Kur’lahza-ı Kerim’de ve hadislerde cennet nasıl tanım edilir? Cennetin özellikleri ve cennet ehli ile ilgili ayet ve hadisler.

Hem toplum düzeni ayrıca de yargı ve adaletin gerçekleşmesi için iyiliğin mükâfatlandırılması, kötülüğün ise cezalandırılması asıldır. Somurtkan halde toplum düzeni sağlanamadığı gibi laf ve davranışların iyi veya kötü, yardımcı veya zararlı olmasının nihai noktada bir anlamı kalmaz. Sonuç itibarıyla iyi ile kötü aynı karşılığı görecekse fedakârlığın, paylaşmanın, hayır-hasenâtın, şehitliğin, ibadetle sebatın, haramlara karşı direnmenin aklî ve ahlâkî bir gerekçesi kalmaz. Bu durum aynı zamanda hâkimlerin hakimi olan ulu Mevlâ’nın adaletiyle de bağdaşmaz “Yoksa o musibet işleyenler kendilerini hayatlarında ve ölümlerinde iman edip salih amel işleyenlerle bir tutacağımızı mı sandılar? Onlar ne kötü hüküm veriyorlar.” (Casiye, 21)

Mutlak adaletin tecelli etmediği, genel olarak gücün hâkim olduğu, zayıfların ezildiği bir dünyada adalet tamamiyle yerini bulmadığına göre, hak ve adaletin bütünüyle tecelli edeceği bir âlemin olması zaruridir. Akıl ve vicdan bunu gerektirir. İşte o cihan âhiret, iyi ve kötü amellerin bütün karşılığı ise cennet ya da cehennemdir. İyilik ve mükâfat, kabahat ve canice birbirinden farklı düşünülemeyen kavramlardır.

Salih kulların erişebilecekleri en büyük mükâfat cennet ve orada Cemâlullah’a ermektir. Bir insan sonsuz saadeti temsilci ilâhî rıza ve onun neticesi olan cennete nail olamazsa, fani dünyada elde ettiği her şey yok hükmündedir, zira mahdut ve geçicidir. Keza kaybetmenin üzüntüsü kazanmanın sevincine galiptir. Cennet ise ebedidir. Orada ne bir nefret edilen şey ne de en ufak bir endişe vardır.

Bir kudsi hadiste belirtildiğine tarafından ulu Mevla şöyle buyurdu: “Ben salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım.” Ebu Hureyre: Dilerseniz şu ayeti kerimeyi okuyun dedi: “Yaptıklarına karşılık Allah katında onlar için göz aydınlığı olacak ne mükâfatların saklandığını kimse bilemez.” (Secde, 17) (Buhârî, Bed’ûl-ahali 8, tevhid: 35, Müslim, Cennet, 2)

Diğer bir rivayette, bu nimetleri mukarreb melekler ve peygamberlerin bile bilmediği ifade edilmiştir. Dünyadaki nimetler cennetteki nimetlerin sadece birer tadımlık hatırlatıcısı mesabesindedir. Cennet nimetlerinin dünya nimetleriyle açıklama ve tanım edilmesi zaruretten kaynaklanmaktadır. Zira bilinmez meçhulle betimleme edilmez, az önce görüp tatmadığımız cennet nimetlerini oysa görüp tattıklarımızla tasvir edebiliriz. Dünya nimetleri cennettekilere nispetle sadece bir isim ve hatırlatmadan ibarettir. “De oysa: Dünya menfaati fazla azdır. Âhiret ise Allah’tan korkanlar için daha hayırlıdır.” (Nisa, 77)

Kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde çok çeşitli ve canlı olsa da cennet en kısa ve öz şekilde azıcık önce zikrettiğimiz kudsi hadisinde açıklama edildiği gibi anlatılabilir. O da cennetin dünyada sahip olduğunuz göz, kulak ve hayal gücüyle bütünüyle kavranamayacağı gerçeğidir. Fakat böyle olmakla birlikte insanoğlu merak saikiyle detayları öğrenmek ister. Lüzum Kur’ân-ı Kerimdeki gerekse hadis-i şeriflerdeki cennet tasvirleri bu merakı gidermeye matuftur. Hem bu tasvirlerin cenneti ve cennetlik amelleri özendirme etkisi vardır.

CENNETİN ÖZELLİKLERİ VE CENNET EHLİ

Hz. Peygamber (s.a.v.) Bedir harbinde “Gökler ve yerler genişliğinde olan cennet için savaşın” dediğinde, Umeyr (r.a.) “Gökler ve yerler genişliğinde mi dedin?” deyince Efendimiz: “Evet” buyurdu. Umeyr: Peh, peh! (hayranlık ifadesi) dedi. Efendimiz: “Niçin böyle söyledin” deyince Umeyr: “Yalnızca cennet ehlinden olma istek ve ümidiyle söyledim ya Rasûlallah!” dedi. Efendimiz de: “Sen cennetliklerdensin,” buyurunca Umeyr, torbasından çıkardığı hurmaları yemeğe başladı, daha sonra da; olur ya bunları yiyip bitirinceye kadar yaşarsam cennete geç kalırım, diyerek elindeki hurmaları yere attı ve şehit oluncaya kadar savaştı.

Cennete dair ayet ve hadislerden birkaç misal sunalım: Sehl b. Sa’da Rasûlullah’a: “Ey Allah’ın Rasûlü! Cennet’in yapısı nedir?” deyince Efendimiz şöyle buyurdu: Yapısı altın ve gümüş tuğladan, harcı miskten, çakılları inci ve yakuttan, toprağı za’ferandan. Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ölümsüzlük kazanır, ölümle karşılaşmaz, elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz.” (Tirmizi, Cennet, 2, hadis no: 2528)

“Cennette yüz derece vardır. Her bir derecenin öteki derece ile arası yer ile gök arası kadardır. Firdevs bunların en yukarıda olanıdır. Cennetin dört nehri buradan çıkar. Bunun üstünde Arş vardır. Allah’tan cennet istediğiniz zaman Firdevs’i isteyin.” (Tirmizi, hadis no: 2533)

“Kötülüklerden sakınanlar için vadedilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütlü ırmaklar, içenlere tat veren şaraptan ırmaklar, ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette tüm meyvelerden vardır. bundan başka Rableri kadar bağışlanma vardır.” (Muhammed, 15)

Allah takva sahiplerine şöyle seslenir: “Siz ve eşleriniz cennete girin. Orada ağırlanıp sevindirileceksiniz. Onların civarda gıda ve içecekler altın tepsiler ve kadehlerle dolaştırılır. Orada canlarının çektiği ve gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Siz orada sonsuz kalacaksınız.” (Zuhruf, 70-71)

Üzüntünün, korkunun, yaşlanmanın, yıpranmanın olmadığı, hulasâ bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün güzelliklerin var olduğu, bilip bilmediğimiz bütün kötülüklerin değil olduğu bir cennet! Dünyadaki tüm çaba ve yarışlar her halde böyle bir nimete kavuşmak için yapılır veya yapılmaya değerinde görülür. Zaten ulu Mevla da bunun için yarışmamızı emrediyor: “Şüphesiz bütün iyiler Cennet nimetleri içindedirler. Tahtlar üstünde oturup, kendilerine bahşedilen nimetleri seyrederler. Sen onların yüzlerinde nimete kavuşmanın mutluluk pırıltısını görüp, kendilerini tanırsın, onlara, mühürlü (dokunulmamış) saf bir içecekten içirilir, onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. Öyle ise imrenip yarıştırmak isteyenler yalnız bunun için yarışsınlar.” (Mutaffifin: 22-26)

Her yarışın sonunda bir ödül vardır. Ödülü cennet olmayan yarışların değeri yoktur. Hayır yarışlarının mükafatı cennet, şer yarışlarının ödülü(!) ise cehennemdir. Yüce Mevla ödülü cennet olan yarışları teşvik ediyor “Herkesin yöneldiği bir istikamet vardır. O halde hayırlı işlerde birbirinizle yarışın.” (Bakara, 148)

Uğurlu işlerin başında iman ve dostluk gelmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de mümin olamazsınız. Size, yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırın.” (İbn Mace, Hadis no: 68) “Ey millet! Selamı yayınlama. Yemek Yemek ikram edin, akrabalığı gözetin. İnsanlar uykuda iken namaz kılın. Neticede esenlik için de cennete girin.” (Tirmizi, Hadis no: 3233)

Nâmütenâhî güzelliklerin toplandığı yer cennet olmasına ve cennete ulaştıracak amellerde en güzel ameller olmasına karşın, millet bu güzelliklere neden talip olmazlar ve böyle güzellikler, böyle sonsuz kazançlar için niçin yarış yapmazlar?

Fâni olan basit dünyevî kazançlar için birbirlerini boğazlayan, tehlikeleri göze alanlar, bu uğurda ihtimalleri bile gözardı etmeyenler bâki kazançları neden görmezden gelirler? Zayıf bir ihtimali göz önüne alıp piyango bileti olanlar, mutlak ve sonsuz gelir olan cennet için neden dikkatsiz kalırlar? Bu tutumun iman zaafından kaynaklandığında kararsızlık yoktur.

İmtihan için geldiğimiz dünyada bunca takâtsizlik ve çileden sonra cenneti kazanamamışsak hiç bir şey kazanmamışız, üstelik her şeyi kaybetmişiz demektir. Mevla kazananlardan ve şöyle diyenlerden eylesin: “Bize olan vadini gerçekleştiren ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda yerleştiren Allah’a hamdolsun. Salih amel işleyenlerin mükafatı ne güzelmiş!” (Zümer, 74)

Satırlarımızı Hz. Peygamber (s.a.v.)’in şu duasıyla bitirelim: “Allahım! Senden cenneti ve cennete yaklaştıracak laf ve ameli diliyorum. Cehennemden ve cehenneme yaklaştıracak söz ve amelden sana sığınıyorum.” (İbn Mace, Dua, 4)

Kaynak: Ali Rıza Esas, Altınoluk Dergisi, Sayı: 434

İslam ve İhsan

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/cennetin-ozellikleri-ve-cennet-ehli.html