Tekvir Suresi 14. ayeti ne anlatıyor? Tekvir Suresi 14. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Tekvir Suresi 14. Ayetinin Arapçası:

عَلِمَتْ نَفْسٌ مَٓا اَحْضَرَتْۜ

Tekvir Suresi 14. Ayetinin Meali (Anlamı):

İşte o vakit… Her insan, kendisi için neler hazırlamış olduğunu bilecektir.

Tekvir Suresi 14. Ayetinin Tefsiri:

    Nefisler eşleştirilecek. Ölümle birlikte bedenlerini terk eden ruhlar, mahşer günü yeniden yaratılan bedenleriyle birleştirilecek. Ya Da herkes dünyada yaptığı amelleriyle orada buluşacak, ona göre bir bünyeye kavuşacak ve ona göre bir karşılık görecektir. Yahut her bir insan inanç ve ameline yerinde bir gruba ilhak edilecektir. Yani mü’minler mü’minlerle, kâfirler kâfirlerle buluşturulacaktır. Nitekim Vâkıa sûresinde haber verildiğine tarafından o gün millet “ashâb-ı meymene”, ashâb-ı meş’eme” ve “sabikûn” elde etmek üzere üç gruba ayrılacaklardır. (bk. Vâkıa 56/7-11)

    Masum yere diri diri toprağa gömülen kız çocuklarına, hangi günahları sebebiyle öldürüldükleri sorulacak. Câhiliye Araplarında böyle menfûr bir adet vardı. Bazan yoksulluk korkusuyla, bazan de namuslarına fazla düşkünlükleri sebebiyle kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. (bk. Nahl 16/58-59) Günümüzde de çeşitli sebeplerle, kürtaj ve sözde yollarla çocuklar az önce doğmadan telef edilmektedir. İşte masum olarak öldürülen bu çocukların hesabının sorulacağı tehdidiyle, halk müziği bu fecaatten sakındırılmaktadır.

Kız çocuklarının diri diri gömülmesiyle alakalı nakledilen şu söylenti, en katı kalpleri bile hissiyata boğacak ve gözlerini yaşartacak keyfiyettedir:

Bir gün sahâbeden biri Resûlullah (s.a.s.)geldi ve şöyle dedi:

“Yâ Resûlallah! Biz câhiliye ehliydik. Putlara tapar, kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik. Benim küçük bir kızım vardı ve beni fazla severdi. O Kadar ki ben onu çağırdığım süre sevincinden âdetâ uçar ve koşa koşa yanıma gelirdi. Birgün yine onu çağırdım, koşarak yanıma geldi ve beni takip etmeye başladı. Yürüdüm ve âilemize ait olan yakındaki bir kuyunun yanına vardım. Kızımın elinden tutarak onu kuyuya attım. Kulaklarıma gelen son sözleri «Babacığım, babacığım» diyen çığlıkları oldu.”

Bunları duyunca acınacak şey ummânı Efendimiz ağlamaya başladı ve gözlerinden yaşlar boşandı. Orada hazır bulunanlardan biri hâdiseyi anlatan zâta çıkışarak:

“–Be adam! Sen Resûlullah’ı üzdün!” dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz:

“–Mâni olmayın! O, kendisini hüzne garkeden ve siklet verdiği bir şeyi sormak istiyor” buyurdu ve o şahsa:

“–Anlattıklarını her yerde et!” dedi. Sahâbî sözlerini tekrarlayınca Resûlullah yine ağladı. Gözyaşları sakallarının üzerinden aktı. sonra ona:

“–Allah, müslüman olanların câhiliye döneminde yaptığı hatâları affetti. Derhal sen hayatına baştan başla!” buyurdu. (Dârimî, Mukaddime 1)

Mahşer günü gerçekleşecek diğer duurmlar şöyle devam ediyor:

    Amel defterleri açılacak. İnsan dünyada yaptığı ufak büyük her şeyin orada belirtilmiş olduğunu görecek. İyilere defteri sağından, kötülere ise solundan verilecek. (bk. Kehf 18/49; Hâkka 69/19-28)

    Gök sıyrılıp alınacak, insanın gözü önünden engeller kaldırılacak, bu nedenle gayb âleminin rahat gerçekleri açığa çıkacak, insanların cennet, cehennem, melek gibi gaybî varlıkları hakiki yönleriyle görüp tanınma imkânı doğacaktır. Nitekim bu mânaya işaret olarak âyet-i kerîmede: “Açık Konuşmak Gerekirse sen bundan derin bir gaflet içindeydin. Fakat şu anda gerçekleri görmeni engelleyen perdeni kaldırdık; bugün bakışların öyle keskindir” (Kâf 50/22) buyrulur.

    Kâfirler için cehennem kızıştırılır, harlanır. İçine cehennemliklerin atılması için hazır hale getirilir. (bk. Şuarâ 26/91; Nâziât 79/36)

    Cennet, dünyada iman, sâlih amel, ihlas ve ihsan ile Hakk’ın rızâsını şampiyon mü’minlere yaklaştırlır. Mü’minlerin girmesine hazır hâle getirilir. Mü’minlerde oraya girecek olmanın tatlı bir heyecanı başlar. (bk. Şuarâ 26/90; Kâf 50/31)

Böylece her insan, dünyada iken âhireti için ne hazırlamış olduğunu bilir, gözleriyle görür. Sonuçlarıyla hakke’l-yakîn derecesinde karşılaşır. O halde o dehşetli günle karşılaşmadan evvel lazım gelen tedbirlerin alınması zaruridir. Bunun yolu da kuşkusuz Kur’ân-ı Kerîm’in son ilâhî çağrı, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de son davetçi olduğuna inanıp, onlara kayıtsız şartsız itaat etmekten geçer. Bu sebeple buyruluyor oysa:

Tekvir Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Tekvir Suresi 14. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/tekvir-suresi-14-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html