“Ya Ömer! Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” sorusuna Hz. Ömer’in (r.a.) verdiği cevap.
Hazret-i Ömer radıyallahu anh bir yolculuktayken, gitmek üzere oldukları Şam’da salgın rahatsızlık zuhûr ettiğini haber alınca gerekli istişâreler netîcesinde Şam’a gitmekten vazgeçmiştir. Doğrusu Cenâb-ı Hakk’ın ve Hazret-i Peygamber’in sallallahu aleyhi ve sellem emrine daha muvâfık olan bu ihtiyat ve tedbir karşısında sahâbeden Ebû Ubeyde bin Cerrah radıyallahu anh, Hazret-i Ömer’e radıyallahu anh:
“–Allâh’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” diye sormuş, Hazret-i Ömer radıyallahu anh ise, o âlim ve fâzıl sahâbîden böyle bir suâli beklemediği için:
“–Keşke bunu senden başka biri söyleseydi ey Ebû Ubeyde! Evet, Allâh’ın kaderinden, tekrar Allâh’ın kaderine kaçıyoruz. Ne dersin, senin develerin olsa da bir tarafı verimli, öteki tarafı verimsiz bir vâdiye inseler ve sen verimli yerde otlatsan Allâh’ın kaderiyle otlatmış; verimsiz yerde otlatsan tekrar Allâh’ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın?” (Buhârî, Tıb, 30)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
