanları için grip aşılarının yapılmasını öneriyor. Ülkemiz açısından bakıldığında ülkemizde kronik hastalığı olan takribî 15 milyon şahıstan bahsediliyor, 1 milyona yakın sıhhat çalışanı var. Tam bu şahısları bir araya getirdiğinizde lüzumumuz olan aşı rakamının çok fazla olduğunu görüyoruz. Eskiki senelerde grip aşısı çok yapılmadığı için ve pandemi sürecinde bu aşı mevzusunda bir duyarlılık oluştuğu için insanların yoğun bir biçimde aşı olma arzları var. 65 yaş üstü olan kanser hastaları tehlike grubunda ve bu bireylerin aynı zamanda hipertansiyon, şeker, KOAH gibi rahatsızlıkları olmasına karşın bakanlık tarafından bu şahıslara nasıl yapıldığını öğrenmediğimiz bir ekip algoritmalarla insanlara aşı çıktı ya da çıkmadı deniliyor. Aile doktorluğu dostlarımızdan elde ettiğimiz bilgilere göre çok az bireye grip aşısının yapılabilirliğiyle alakalı netice çıkıyor. Hem tehlike grubunda olmalarına karşın hastalarının büyük bir kısmına aşı çıkmadığı belirtiliyor. Bu mevzuda zorunlu hazırlıklar yapılamadı ve süreç iyi idarenemedi.”

“EN AZ OLMASI GEREKEN AŞI RAKAMI 30 MİLYON”

Türkiye'nin geçmiş senelerde aşı üretebilen bir ülke olduğunu kaydolan Yerlikaya laflarına şöyle devam etti:

“Ama 2011 senesinde Hıfzısıhha tamamen kapatıldı. Aşı mevzusunda neden bu noktadayız bunları kavgamız gerekli. Şu anda bakıldığında Türkiye için en az 15 milyon öncelikli aşılanması gereken gruplar var. Ama bu gruplara da şu anda yetecek aşı yok tehlike var ama aşı yok. Aşı noksanlığından dolayı sıhhat çalışanlarıyla yurttaşlar karşı karşıya getiriliyor. Yurttaş sağlık kurumuna gelerek aşı olmak istediğini söylüyor biz de aşının gelmediğini söyleyince yurttaş bu vaziyete tepki gösteriyor. Bu gidişatta sıhhatte şiddetin önünü açan bir başlık olarak önümüzde duruyor. Dünya Sıhhat Teşkilatı’nü tehlike grupları açısından bakıldığında Türkiye'nin lüzumu olan aşı rakamı en az 30 milyon olması gerektiğini söylüyor. 65 yaş üstü 7 buçuk milyon insan var, 65 yaştan minik olup kronik hastalığı olan takribî 14 milyon insan var. Bunlara 1 milyon da sıhhat çalışanını ilave ettiğimizde en az olması gereken aşı rakamı 30 milyona yanaşıyor. Ama öncelikli Türkiye'ye bu sayının yarısı kadar aşının bulunması gerekiyor ki tehlike grubunda olan şahıslar aşılanabilsin.”

“UYARILARIMIZDA HAKLI ÇIKTIK”

Son haftalarda yaşanan olay çoğalışlarıyla alakalı değerlendirmelerde bulunan Yerlikaya, ”Corona salgınındaki olay çoğalışlarına baktığımızda süreç başından bu yana yapmış olduğumuz ihtarların ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı. Corona salgını süreci saydam yürütülmedi, bizim ilk günden bu yana ilk vurgumuz olay rakamlarında saydam olunması çağrısıydı. Hangi şehirlerde olay rakamları neden artırıyor, bulaş tehlikesini neler artırıyor gibi sualleri bilgilerle ortaya koymamız gerekiyordu ki bu gayrette galibiyetli olalım. Lakin Türkiye'de corona salgınıyla alakalı açıklanan bilgiler asıllığı ifade etmiyor. Dolayısıyla bu noktada biz bilgilerin saklandığını söylemiştik geçmişte olay rakamlarını sahadan aldığımız bilgiler ve meslektaşlarımızın ifade ettiği bilgilere göre değerlendiriyorduk. Gelinen safhada da ise bu sürecin iyi idarenemediğini düşünüyoruz. Güze girdik havalar soğumaya başladı insanlar kapalı mekanlarda daha fazla bir araya gelecek. Tam bunları bir araya getirdiğimizde tam dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bu olay rakamlarındaki çoğalışlarla karşı karşıya kalacağımızı öğreniyoruz. Bu noktada bizim vurguladığımız nokta, bu sürecin mesullüğünü yalnızca yurttaşa yükleyerek sosyal mesafe, hijyen kaideleri ve maske takma ihtarlarıyla bu süreçte galibiyetli olmaya yetmez. Yapılması gereken şeyler tamlıklı bir siyaset geliştirmek. Tamlıklı siyasetlerin bir parçası da cemiyet tabakayı. Bilim insanların ihtarlarının dikkate alınması, sürecin saydamlaştırılması, sosyal takviyenin sağlanması, karantina ve yalıtım kaidelerine cemiyetin geçim sağlaması için sosyal yardımların sağlanması ve sıhhat çalışanların sıhhat şartlarının iyileştirilmesi gerekli” ifadelerini kullandı.

Kaynak: www.sacitaslan.com