A'lâ Suresi 13. ayeti ne anlatıyor? A'lâ Suresi 13. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

A'lâ Suresi 13. Ayetinin Arapçası:

ثُمَّ لَا يَمُوتُ ف۪يهَا وَلَا يَحْيٰىۜ

A'lâ Suresi 13. Ayetinin Meali (Anlamı):

Bundan Böyle orada ne ölüp kurtulacak, ne de yaşayıp bir rahat yüzü görecektir.

A'lâ Suresi 13. Ayetinin Tefsiri:

Allah Resûlü (s.a.s.), dürüst yola gelmelerini temin etmek üzere kendisini parçalarcasına insanlara tebliğde bulunurdu. Fakat âlemlere rahmet olan Efendimizin bu gayreti bir kısım kişilerin ancak küfür, inat ve ısrarlarının artmasına sebep olurdu. Bu bakımdan ayette Allah Resûlü’ne ve onun izinden gidecek olanlara sadece az ya da çok faydalanacağını umdukları kimselere öğütte bulunmaları; menfaat verse de vermese de öğüde devam etmeleri, oysa aslandan kaçan yabani merkepler gibi inat ve azgınlıkla Yargı’tan kaçan kimselerin gerisinde koşarak da kendilerini helak edercesine yorulmamaları tavsiye edilmektedir.

Esasen İslâmî tebliğ ve hatırlatma herkese şamildir; umûmîdir. Peygamberin de vazifesi sadece tebliğdir; gerçekleri açık ve kavranabilir bir şekilde kulaklara duyurmaktır. Bundan istifade edecek olanlar özel kimselerdir. Bu ise sonuç olarak belirli olacaktır. İlâhî irşat, uyarı ve nasihatlerden ancak kalbinde derin bir Allah korkusu içeren, O’na son derece saygılı olan ve huzurunda boyun bükenler istifade edeceklerdir. الخشية (haşyet) kalbin ürpermesidir. Allah’a olan sevgi ve saygısını yitirmekten korkması ve titremesidir. Ulu Rabbinin sevgisini ve rızâsını kazanacağı yollarda yürümesi; ondan mahrum bırakacak sapık yolları terketmesidir. İşte ilâhî nasihat ve hatırlatmaları dinleyecek, nasihat alacak, düşünüp istifade edecek olanlar, böyle gönülden Allah zü’l-celâle saygılı kimselerdir.

Diğer taraftan, ilâhî rahmetten ümidini kesip akıbetlerini karartmak suretiyle en bedbaht olanlar, bu hatırlatmalardan ve öğütlerden uzak duracak; kabule ve inkıyada yaklaşmayacaklardır. اَلْاَشْقٰى (eşkâ), Allah ve Resûlullah düşmanlığında ileri dışarı giden azılı kâfirlerdir. Dilimizde dağlarda, sahralarda insanların yolunu kesen, kendilerini öldürüp mallarını talan eden kimselere “haydut” denilir. Ayette bahsedilen bunların en kötüsüdür. Çünkü bu yapıda ve karakterdeki kimseler, Allah’ın mülkünde O’na başkaldırıp hâkimiyet taslamakta; ferdî ve içtimâî hayata Ulu Marifetli’nın müdahalesini engellemekte ve onun hükmünü tanımamaktadırlar. Bunlar neredeyse Allah Teâlâ’ya: “Bu dünya benimdir; burada ne senin, ne kitabının ne de Peygamberinin sözü geçer. Burada sözü ve hükmü geçerli olacak yalnızca benim” diyen kimselerdir. Bu gibilere öğüt verip Cenâb-ı Mevlâ’yı hatırlattığın zaman duymazlıktan gelir, yüzlerini çevirirler. Bununla kalmaz, fırsat bulunca Allah’a karşısında savaş ilan ederler. İşte ilâhî ikazlara kulak tıkayıp tavsiye almaktan yüz çeviren o tînetteki kişiler âhirette en büyük ateşe, ebedî olan cehennem ateşine yaslanacaklardır. Allah’ın yakıcı, kavurucu azabına düçar kalacaklardır. Hiç kimseden ne bir takviye ne de bir fayda göreceklerdir. Sonradan orada ne ölecek ne de yaşam bulacaklardır. Onlara asla bir daha ölüm gelmeyecek. Azabdan da kurtulamayacaklar. Dünyada olduğu gibi güzel bir şey göremeyecek ve tadamayacaklar. Bundan daha büyük bir bedbahtlık düşünülemez. İlâhî hikmetlere, nasihat ve nasihatlara sırt çevirenlerin feci akıbeti işte budur. Böyle bir suç oluşturan ölene değin iman etmeyen, küfür ve şirk üzere ölen kimseler içindir. Halbuki insan için dünyada tevbe edip temizlenme kapısı aralıksız açıktır:

A'lâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

A'lâ Suresi 13. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/ala-suresi-13-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html