İslam'da sarımsak, soğan, pırasa vb. yiyecekleri yemenin hükmü nedir? Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in soğan ve sarımsak ile ilgili hadisleri.

Zarûrî haller dışında sarımsak, soğan, pırasa vb. kötü kokulu şeyler yiyen kimsenin koku kaybolmadan mescide girmesinin hükmü ile ilgili hadis-i şerifler.

SOĞAN VE SARIMSAK YEMEK YEMEK HAKKINDA HADİSLER

İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem sarmısağı kastederek şöyle buyurdu:

"Kim şu bitkiden yemişse, mescidimize yaklaşmasın!" (Buhârî, Ezân 160, Et'ime 49; Müslim, Mesâcid 68)

Enes radıyallahu anh'den söylenti edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kim şu bitkiden yemişse, yanımıza yaklaşıp bizimle beraber namaz kılmasın!" (Buhârî, Ezân 160, Et'ime 49; Müslim, Mesâcid 70. Keza bk. Ebû Dâvûd, Et'ime 40; Tirmizî, Et'ime 13; Nesâî, Mesâcid 16; İbni Mâce, Edâhî 2)

Câbir radıyallahu anh den rivayet edildiğine tarafından Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kim sarmısak ya da soğan yemişse, bizden ve mescidimizden ayrılsın! (Evinde otursun)." (Buhârî, Ezân 160, Et'ime 49 İsti'zân 24; Müslim, Mesâcid 73. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Et'ime 40; Tirmizî, Et'ime 13; Nesâî, Mesâcid 16, 17)

Müslim'in bir diğer rivayetinde (Mesâcid 74) "Kim sarmısak, soğan, pırasa yemişse, mescidimize yaklaşmasın. Çünkü insanoğlunun rahatsız olduğu şeyden melekler de rahatsız olur" buyurulur.

Ömer İbni'l-Hattâb radıyallahu anh bir cuma günü irad ettiği hutbede şöyle dedi:

Sonra ey müslümanlar! Siz, kokusu güzel olmadığını bildiğim şu iki bitkiyi (sarmısak-soğan) yiyorsunuz. Fiilen ben, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i, mescidde bir kimsede bunların kokusunu duyduğu süre emredip o kişiyi Sonsuz kabristanına kadar uzaklaştırdığını gördüm. Bu sebeple kim bunları yiyecekse, pişirerek kokusunu gidersin!" (Müslim, Mesâcid 78. Hem bk. Ebû Dâvûd, Et'ime 40; İbni Mâce, İkâmet 58, Et'ime 59)

Hadisleri Nasıl Anlamalıyız?

Soğan sarmısak, pırasa, turp gibi çiğ olarak yenilmeleri halinde başkalarını rahatsız edecek bir kokusu olan sebzeleri yedikten sonra cemaate gelmeyi yasaklayan birçok rivayetten dört tanesini okuduk.

Dinimizin esas müessesesi olan cami ve mescidlerin, her türlü hastalık âmillerinden arındırılmış olması konusunda bütün bir uyarı ve titizlik gerektiğini belgeleyen bu hadisler, bununla beraber İslâm muâşeret edeblerinin ne değin medenî ve modern esaslar üstüne sabit olduğunu da göstermektedir.

Konuyla ilgili hadislerin genelini dikkate aldığımız vakit soğan, sarmısak, pırasa ve turp gibi bitki ve sebzeleri yemiş ve kokusu hemen şimdi ağızlarından kaybolmamış olan insanların, ibadet etmek için müslümanların topluca bulundukları mescidlere gelmemeleri, cemaate iştirak etmemeleri, onlarla beraber namaz kılmamaları, evlerinde oturmaları ısrarla tenbih ve öğüt edilmektedir. Bir Takım rivayetlerde de bu kısıtlamanın gerekçelerine yer verilmektedir. Bunlar arasında, "bize ızdırap vermesin, bizi rahatsız etmesinler," "insanların incindiği şeylerden melekler de incinir, rahatsız olur" gibi gerekçeler uyarı çekmektedir.

Soğan-sarmısak gibi şeyleri yediklerinden nedeniyle Müslümanların rahatsız olmaması için mescidlere gidemeyecek olanların, bayramda namazgâhlara, cenâze ve düğün gibi görüşme yerlerine, ilim meclislerine, dersanelere, konferans salonlarına, tekke-dergâh gibi zikir meclislerine gitmeleri de nehyedilmiş demektir. Cadde, çarşı-pazar bu nehyin haricen tutulmuştur. Çünkü oralar mescid hükmünde değildir. Ancak yediği sarmısağın kokusunu gidermeden evden dışarı çıkmamak nasıl olursa olsun daha uygundur. Özellikle büyük şehirlerde toplu araç vasıtalarında böyle bir kişinin çevresindekileri rahatsız edeceği kuşkusuzdur.

Kâdî İyâz bu nehyin, aralarında sarmısak yememiş olan kimselerin bulunduğu yerler hakkında geçerli olduğu, herkesin sarmısak yemiş olduğu bir toplantıya katılmakta kerâhet olmayacağı görüşündedir. Bu tıpatıp herkesin sigara içtiği yerde sigara içmek gibi bir durumdur. Kimsenin bir başkasından rahatsız olması laf konusu değildir. Fakat sigara içmeyenlerin de bulunduğu yerde sigara içmek, içmeyenleri rahatsız edecektir. Nitekim son zamanlarda, dünyadaki genel akım doğrultusunda memleketimizde de beş kişinin bulunduğu kapalı mekânlarda sigara içenlere para cezası getiren kanun çıkarılmıştır.

Müslüman için cemaata sürdürmek, namazlarını cemaatle birlikte mescidde edâ etmek büyük bir coşku, tayin ve sorumluluktur. Hele ashâb-ı kirâm için Hz. Peygamber'in mescidinde onun cemaatı olarak ardındaki namaz kılmak ne büyük itibar ve bahtiyarlıktır. Soğan, sarmısak gibi fena kokusu giderilememiş bir yiyecekten dolayı müslümanların cami ve cemaattan uzakta kalmaları, değme para cezalarının fazla üzerinde yargı ve sevap mahrumiyeti getiren son derece etkin bir cezadır. Ne eyvah ama devrimizde mânevî değerlerden uzaklaşan toplum hayatında cezalar da artan bir şekilde tamamıyla maddîleşmektedir. Böylece tabiî olarak etkisi de işte böylece olmaktadır.

İslâm bilginleri, sarmısak yemiş olanlara mukayese ederek ağzı kokanların, yarası veya üstü başı yaptığı işten nedeniyle ağır kokan kimselerin de camiye cemaate devam etmemelerini öngörmüş bu yönde fetvâ vermişlerdir. Hatta Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ, diliyle insanları rahatsız eden kötü huylu kimselerin de cemaate devam etmemesi lâzım geldiği görüşündedir.

Bir kez daha belirtelim ancak, soğan, sarmısak, pırasa ve turp gibi can sıkıcı kokusu yer alan sebzeleri yiyenlerin cami ve cemaate iştirak edememesi bunların kokusunun kaybolmamış olması şartına bağlıdır. Yahut bunları yemek haram ve yasaklanmış değildir. Kokusunu, meselâ maydonoz çiğnemek suretiyle veya daha başka bir şekilde kaybettikten sonradan mescidlere rahatlıkla gelinir. Onun için son hadiste Hz. Ömer, "Onları bari pişirmek sûretiyle kokularından arındırın" tavsiyesinde bulunmuştur. Pişirmek, bu nesil yiyeceklerin kokusunu büyük ölçüde giderir. Pişmiş halde yenmiş olmasına karşın koku hissediliyorsa, nehiy ve kerâhet hükmü de devam eder.

Efendimiz'in sarmısak yememesinin kendisine özgü gerekçesi vardır. "Sizin baş başa kalmadıklarınızla ben başbaşa kalıp konuşuyorum" diye kendisine gelen meleklerin hukukunu gözettiğini, onları bezdirmek istemediğini bildirmiştir. Bu hususu da dikkate alan bir takım âlimler, soğan-sarmısak yiyenlerin, meleklerin bulunacağı gerekçesiyle mescidler boşken bile oralara girmelerinin nehyedilmiş olduğu görüşündedirler.

Burada yer almayan bir hadiste, Efendimizin "Sarmısak ve benzerlerini yiyenlerin mescidimize gelmesin" beyanını duyan bazı sahâbîler, "Haram kılındı, haram kılındı" diye söylenmeye başlayınca Efendimiz, Allah-Peygamber ve Kitap-Sünnet ilişkisini belirleyen son derece açık bir ifadeyle şu sözleri söylemiştir: "Allah'ın bana helâl kıldığı bir şeyi haram kılmak ne haddime! Ben, onun kokusundan hoşlanmıyorum o kadar!"

Dinimizde Hz. Peygamber de dahil herkesin bir yetki ve mesuliyet alanı vardır. Herkes bu bölge içinde yaşamaya mecburdur.

Hadislerden Öğrendiklerimiz

Ham sarmısak yiyip mescide varmak mekruhtur. Pişmiş sarmısak yemek ise mekruh değildir. Çiğ yenildikleri takdirde soğan, pırasa, turp gibi fena kokan sebzeler de aynı hükümdedir. Bunlara çemen, sigara, püro ve pastırma gibi kokusu başkalarını rahatsız eden şeyleri de katmak mümkündür. Kokusu başkalarını rahatsız eden yiyecekleri yemiş olarak mescide gelen kişinin ağız kokusu duyulduğu takdirde mescidden çıkarılabilir. Müslümanlar arasına çıkarken her yönden tertemiz almak gerekir. Bilhassa cami ve mescidlere gidileceği süre daha fazla dikkatli ve pak olmaya çalışmalıdır. Fena kokulardan insanlar gibi melekler de rahatsız olur. Hz. Peygamber'in herhangi bir helâli haram, haramı helâl kılma yetkisi yoktur.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/sogan-ve-sarimsak-ile-ilgili-hadisler.html