Ölen kişinin amel defteri kapanır mı? “İnsan ölünce, üç ameli dışarıda bütün amellerinin sevabı kesilir” hadisini nasıl anlamalıyız?

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den söylenti edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İnsan ölünce, üç ameli dışarıya tüm amellerinin sevabı kesilir: Sadaka-i câriye, kendisinden istifade edilen ilim, gerisinde dua eden bahtı açık evlât.” (Müslim, Vasiyyet 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâyâ 14; Tirmizî, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8)

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?

Ölüm, sadece hayatın ve sorumlulukların değil, bununla beraber tüm amellerin de sonudur. Ölümle birlikte insanın amel defteri kapanır ve bundan böyle oraya sevap yazılamaz.

SEVABI KESİLMEYEN ÜÇ AMEL

Hadisimizde bu genel hükmün üç istisnası olduğu bildirilmektedir:

Sadaka-i câriye (sürekli iyilik). Faydalanılan bir ilim veya ilmî bir eser. Dua eden uğurlu bir evlât.

Bu üç amelden herhangi birini ya da hepsini gerçekleştirmiş olan kimsenin amel defterine onlardan yararlanıldığı sürece sevap  yazılır. Bu demektir ama bir fazla şeyin sonu gibi gözüken vefat, bu üç noktada son değildir. O halde öldükten sonra da yaşamak isteyenler, bu üç yoldan birini elde etmeye çalışmalıdır.

Bilindiği gibi sadaka-i câriye, herkesin faydalanacağı süreklilik arzeden hayırlar için kullanılan genel bir tâbirdir. Buna “kurumlaşmış hayırlar” da aramak mümkündür. Mâbedler, mektepler, çeşmeler, köprüler, hanlar ve vakıflar gibi hizmet kurumları, kendileri devam ettiği sürece “kesintisiz hayır” anlamında birer “sadaka-i câriye”dir. Dolayısıyla bunları yapanların, yapımına vesile olanların, yardım edenlerin amel defterine aralıksız sevap yazılır.

Faydalanılan ilim, insanın sağlığında öğrenip neşrettiği ilimdir. Bu, kitap yazıp yayımlama veya çağdaş imkânlarla filme çekip ya da disketlere alıp istifadeye sunma, ilmî araştırma merkezleri kurma şeklinde olabileceği gibi, ilmi başkalarına bilgi vermek suretiyle insan yetiştirme tarzında da gerçekleştirilebilir.

Dua eden sâlih evlât ifadesi mü’min evlât olarak değerlendirilmiştir. Kendisini dünyaya getirip yetiştiren anne ve babasına dua eden, onları hayırla anan ve anılmalarına vesile olan, olumlu işler yapan çocuğun yaptıklarından onu yetiştirenler istifade ederler. Gerçekten ölen kimselerin ardındaki dua eden her Müslümanın duası ölüye ulaşmaktadır. Burada bilhassa dua eden evlâttan laf edilmesi, bir yandan çocukları anne ve babaları için dua etmeye özendirme ederken diğer yana anne ve babaları da mü’min çocuklar yetiştirmeye ve böylece ölümden daha sonra da sevap kazanmaya özendirmektedir.

Zaten hadisimiz “dua eden evlât” ifadesi dolayısıyla bu başlık aşağıda zikredilmiştir.

Şu hususa da sinyâl edelim ki hadisimiz, sürekli sevap kazanma yollarından üçünü “bir” saymamış, onları ayrı ayrı değerlendirmiştir. Bu üç hayır ve sevap vesilesine birden sahip elde etmek elbette çok daha büyük bir mazhariyet ve mutluluktur.

Hadisten Öğrendiklerimiz

Hayatı âhirete taşımanın yolu, hadisimizde açıklanmış üç hayırdan (sadaka-i câriye, faydalanılan ilim ve dua eden evlât) en azından birine sahip olmaktır. Hayrı ve sevabı aralıksız olan davranışlara mü’minleri cesaretlendirmek gerekir. Yalnızca ilme sahip olmak yok, onu başkalarına bilgi vermek ve yaymak, daimi kılmak daha faziletlidir.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/insan-olunce-uc-ameli-disinda-butun-amellerinin-sevabi-kesilir-hadisi.html