Zika virüsü salgını, özellikle gebelikte geçirilen enfeksiyon ile ilişkili olarak bebekte oluşan mikrosefali (küçük beyin) vakalarının artan bir biçimde bildirilmesini takiben Mayıs 2015 tarihinden beri tüm Dünya’nın dikkatini çekmektedir. 2015 yılından önce, virus sadece Afrika, Güneydoğu Asya ve Pasifik Adalarında bulunmakta idi. Ancak, Mayıs 2015’ten sonra Dünya Sağlık Örgütü Brezilya dışında Fransa, Amerika ve El Salvador’da da Zika virus vakalarının görüldüğünü açıkladı. Enfeksiyonun seyahatler nedeniyle daha da yayılmasından endişe duyulmaya başlandı.

Başta Brezilya olmak üzere, Dünya’nın çeşitli ülkelerinden gelen raporlar Zika virüsü ile enfekte olan gebe kadınların bebeklerinde ciddi fetal doğum kusurları ve kötü gebelik sonuçları olabileceğine dikkati çekmektedir. Ancak, yine de Zika virüsü ve fetal hasar arasındaki ilişkinin kesinlik kazanması için tüm Dünya’da çalışmalar yoğun bir biçimde sürdürülmektedir. 2016 yılının başından beri rapor edilen çalışmalara bakıldığında ise bu ilişki yavaş yavaş netlik kazanmaya başlamıştır. Gebeliğin erken haftalarında geçirilen enfeksiyonun, daha çok düşük ile sonuçlandığı düşünülmektedir. Daha ileri haftalar açısından bakıldığında, bu yılın başında kuzeydoğu Brezilya'da çalışırken ve gebeliğinin 13. Haftasında Zika virüsü enfeksiyonu geçiren bir gebede, gebeliğin son haftalarına doğru fetüste mikrosefali ve beyin kalsifikasyonları geliştiği saptanmıştır.

Bu bebeğin beyninden yapılan otopsi çalışmasında, fetal beynin çok küçük kaldığı, beynin gelişimini tamamlayamadığı ve beyin dokusunda Zika virüsü ile tutarlı viral genomik materyal olduğu saptanmıştır. Ancak, gebelikte Zika virus enfeksiyonu ile ilgili bilgi birikimi çok yeni olduğundan, fetüsün Zika virüsünden gebeliğin hangi döneminde daha fazla etkilendiği tam olarak bilinememektedir. Beyin gelişimi tüm gebelik boyunca süren dinamik bir süreç olduğundan dolayı, gelişmekte olan beynin, gebeliğin herhangi bir döneminde Zika virus enfeksiyonundan etkilenme olasığı olduğu düşünülmektedir. Virüsün kuluçka süresi genellikle 3-12 gündür. Virüs, enfeksiyonu takiben yaklaşık 1 hafta içinde vücuttan yok edilir. Bu nedenle, mevcut riskler daha çok hali hazırda hamile iken Zika virus enfeksiyonu geçiren gebelerde beklenmektedir.

Enfeksiyonu takiben ise virüse karşı hayat boyu bağışıklık kazanılıp kazanılmadığı ise tam olarak bilinememektedir. Bu nedenle, Zika virus enfeksiyonu geçirmiş kadınların yeni gebelikleri sırasında virus açısından risk altında olup olmadıkları net olarak bilinmemektedir.

Gebeliğinde Zika virus enfeksiyonun geçiren kadınların bebeklerinde beklenen en büyük risk ağır zeka geriliğine yol açan MİKROSEFALİ’dir. Mikrosefali terimi bireyin yaşı ve cinsiyetine göre beklenenden belirgin olarak küçük bir baş çevresi ölçümüne sahip olması durumudur. Doğum sonrasında yenidoğanda mikrosefali tanısı, baş çevresi ölçümü ile yapılır.
Fetüste mikrosefali tanısı ise, benzer şekilde ultrasonografi ile fetüse ait baş çevresinin ölçümü ile kolaylıkla yapılabilir. Ortalamanın -3 standart sapma ve altındaki baş çevresi ölçüleri mikrosefali tanısı için sınır değer olarak kabul edilir. Bu nedenle, anne karnındaki bir bebekte mikrosefali var ise gözden kaçmaz ve kolaylıkla tanınabilir. Ancak, Zika virus enfeksiyonuna bağlı mikrosefali tanısında başlıca 2 büyük sorun bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, annenin Zika virüs enfeksiyonu geçirmesini takiben, bebeğin beyni etkilense de büyümenin yavaşlaması / durması ve ultrasonografide farkedilmesi için belirli bir zaman geçmektedir. Zika virus enfeksiyonu ile bebekte mikrosefali ortaya çıkması arasındaki süre tam olarak bilinmemekle beraber ortalama 6-8 hafta sürdüğü düşünülmektedir. Bu nedenle, mikrosefali, daha çok bebeğin yaşam sınırı olarak kabul edilen 22. Haftasında sonraki bir dönemde tanınabilmektedir. Mikrosefali gibi ağır zeka ve gelişim geriliğine yol açan bir durumun tanısının ileri gebelik haftalarında yapılması anne adayı için geç haftalarında gebelik sonlandırma olasılığını gündeme getirmekte olup anne ve hekimi açısından çok zor bir klinik tablo yaratmaktadır. Diğer yandan, Zika virüs yine sivrisinek yoluyla bulaşan dang ve chikungunya gibi, bir flavivirüs olduğu için benzer klinik bulgulara yol açtığından dolayı (ateş, eklem ağrısı, ciltte döküntü, konjuktivit) yalnızca klinik bulgulara göre tanı koymak mümkün görülmemektedir. Diğer yandan virüse ait antikorların saptanmasına yönelik serolojik laboratuvar testleri dang ve chikungunya virüslerina ait antikorlar ile çapraz reaksiyon verdiğinden dolayı bu testlere dayanarak bu farklı virüsleri ayırmak mümkün gözükmemektedir. Yalnızca, semptomların başlamasını takiben ilk 4 gün içinde kanda, ters transkripsiyon polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) kullanılarak test yapıldığında virus saptanabilmektedir. Semptomların başlamasını takiben 4. Günden sonra ise diğer flavivirüsler ile çapraz reaksiyon olabileceğinden antikor testi yapılması önerilmemektedir. Eğer Zika virus enfeksiyonunun fetüse geçip geçmediği bilinmek isteniyorsa, amniyotik sıvı RT-PCR kullanılarak test edilebilir, fakat bilgi birikimi az olduğundan bu testin hassasiyeti şu anda net olarak bilinmemektedir. Sonuç olarak, gebelikte Zika virus enfeksiyon şüphesi olan kadında, laboratuar testleri ve amniyosentez bazı şartlar altında yapılsa da, bu fetüslerin mikrosefali açısından düzenli ultrasonografik takip altında tutulmaları gerekmektedir.

Zika virüsü öncelikle Latin Amerika'da bulunan, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nde karşılaşılabilecek Aedes aegypti sivrisinekler tarafından yayılır. Bu tür sivrisinekler ülkemizde bulunmadığından dolayı, Zika virus ülkemizdeki gebeler için risk oluşturmamaktadır.
Bu konuda daha fazlası bilinene kadar, hamile olan veya hamile kalmayı planlayan kadınların Zika virüsünü taşıyan sivrisinek türlerinin bulunduğu alanlara seyahatlerini geciktirmekleri önerilmektedir. Eğer, gebe olan veya gebelik planlayan bir kadın Zika virüsünü taşıyan sivrisinek türlerinin bulunduğu alanlara yine de seyahat etmek durumunda kalırsa, seyahat öncesinde doktoru ile görüşmelidir. Gebe olsun ya da olmasın bu bölgelere seyahat edecek tüm yolcuların sivrisinek sokmasını önlemek için tüm önlemleri almaları gerekmektedir. Bu önlemler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
1) Uzun kollu gömlek ve uzun pantolon giymek
2) DEET, Picaridin, limon okaliptüs yağı (OLE), ya da IR3535 içeren sivrisinek kovucuların kullanılması.
3) DEET, Picaridin ve IR3535 içeren sivrisinek kovucuların hamile ve emziren kadınlarda ve 2 aydan büyük çocuklarda kullanımı güvenlidir. Yalnızca, limon okaliptüs yağı (OLE) içeren kovucuların 3 yaşın altındaki çocuklarda kullanılması önerilmemektedir.
4) Eğer güneş ve böcek kovucu birlikte kullanılacaksa, ilk güneş kremi, üzerine sivrisinek kovucu uygulanmalıdır.
5) Çizme, pantolon, çorap gibi giysilerde özellikler permetrin ile muamele edilmiş materyalin kullanılması da öneriler arasında bulunmaktadır.
6) Mümkünse cibinlik kullanılmaldır.
7) Mümkün olduğunda, sivrisinek için özel tellenmiş penceresi olan ve klimalı odalarda konaklanmalıdır.
8) Hamile iken Zika virüsü bulunan bir ülkeye seyahati takiben 14 gün içinde döküntü, gözlerde kızarıklık, ateş veya eklem ağrısı gelişirse, sağlık kuruluşunuza başvurmanız ve onları seyahat öykünüz ile ilgili bilgilendirmeniz gerekmektedir.