Teğabün Suresi 16. ayeti ne anlatıyor? Teğabün Suresi 16. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Teğabün Suresi 16. Ayetinin Arapçası:

فَاتَّقُوا اللّٰهَ مَا اسْتَطَعْتُمْ وَاسْمَعُوا وَاَط۪يعُوا وَاَنْفِقُوا خَيْرًا لِاَنْفُسِكُمْۜ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه۪ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Teğabün Suresi 16. Ayetinin Meali (Anlamı):

O halde gücünüz yettiği değin Allah’a aleyhinde gelmekten sakının, emirlerini dinleyip itaat edin ve kendi iyiliğinize almak üzere mallarınızı Allah yolunda harcayın. Kim nefsinin doyumsuzluk ve cimriliğinden korunabilirse, işte gerçekten kurtuluşa erecek olanlar onlardır.

Teğabün Suresi 16. Ayetinin Tefsiri:

Allah’tan korkmak ve O’na karşısında gelmekten kaçınmak hususunda, birlikte değerlendirilmesi gereken üç âyet-i kerîme vardır. Bunlardan ilkinde: “Ey iman edenler! Kudret ve yüceliğine yaraşır bir biçimde Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa öylece korkun” (Âl-i İmran 3/102) buyrulur. İkincisinde: “Allah, kimseyi gücünün yetmeyeceği şeyle sorumlu tutmaz” (Bakara 2/286) buyrulur. Birinci âyetin mümin için takvâ konusunda ulaşmayı ideal edineceği bir ölçü verdiği kavranabilir. İkinci âyette, prensip olarak, herkesin gücü nispetinde yükümlü olacağı bildirilir. Bu âyette ise, “gücünüz yettiği dek Allah’a karşısında gelmekten sakının” (Teğâbün 64/16) buyrularak her mümine, kullanım açısından, elinden geldiği ve gücünün yettiği kadar Allah’ın emirlerine uyup günahlarından sakınması emredilir.

Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Herhangi bir konuyu size emredip yasaklamadığım sürece, siz de beni kendi hâlime bırakın. Sizden önceki ümmetleri fazla soru sormaları ve peygamberlerinin dikte ve yasakları üstünde tartışmaları helak etti. Size herhangi bir şeyi yasakladığım süre ondan kesinlikle sakının. Bir şeyi emrettiğimde de onu gücünüz yettiği ölçüde yerine getirin.” (Buhârî, İ’tisâm 2; Müslim, Fezâil 130-131)

16. âyetin “Kim nefsinin doyumsuzluk ve cimriliğinden korunabilirse, işte fiilen kurtuluşa erecek olanlar onlardır” kısmı, insanı Allah yolunda büyüklük ve fedakârlıktan engelleyen şeyin nefsin dünya menfaatine aleyhinde duyduğu doyumsuzluk ve cimriliği olduğunu belirtir. Bu hastalığın tedavisi açısından Mouradgea d’Ohsson’un İslâm toplumu hakkındaki şu tespitleri koskocoman önem arzeder:

“Milletin her tabakasında ana-baba ve akrabalar, çocuklarına misal olup daha minik yaşlarından itibâren onları hayır işlerine alıştırırlar. Hayır ve hasenât denilen ve insanın şahsiyetini yücelten bu faziletler sâyesinde, kişide egoistlik, cimrilik ve tamahkârlık gibi menfî duygular körelir. Buna karşılık insanlara yardım şehvetli onların gönüllerinde yerleşir. Bu sâyede bundan böyle bu nevî hayır işleri müslümanlara hiç ağır gelmemekte ve onları bu sahada öteki milletlerden fazla üstün bir seviyeye yükseltmektedir.”

Öyleyse şunu unutmayın oysa:

Teğabün Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Teğabün Suresi 16. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/tegabun-suresi-16-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html