Çocuklar niçin sorumsuz olur? Çocuğa yükümlülük duygusu nasıl kazandırılır? Çocuğa yükümlülük duygusu kazandırmanın yolları.

Bir seminer sonrası bir öğrenci velimiz: “Hocam bu çocuğun her şeyi bütün olduğu hâlde niçin ben söylemeyince ödevlerini yapmıyor, ders çalışmıyor?” diye sordu. Biz de: “Yükümlülük bilinci gelişmediğinden…” diye yanıt verdik. Bu sefer velimiz: “Ama hocam, sorumluluk bilinci okulda öğretilmesi gerekmiyor mu?” diye sordu. Biz de: “Mesuliyet ilk önce okulda değil, ailede öğrenilir. Hatta birazcık fazla gösterişli olacak fakat anne babanın evde öğretemediği sorumluluk bilincini okulda öğretmeni tek başına öğretemez. Çünkü mesuliyet bilinci çocukların daha küçüklükten itibaren oynadığı oyuncakları toplamaktan, yattığı yatağını düzeltmekten, çalıştığı masasını toplamaktan geçer. Ve en önemlisi çocukların aralıksız arkasını toplamaktan hiç mi hiç geçmez! Yani çocuklar adına çocukların sorumluluklarını almaktan yok vermekten geçer…” diye karşılıklı olma ettik.

ÇOCUKLARDA NIÇIN SORUMLULUK BİLİNCİ YOK?

Bir eğitimci olarak gözlemimiz şu ki; okula başlayan çocuklarımızın büyük çoğunluğunda mesuliyet bilincinin gelişmediğini görüyoruz. İşin acayip tarafı anne baba olarak bizler, bunun farkında olan bile değiliz. Başka bir ifade ile çocuklarımızın iyiliklerini düşünerek ve işlerini kolaylaştırma adına yaptığımız çoğu davranışımız, çocuklarımızın sorumluluk bilincinin gelişmesini olumsuz etkilemektedir. Anne baba olarak hâlâ bizler, çocuklar adına onların her şeylerini düşünüp yaparak çocukların mesuliyet bilincinin gelişeceğini düşünüyoruz. İş başa düşüp çocuklar sorumluluk gerektiren bir durumla karşılaştıklarında ve netice da istenen şekilde olmayınca; “Bu çocuk neden böyle?” demeye başlıyoruz.

Anne baba olarak çocuklarımıza daha bebeklikten itibaren o kadar çok müdahale ediyoruz ki, bu çocuklar okula başladıkları vakit karşımıza, yükümlülük bilinci gelişmiş bir öğrenci olarak yok de bağımlı birer kişilikle çıkıyorlar. Bu da çocukların okulda; arkadaşlık kurmaktan ve sınıf kurallarına uymakta zorlanan, sınıfta parmak kaldırmaktan çekinen, kendi kararlarını veremeyen ve karar verme sürecinde kesintisiz aleyhinde taraftan onaylama bekleyen, ödevlerini kimsesiz yapamayan ve arkasını toplamasını bekleyen kişiler olarak kendilerini gösteriyor.

Çocukların yaşları ile birlikte sınıflarının da büyümesine karşın hâlâ sorumluluklarını yerine getirmediklerini görülünce de; “Iri oldun, hâlâ bensiz bir iş yapamıyorsun!” demeye başlıyoruz. Anne baba olarak bizim bu tutumumuz, kanatları yolunmuş kuştan uçmasını beklemeye benzemektedir.

NEREDE HATALAR YAPTIK?

Biz görmedik onlar görsün diye daha doğmadan kullanacağı tüm eşyalarını fazlasıyla aldık. Daha iyi beslensin diye doğal gıdalar yerine özel mamalarla besledik. Daha rahat etsin diye konforlu beşik ve yataklara yatırdık. Yürümesini düşe kalka öğrenmek yerine yürüteçlerle öğrettik. Kendi yerse karnını doyuramaz diye iri olmalarına karşın ellerimizle yedirdik. Dışarda oynarsa bir yerini incitir diye teknolojinin getirdiği yeni oyuncakları önüne yığdık. Eğer anne olarak çalışıyorsak bakıcının en iyisi tuttuk. Kreşin en iyisine verdik. Her şeyin en iyisi çocuklar namına düşündük ve yaptık. Bunu da en iyi anne baba olduğumuzu ve çocuğumuzun iyiliğini düşünerek yaptık.

Çocukların mektep çağı gelince en iyi mektep en iyi hoca derdine düştük. Mektep evimize yürüme mesafesinde olmasına rağmen okula gidip gelirken yorulmasın diye ya servise verdik veya özel aracımızla getirip götürdük. Çocukların ödevlerini derslerini biz düşündük. Gerekirse çocuk adına ödevlerini biz yaptık. Sabahları evin prens ve prensesini kaldırmak için ayağına en düşük dört beş kere gittik. Icabında kahvaltısını ayağına götürdük. Çantasını, beslenmesini, harçlığı okula gitmeden hazırladık. Eğer okula araçla gidip gelinmiyorsa mektep çantasını biz taşıdık.

Okuyup sorumlu olsunlar diye yapılan tüm fedakârlıkların çocukları hazırcılığa alıştırıp yükümlülük bilincini geliştirmeyeceğini unuttuk. Buna rağmen bugün okula giderken üst başını giyemeyen, yatağını ve odasının toplayamayan, çantasını taşımaktan aciz olan çocuklardan mesuliyet duygusunu geliştirmesini bekledik.

Yine biz görmedik ya, kimse rahatsız etmesin ve bakımlı bakımlı ders çalışsın diye çocuk odalarını özel donattık. Ellerine bizim deha kullanamadığımız son teknolojik özelliklere sahip cep telefonu alıp verdik. Bundan Başka cep telefonuna da bilmem kaç dakika, kaç bin sms ve interneti de her ay ahenkli olarak yükledik.

Listeyi uzatıp gidebiliriz ama buna ne benim kâğıda dökmek için ne de sizin okumak için zamanınız vardır. Sonuçta bu çocukların sorumlu olsunlar diye her şeylerini, liseye giriş ve üniversite sınavlarını deha düşündük. Hatta düşünmekle kalmadık, elimizden geleni fazlasıyla yaptık. Yapmasına yaptık da çocukların sorumluluk duygusunu geliştirmek için en minik bir çabamız sergiledik mi, bakın orası kesin olmayan. 

Bugün yatağını ve odasını toplamasını öğretemediğimiz çocuklarımızdan mesuliyet adına iyi bir lise kazanmalarını bekliyoruz. Bugün mutfağa girerek iki yumurta kırıp pişirmesini öğretemediğimiz çocuktan yükümlülük bilinci içinde iyi bir üniversite kazanmasını bekliyoruz.

Yemeyip yedirdiğimiz, giymeyip giydirdiğimiz, el bebek gül bebek büyüttüğümüz bu çocuklar, üniversiteyi de kazansalar benzer fedakârlığı bizden beklemeye devam edecekler. Her hizmeti ayaklarına götürdüğümüz çocuklarımız kendi ayakları üzerinde duran bağımsız kişiler yok bağımlı kişiler oldular.

NELER YAPILMALI?

Anne babanın öğretemediği sorumluluğu hiç kimse ne üzerine alıp öğretir ne de çocuk bunu öğrenir. Onun için el bebek gül bebek büyütülerek ve arkaları toparlanarak büyütülen çocuklardan okuldan da yükümlülük öğrenmeleri beklenilmemelidir. Bu yüzden;

Çocukları eğitirken ve yetiştirirken onlara ne değin müdahale edersek büyüdükleri zamanda kendi ayakları üzerinde durmakta o kadar güçlük çekeceklerdir. Büyüdüklerinde kendi kararlarını veremeyen, sorumluluk almaktan korkan, kendine güvenemeyen bağımlı bir şahsiyet geliştirmemeleri için yaşından küçükmüş gibi davranılıp el bebek gül bebek davranılmamalıdır.

Çocukların yaşına yerinde sorumluluklar verilmelidir. Çocukların yapacakları onlar adına ne düşünülmeli ne de yapılmalıdır. Özellikle de ödevleri ve dersleri. Çocukların kendi ayakları üzerinde durup kendi kararlarını verebilmeleri için yaş ve seviyelerine yerinde görevler ufak yaştan itibaren verilerek benlik saygıları yükseltilmelidir. Çünkü mesuliyet ailede öğrenilir. Eğer bugün çocuk ders çalışmayı sevmiyor ve ders çalışmıyorsa mesuliyet bilinci gelişmediğindedir. Onun için çocuklara verilecek birincil sorumluluk; oyuncaklarını, yatağını ve odalarını birleştirme görevi olmalıdır.

Çocukların yaşlarına yerinde görevler verilerek cesaretlendirilmeli, çocuğun çabası ve yaptıkları takdir edilerek bazen ödüllendirilmelidir. Çocukları başkaları ile kıyaslamak yerine dünü ile bugünü kıyaslanmalıdır. Çocuğun olumsuz davranışları yerine olumlu davranışları görülüp ego saygısı yükseltilmelidir. Bunların yanında keza;

Yükümlülük ve egemen şahsiyet konusunda çocuğa uygun model olunmalı. Çocukların bağımlı karakter olmalarına sebep olacak, hal ve davranışları pekiştirilmemeli. Çocukların kendi kararlarını kendilerinin almaları teşvik edilmeli. Çocukların arkasını toplama yerine, kendisinin toplaması öğretilmeli. Çocuklara destek adı aşağıda sorumluluk alanlarına girilmemeli. Çocukların okulla ilgili tayin ve sorumluluklarına rehberlik dıştan yardım edilmemeli.

Kaynak: M. Belirli Karabacak, Altınoluk Dergisi, Rakam: 435

İslam ve İhsan

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/cocuga-sorumluluk-duygusu-nasil-kazandirilir.html