İbadetlerde ve hoş amellerde bitmiş ve istikrar önemlidir. Ahlâk ve karakter ama tekrarla gerçekleştirilebilir. Bu yönüyle Ramazan-ı Şerif’i yıla ve ömre dağıtmak için neler yapabiliriz?

Yüce Rabbimiz: “Herkese yapıp ettiklerinden dereceler vardır” (En’âm, 132) buyurmak suretiyle bütün insanlığa âdeta şu mesajları verir:

Anlamsız durmak, âtıl ve bâtıl bir kenarda oturup kalmak yok, hedeflemek, iş ve bedel üretmek sizi kıymetli kılacak ve size düzey kazandıracaktır. Yapıp ettiklerinizin hem mahiyeti ve ayrıca de keyfiyeti önemlidir. Öteki bir ifadeyle ne yaptığınıza ve nasıl yaptığınıza dikkat edin, zira ne yaptığınız ve nasıl yapığınızdan farklı farklı dereceler alma imkânınız olacaktır. dahası size değerinde kaybettirecek, sizi aşağılara çekecek olan ameller derin etki bırakmak suretiyle derekelere talip olmayın, sizi yüceltecek ve değerinize değer katacak ve sizi yüceltecek derecelere eriştiren ameller ortaya koymaya çalışın.

AMELLERİN MAKBULİYETİ

Amellerin makbûliyeti yani ilâhi huzurda kabulü yapılmasından daha mühimdir. Nice amel işleyenler vardır fakat ellerine geçen yalnızca yorgunluktur. Amellerin makbûliyeti, kişinin takvasıyla dürüst orantılıdır. Zira âyet-i kerimeden “Allah oysa muttakilerden kabul eder” (Mâide 5 / 27) buyurulmuştur. Takvâ kalpte bulunur. Takvânın zemininde sahih hedef vardır. Sahih niyet, yapılan amellerde yalnız Allah’ın rızasının hedeflenmesidir. Takvâyı tekâmül ettiren ve sahih niyete eşlik etmesi gereken bir başka husus “tazim”dir. Tazim, derin saygı ve saygı ifade eden bir kavramdır ki yapılan amele ve daha da önemlisi o amelin ibraz edileceği Yüce Rabbimize yüksek bir kudsiyet ve azamet hissiyatı ile doymuş edinmek anlamındadır. Bu duygulara “haşyet” de ilave edilmelidir ama takvâ kemâle ersin. Haşyet, içinde tazim barındıran ürpertinin / korkunun adıdır. Bu ürperti, cefa korkusundan yok, marifetullahtan kaynaklanan azamet-i ilâhiyyeden yüreğin titremesidir. Şu âyet-i kerime muttaki kullardaki bu hali ifade eder:

“Verdiklerini, rablerine dönecekleri inancından nedeniyle kalpleri ürpererek verenler; İşte bunlar iyiliklere koşup, bu uğurda yarışırlar.” (Mü'minûn; 60-61)

Hazret-i Âişe annemiz -radıyallahu anha- der ki: Bu âyet nâzil olunca Allah Resûlüne: “Âyette kalpleri ürperenler diye bahsedilenler, zinâ, hırsızlık ve alkol gibi haramları işleyenler midir? diye sormuştum. O da: “Hayır yâ Âişe! Âyette anlatılmak istenen, namaz kıldığı, oruç tuttuğu ve, sadaka verdiği halde bu ibâdetlerinin kabul olup olmama endişesiyle tir tir titreyenlerdir” buyurmuşlardır. (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’lahza, 23; İbn Mâce, Zühd, 20.)

Sahih niyet, tazim ve haşyet duygularının birlikteliğinden oluşan takvâ şuuruyla Rabbe arz edilen amellerin makbûliyeti şiddetle muhtemeldir. Bu olasılık sebebiyledir fakat kul laf konusu şartlarda muvaffak olsa bile “Rabbim kabul buyur!” niyazıyla Rabbinin lütfuna yönelmeyi de katiyen ihmal etmemelidir.

Amellerin makbûliyeti kul için büyük bir kazançtır. Ama makbul amellerin son nefese dek korunmasının yani mahfûziyetinin önemi de katiyen göz ardı edilmemelidir. Zira kul kimi vakit o kadar bir laf söyler veya bir iş yapar fakat bu sebeple işlediği amellerini iptal edebilir. Böylesi bir iflas yaşamamak adına titiz bir kulluk hayatına azmetmek, Rabbe sığınmak ve kazançları kaybetmemek için hoş amellere müdavim elde etmek mahfûziyet için manâlı vesilelerdir.

Kulluğumuz adına büyük fırsatlar ve imkânlar sunan bir Ramazan iklimi yaşadık elhamdülillah. Müminler olarak her birimiz bu iklimden bambaşka derecelerde de olsa istifade etmişizdir. Oruçlar, namazlar, Kur’an-ı kerim tilavetleri, infaklar gibi nice güzelliklerle bir şekilde buluşmuş olduk. Takvâya erme bakımından şartlarına ve edeplerine riayet edilerek ifa edilen bu ibadetler neticesinde herkes, nasibi ölçüsünde bu ayda bir ilerleme kaydetmiştir. Rabbimiz yapılan ibâdet ve taatlerimizi kabul buyursun. Bu aydaki kazanımların kaybedilmemesi ve daha da önemlisi hayat haline gelmesi ve daha sonra da şahsiyetimize ahlâk olarak yerleşmesi gayemiz elde etmek durumundadır.

RAMAZAN-I ŞERİF’İ YILA VE ÖMRE YAYMAK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?

İbadetlerde ve hoş amellerde her tarafta ve istikrar önemlidir. Ahlâk ve kişilik fakat tekrarla gerçekleştirilebilir. Bu yönüyle Ramazan-ı Şerif’i yıla ve ömre dağıtmak için başta sağlam bir niyete, azme ve nihayet teşebbüse gereksinim vardır. Şöyle bir planlama bizde niyete dönüşebilir:

Kur’an-ı Kerim’le ülfeti devamlı ülkü getirmek. Bunun için jurnal eksik da olsa Kur’lahza tilavetinden nasipdar almak. Kur’lahza tefsiri okumak ya da liyakatli bir âlimden kulak vermek. Namazlarımızı daha tedbirli eda etmek. bari birkaç vakit namazını cemaatle eda etmeye azmetmek. Hususiyle yatsı ve sabahtan namazlarının cemaatle eda edilmesi son derece mühimdir. Oruç ibadetinden nasibimizi sene içine yaymak. Şevval ayında altı gün oruç, pazartesi-perşembe oruçları, hicri ayın 13, 14 ve 15. günlerinde oruç yetişmek gibi. Bu oruçların hepsini yakalamak kuvvet olacaksa hiç olmazda oruçsuz bir ayın geçip gitmesine fırsat vermeyecek bir tasarlama yapmak bir tedavi olabilir. İnfak şuurunu natürel bir meleke haline getirmeye azimli olmak. Veren el olmayı önemsemek. İnfakı tüm uzuvlara yaymak. El, dil, göz, kulak, yüz ve gönül, infak çeşmeleri haline getirilebilir. Gereksiz laf ve işlerden yüz çevirmek. Hayatın kalitesini düşüren ve ömrü zayi eden boş laf ve işlerden kurtulmak, ömre bereket verecek ve karakter kalitemizi yükseltecektir. Az yemeyi, eksik uyumayı, eksik konuşmayı ve lüzumsuz beraberliklerden uzlet etmeyi alışılmışlık haline getirmeye niyetlenmek da bizlere Ramazan-ı şerifin en değerli hediyelerinden biri olacaktır. Gece ibadetinden nasip almayı da yıl içinde sürdürebilmelidir fakat böyle bir muvaffakiyet daha diri ve şuurlu bir hayat için ne büyük bir ikram-ı ilahiye vesile olacaktır.

Elbette cümbür cemaat gönül dünyasına doğan ilhamlar, duygular ve iradeler çerçevesinde fazla daha farklı güzelliklere niyetlenebilir. Fakat unutulmamalıdır ki amelle bütünleşmeyen niyetler zamanla sönmeye mahkûmdur. Amellerin devamı, ahlâk ve kişilik yapı eder. Ömürler ramazan ikliminde yaşanırsa son nefes müjdelerle batmış bir vuslat bayramı ile taçlanacaktır. Rabbimiz muinimiz (yardımcımız) olsun.

Kaynak: Adem Ergül, Altınoluk Dergisi, Sayı: 435

İslam ve İhsan

RAMAZAN NEDİR?

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/ramazani-yila-ve-omre-nasil-yayariz.html