Müslümanlar arasında kin, korku, ilişki kesme, düşmanlık etmek gibi kardeşliğe ters düşen kabalıkların bulunmasının hükmü nedir? Buğz etme, ilişki kesme ve sırt çevirme ile ilgili hadisler.

Müminlerin birbirine buğz etmesi, sırt çevirmesi ve aralarındaki ilişkiyi kesmesi ile ilgili ayet ve hadisler.

BUĞZ ETME, İLİŞKİ KESME, SIRT ÇEVİRME İLE İLGİLİ AYETLER

"Mü'minler ancak kardeştirler." (Hucurât sûresi, 10)

Mü'minler arası ilişkiler, İslâm toplum yapısının sıhhat şartıdır. Bu ilişkilerin tek kelime ile ifadesi ise "kardeşlik"tir. Bunun anlamı, kan kardeşleri nasıl birbirlerine aleyhinde çok sıcak duygular hissediyor, birbirlerine arkadaki çıkıyorlarsa, aralarında din ve iman bağı yer alan tüm mü'minler de aynı sıcak ve arkadaş canlısı duygu ve davranış birliği içindedirler. Aralarındaki uyuşmazlık ve kırgınlıklar, normalde öz kardeşler arasındaki uyuşmazlık ve kırgınlıklar gibi çok kısa sürelidir. Uzun vakit devam edecek bir kırgınlık, hele birbirleriyle ilişkilerini koparma derecesine varacak bir düşmanlık katiyen düşünülemez.

"Onlar mü'minlere karşısında yüce gönüllü, kâfirlere karşısında onurlu ve zorludurlar." (Mâide sûresi, 54)

Mü'minlerden beklenen kendileriyle aynı imanı paylaşanlara aleyhinde yumuşak, şefkatli, yufka yürekli ve mütevazi olmalarıdır. Mü'minlerin baskı ve sertliği ancak dinsizlere ve kâfirlere karşıdır. Bu tesbit, İslâm'dan dönecek olanların yerine, Allah'ın, dilerse getireceği yeni mü'minlerin özelliklerini belirten âyetin bir cümlesidir. Benzer özelliği aşağıdaki âyette, sahâbîlerin vasfı olarak bulmaktayız.

"Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi arasında merhametlidirler." (Fetih sûresi, 29)

Âyet-i kerîme, Resûlullah'ı ve onunla beraber katılmak bahtiyarlığına ermiş sahâbîleri en bariz vasıflarıyla tanıtmaktadır. Efendimiz için "Allah'ın elçisidir" buyurulduktan daha sonra sahâbîler hakkında da "Kâfirlere aleyhinde çetin ve engebeli, kendi aralarında fazla yumuşak ve pek merhametlidirler" tesbiti yapılmaktadır. Bu, nitelikli Müslümanlar arasında kin, nefret edilen şey, ilişki kesme, düşmanlık etmek gibi kardeşliğe zıt düşen kabalıkların bulunmayacağını ilân etmek demektir.

Böylesi bir ilânda bulunmak, hem bir yasaklama laf konusu olmasaydı bile, kardeşliğe tutarsız düşecek her türlü duygu ve davranışların nehyedildiği anlamına gelirdi. Kaldı oysa ulu Rabbimiz ve sevgili Peygamberimiz Müslümanlar arası ilişkileri en ince noktalarına değin hükme bağlamış ve misal bir toplum yapısının oluşması için zorunlu şartları açıklamışlardır. Dinimizdeki emir ve nehiylerin tamamı ilk olarak işte bu hedefi gerçekleştirmeye yöneliktir.

BUĞZ ETME, İLİŞKİ KESME, SIRT ÇEVİRME İLE İLGİLİ HADİSLER

"Birbirinize Kin Tutmayınız, Hased Etmeyiniz, Sırt Dönmeyiniz ve İlginizi Kesmeyiniz" Hadisi

Enes radıyallahu anh'den söylenti edildiğine tarafından Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Birbirinize kin tutmayınız, hased etmeyiniz, sırt dönmeyiniz ve ilginizi kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Bir Müslümanın, din kardeşini üç günden fazla terketmesi helâl değildir." (Buhârî, Edeb 57, 58, 62; Müslim, Birr 23, 24, 28, 30-32. Keza bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Duâ 5)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Ortak vasıfları ve temel görevleri Allah'a kul olmaktan ibâret olan Müslümanlar, bu vasıflarını gözetmek ve görevlerini yerine getirmek için bir takım noktalara özel ihtimam uygulamak zorundadırlar. Bu noktaların başında "kardeşlik" kavramına zıt düşecek duygulara kapılmamak, öylesi davranışlarda bulunmamak gelir.

"Müslümanların dokunulmaz haklarına hürmet etmek konusunda 237 numaralı hadis içinde kısmen de olsa geçmiş olan hadisimiz, bu fazla kayda değer noktalardan birkaç adam başına dikkat çekmektedir. Şimdi bunları sırasıyla açıklayalım;

Buğz: Sevgisizlik, birilerine aleyhinde içinden kin ve korku dinlemek, düşmanlık beslemek demektir. Bu sebeple de bir Müslümanın bir diğer Müslümana buğzetmesi, her şeyden önce kardeşlik kavramına ve duygusuna ters düşer. Ama buğz, ayrıntılarıyla dini kaygılar nedeniyle ve Allah rızâsı için olursa, o zaman sakıncalı olmaktan çıkar ve olumlu bir kasıt kazanır. Nitekim Efendimiz, "Amellerin en üstünü Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, kin tutmaktır" buyurmuştur. (bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 2)

Bu demektir oysa Müslümanın sevdikleri, saygı duydukları olabileceği gibi, sevmedikleri, buğzettikleri, kin besledikleri de olacaktır. Bu da böylece tabiîdir. Zira sevgi ne kadar tatlı ve sıcak; buğz ve kin ne kadar sert ve soğuk görülürse görülsün, "Allah için" oldukları vakit, aralarında fark kalmaz, her ikisi de aynı hükümde birleşirler. Her ikisi de "en üstün amel" derecesine yükselirler. Duygu ve davranışlara amaç kazandıran, onların temelinde yatan niyetler ve yöneldikleri hedeflerdir. Müslümanların sevgisi de kin ve nefreti de İslâm ile sınırlıdır, o kadar edinmek zorundadır. Bu çerçevenin dışarıda kalan kişisel birtakım gerekçelerle Müslümanların birbirlerine buğzetmeleri, kin ve dehşet duymaları nehyedilmiş, yasaklanmıştır.

Haset: Başkasının sahip bulunduğu maddî mânevî bir değerin onun elinden çıkmasını arzu etmek çağrıda bulunmak olan haset, dilimizde kıskançlık kelimesiyle karşılanmaktadır. Bu mânada Müslümanların birbirlerini kıskanmaları, çekememeleri, her birinin yekdiğerinin imkânlarında, malında, mülkünde, mevki ve makamında gözü olması, önce kardeşlik hukukuna sığmaz, sonradan da toplumda güvenlik ve güven bırakmaz. Doğrusu en ince ayrıntısına kadar muayene edilecek olursa, hasedin temelinde ilâhî takdir ve taksime itiraz etmek amaç ve anlamının bulunduğu görülecektir. Hasedin yasaklanmasının belki başlıca sebebi de budur.

Kıskançlık ve çekememezliğin birincil ve ana zararı, bu duyguya sahip olanlaradır. Başkalarında yer alan nimetlerin onlarda kalmakla beraber, bir benzerinin de kendisine verilmesini istemek, arzu etmek yasaklanmış değildir. Bu cins duyguya imrenme ve gıpta denir. Gıpta, güzelliklerin artmasını temenni etmek anlamı taşır.

Sırt çevirme: Buğz ve haset birer duygu idi. Sırt döndürmek ise, bu duygulara dayalı olarak, düşmanlık olsun diye Müslümanlara arkasını dönme, görüşüp konuşmama, onlardan kopma demektir ve bu bir davranıştır. Müslümanların birbirlerine arka vermeleri, destek çıkmaları gerekirken, birbirlerine sırt dönmeye kalkışmaları, şüphesiz "kardeşlik"le bağdaşmaz. O yüzden de yasaklanmıştır.

İlişki kesme: Maddî mânevî tüm ilişkileri koparma, Müslümanlarla ilgilenmeme demektir. Eskiler buna kat-ı alâka derler. Kardeşler aralarında, ciddî ve meşrû bir sebebe dayanmayan bir ilişki kesme, çok ciddî mânada bir bozgun alâmetidir.

Küsme, konuşmama: Çok öbür sebeplere dayalı olarak halk birbirlerine kızabilir, küsebilirler. Oysa bunun akla uygun ve meşrû bir sürede sona erdirilmesi gerekir. Bu zaman hadîs-i şerîfte maksimum üç gün olarak belirlenmiştir. Üç güne dek dargın durmanın hiç bir sakıncası yoktur, sanılmamalıdır. Onun da sakıncası vardır fakat küsme olayı üç günü taşarsa, işte o vakit açıkca "haram" sınırına girmiş olur. Kişisel yok de en ince ayrıntısına kadar dinî sebeplerle üç günden pozitif küs durulabilir. Buna kanıt olarak, Tebük Seferi'ne mazeretsiz katılmayan Ka'b İbni Mâlik ve arkadaşlarıyla, haklarında âyet gelinceye kadar, Hz. Peygamber ve ashâbının elli gün küskün durdukları gösterilmektedir.

Hadisten Öğrendiklerimiz

Dinimiz Müslümanları kardeş ilân etmiştir. İslâm toplumu kardeşler toplumudur. Kardeşlik hukukuna ve kavramına zıt düşen buğz, haset, sırt çevirme, ilişki kesme ve küsme gibi tüm duygu ve davranışlar yasaklanmıştır.

"Pazartesi ve Perşembe Günleri Cennet Kapıları Açılır" Hadisi

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Pazartesi ve perşembe günleri cennet kapıları açılır. Din kardeşi ile arasında düşmanlık bulunan kişi dışında Allah'a şirk koşmayan her kulun günahları bağışlanır. (Meleklere) siz şu iki kişiyi birbiriyle barışıncaya dek tehir edin, evet siz bunları birbiriyle barışıncaya kadar tehir edin! buyurulur." (Müslim, Birr 34-36. Keza bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47)

Müslim'in bir rivayetinde (Birr 36), "Her perşembe ve pazartesi günleri ameller (Allah'a) arzolunur" buyurulur. Gerisi yukarıdaki rivayetin aynıdır.

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Hadîs-i şerîf, Müslümanlar arasındaki düşmanlık ve küskünlüğün, müşriklerle beraber Allah'ın mağfiretinden uzak kalmaya vesile olduğunu gösteren cümlesi dolayısıyla burada zikredilmiştir. Böyle ağır bir sonuca vesile olan düşmanlık ve küskünlüğün nehyedilmiş olması dek tabiî bir şey olamaz.

Allah Teâlâ, kendisine şirk koşulmasını affetmeyeceğini Kur'ân-ı Kerîmde bildirmiştir. Onun için her pazartesi ve perşembe günleri açılan cennet kapıları yani ilâhî bağış imkânları müşrikler dışındaki millet içindir. Oysa bu işin geçiçi de olsa bir istisnası daha bulunmaktadır. O da aralarında düşmanlık yer alan Müslümanlardır.

Bunlar, düşmanlıktan vazgeçip aralarını düzeltinceye kadar af ve mağfiret dışı bırakılmaktadırlar. Sevgili Peygamberimiz'in buradaki rivayete tarafından iki kere, Müslim'in Sahih'indeki rivayete göre ise, üç kere bu durumu bildiren cümleyi her tarafta etmiş olması, durumun ciddiyetini ve mahrumiyetin büyüklüğünü gösterir.

Hele aralarını düzeltmeden ölen kimselerin mahrumiyeti elbette fazla daha büyüktür. Her hafta iki kez karşılaşılan bağışlanma fırsatını, sırf din kardeşiyle arasındaki yararsız bir düşmanlık yüzünden kaçırmış olmaktan daha büyük bir felâket ve yoksunluk mi olur?

Buradan hareketle Müslümanı ilâhî rahmet ve bağıştan yoksun bırakan veya ona kavuşmasını engelleyen, tecil ve tehirine sebep olan her duygu ve davranışı dinimiz nehyetmiştir diyebiliriz. İslâm, Müslüman ile ilâhî mağfiret aralarında herhangi bir engel bırakmak istememektedir. Eğer biz Müslümanlar, cebren bir engel icad etmek istemezsek tabiî...

Hadisin ikinci rivayetinde "Perşembe ve pazartesi günleri kulların amelleri Allah'a arzolunur" buyurulmaktadır. Müşrikler dışındaki insanların amelleri kabul edilir. bir de arasında düşmanlık bulunan kimselerin amellerinin kabulü, barışıp aralarını düzelttikleri asıl değin tehir edilir.

Hadisten Öğrendiklerimiz

Her pazartesi ve perşembe günü cennet kapıları açılır, kulların amelleri Allah'a arzolunur. Allah'a şirk koşanlar ne affedilirler ne de amelleri kabul olunur. Aralarında düşmanlık bulunan Müslümanlar da barışıp aralarını düzelttikleri zamana değin af ve kabulden uzakta tutulup bekletilirler. Müslüman, kendisini bağışlama ve mağfiretten, dolayısıyla da cennetten mahrum bırakan düşmanlıktan uzakta durmalıdır. Müslümanlar kardeştir, kardeşce yaşamalıdırlar.

Kaynak: Rİyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/bugz-etme-iliski-kesme-ve-sirt-cevirme-ile-ilgili-hadisler.html