Türkiye’de hükümet sistemi tartışmalarının amacı ne? Parlamenter sisteme geri dönüş muhtemel müdür? Z kuşağı niçin alaka odağı? Türkiye gündeminde hükümet sistemi tartışmaları ve “Z kuşağı” kavramının sıkça dillendirilmesinin sebepleri.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üçüncü yılını geride bıraktı. Sistem fazla yeni ve doğal olarak kurumsallaşma süreci devam ediyor. Muhalefet bloğu partiler ise hükümet sistemi tartışmalarını Türkiye gündeminde tutuyor. İleri sürdükleri tekliflerini müşterek bir tercih vaadi haline getirebilmek için bir dizi toplantılar gerçekleştiriyorlar. Hedeflenen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin tamamen değiştirilmesi.

“Güçlendirilmiş/iyileştirilmiş/onarılmış parlamenter sistem” adıyla ortaya koyulan bu tekliflerden mutabakata varılacak sistemin detayları belirginleşmiş değil. “Güçlendirilmiş parlamenter sistem” kavramı anayasal literatürde bulunmuyor. Bununla muhalefetin “eski sistemi geriye doğru getirme” imajını yıkmaya çalıştığı,  ama böyle bir isimlendirmeyle de zımnen parlamenter sistemin sorunlu olduğunun kabul edilmiş olduğu yorumları yapılıyor.

İlgili partilerin bir kısmı bu yeni sistem teklifi için bazı görüntü ve ilkeler açıkladı. 

TAAHHÜT EDİLENLER

Açıklanan görünüm ve ilkelerde; yürürlükte olan mevzuatın darbe hukukundan arındırılması, yurtdışı seçim çevresi oluşturularak yurt dışındaki vatandaşların mecliste temsilinin sağlanması, en az ücretin vergiden muaf tutulması, siyasi ahlak yasasının çıkarılması, çevre yargısının kurulması, duruşma salonlarında savcı ve avukatların aynı seviyede oturması, enerjik bir stratejik planlama teşkilatının kurulması gibi hükümet sistemiyle ilgisi bulunmayan, her sistemde gerçekleştirilebilecek öyle çok konu var. Hükümet sistemiyle bağlantılı ortaya konan hususlarda ise eski parlamenter sistemden farklı olan bir-iki husus ön plana çıkıyor. Bunlar; cumhurbaşkanın yetkilerinin azaltılarak sembolik ayla getirilmesi ve parlamenter sistemde sıkça rastlanan hükümet krizlerini azaltabilmek için “kurucu/yapıcı güvensizlik oyu” getirilmesi.

Buna tarafından meclis bir hükümeti fakat yeni başbakanı belirledikten daha sonra düşürebilecek. Yani meclisin işbaşında olan bir hükümeti güvensizlik oyuyla düşürebilmesi için önce yeni hükümetin başbakanının ismi üzerinde anlaşması gerekecek.

Buna getirilen eleştiriler şu yönde: Mevcut sistemde halk müziği doğrudan hükümeti seçme hakkına sahip. Parlamenter hükümetler halkın aracısız olarak gücüne yok dolambaçlı gücüne dayanır. Bu da hükümete baskı kazandırmaz, tam aksine parlamento içinden kurulacak hükümetlerin daha kuvvetsiz olmasına sebep olur. Çoğu aktör ve enerjik sürece girerek hükümet zafiyetlerine sebebiyet verir. Hem parlamenter sistemde hükümetler meclis içinden kurulduğu için yapılan bu teklif yeni bir şey yok eskiye dönüş talebi. Dolayısıyla kurucu/yapıcı güvensizlik oyu olsa bile, seçim sonrası hükümet kuruluşunun gecikmesi, iki seçim aralarında kısa süreli ve istikrarsızlık üreten hükümetlerin oluşması, çoğu kez seçime gidilerek siyasi istikrarın bir türlü sağlanamaması gibi parlamenter sistemin ana sorunlarına çözüm bulunmuş yok.

DÖNÜŞ MÜMKÜN MÜ?

Sistemin hayata geçirilmesinin ise epeyce kuvvet olduğu gözüküyor. Şöyle ancak; mevcut hükümet sistemin değiştirilebilmesi için muhalefet bloğunun gelecek genel seçimlerde en az 360 vekilinin olması ve süreci siyasi kriz yaşamadan yönetebilmesi için cumhurbaşkanlığı seçimini de kazanması gerekecek. Ardından ise yapılacak anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması ve halkın bu değişikliği onaylaması lüzumlu. Tüzük değişikliğinden sonradan sandık baştan halkın önüne konulacak ve genel seçimler yenilenecek. Cumhurbaşkanının ahali kadar seçilmesi öngörülür ise sandık sayısı ikiye çıkacak. Meclis göre seçilmesi durumunda genel seçimlerden sonra bir cumhurbaşkanı üzerinde uzlaşılması gerekecek. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra hükümet kurma pazarlıkları başlayacak.

Özet Çıkarmak gerekirse ülke problemlerinin kaynağı olarak mevcut hükümet sistemini belirten muhalefet bloğunun iktidar olup vaatlerini yerine getirebilmesi 2023’deri başlayarak asgari dört seçimi kazanması halinde mümkün.

ISRARIN KAYNAĞI

Muhalefet bloğunun  %50+1 oy aldıktan sonradan daha eksik bir oy oranıyla kendi yapacağı değişiklikle iktidarı kaybetme riski de bulunuyor. Bu riski olmak realist bulunmuyor. Yani sistem değişikliği için yapılan tüzük değişikliğinden daha sonra gerçekleştirilecek genel seçimlerde Ak Parti’nin veya Cumhur İttifakının iktidar olması uzakta bir olasılık değil. Muhalefet bloğunun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini kurumsallaşma/uygulama problemleri üzerinden eleştirmesi yerine sistemi Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynileştirerek ülke sorunlarının kaynağı olarak siyasi söylem geliştirmesi bir seçim stratejisi olarak görülüyor. Bu strateji de Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığında cepheleşen birlikteliği sağlamlaştırmayı hedefliyor. Çünkü tabanı ve siyasi kanattaki yeri epeyce farklı partilerin tek bir çatı altındaki birliktelikleri oysa böyle somut bir vaat ile sürdürülebilir.

Z KUŞAĞI NİYE İLGİ ODAĞI?

2000 yılı ve sonrasında dünyaya gelmiş olan cins için kullanılan “Z kuşağı” kavramı Türkiye’de uzun süredir gerek sosyal gerekse siyasi çevrelerce sık sık kullanılıyor.

Çoğunluğu Batı kaynaklı olan araştırmalardan elde edilen tespitlere göre bu yeni neslin en keskin özelliği; ilk olarak internet, bilgisayarlar ve cep telefonu elde etmek üzere dijital dünyadaki mobil teknolojilerin iyi bir kullanıcısı ve bu teknolojik gelişmelere az kalsın bağımlı hale gelmiş olmasıdır.

Incelemeler, Z kuşağının özgürlükçü yanıyla öne çıktığını; hayata ve olaylara karşısında sorgulayıcı ve eleştirel yaklaştığını; değişimden yandan olmakla beraber küresel dünyanın sorunlarına (idareli, politik, çevre, kadın, fakirlik göç, terörizm vb.) aleyhinde da hassas olduklarını söylüyor.

Bu cins içe dönük bir şahsiyet yapısına sahip olduğu için de çevreleriyle, özellikle de yakınlarıyla irtibat kurmakta zorlanıyor. Bu kuşağın tipik bir diğer özelliği de hazza ve hıza yük vermesi, arzularına anında gelmek istemesi; beklemeyi, sabretmeyi, kanaat etmeyi, var olanla yetinmeyi istememesi. Aceleci davranması, diyalektik düşünmesi, fazla tüketimde bulunması, tasarruf ve yarına dair plan yapmaktan, uzun soluklu işlere girmekten ve gelecekle ilgili hayaller kurmaktan uzak durması ve anlık yaşamak istemesi de ifade edilen özellikleri aralarında. Liste böyle uzayıp gidiyor.

Ülkemizde “Z kuşağı” kavramının sıkça dillendirilmesinin sebepleri aralarında Türkiye nüfusunun takriben yüzde 20’sini oluşturması ve bu neslin emin siyasi emeller için vasıta haline getirilmeye çalışmak istenmesi dikkatlerden kaçmıyor. Batı merkezli yayınlardan ve sınıflandırmalardan hareketle Türkiye’deki Z kuşağını anlamaya ve okumaya hedeflemek, ideolojik tartışmaların ve siyasi çekişmelerin öznesi haline getirmek dürüst değil.

Her cins, içinde yaşadığı zamanın keza şahidi ayrıca de inşa edicisidir. Bunun için de Hz. Ali’nin asırlara ışık tutan “Çocuklarınızı bulunduğunuz zamana göre değil, onların yaşayacakları devre göre yetiştirin” düsturuyla yol almak gerekiyor.  Buradaki eksiklik Türkiye’nin inşa edici bu yeni neslini kendine özgü araştırmalarla değil Batı ülkelerinde yapılan araştırmalarla tanımaya çalışıyor olması.

Kaynak: Bilal Akyol, Altınoluk Dergisi, Rakam: 429

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/hukumet-sistemi-tartismalarinin-amaci-ne.html