Tekvir Suresi 18. ayeti ne anlatıyor? Tekvir Suresi 18. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Tekvir Suresi 18. Ayetinin Arapçası:

وَالصُّبْحِ اِذَا تَنَفَّسَۙ

Tekvir Suresi 18. Ayetinin Meali (Anlamı):

Ve nefes almaya başladığı vakit sabaha ama:

Tekvir Suresi 18. Ayetinin Tefsiri:

Kur’an gerçeğini açıklama yapmak üzere yıldızlara ant edilir. Yıldızların hallerini maddeler halinde sıralamak üzere de اَلْخُنَّسُ (hunnes), اَلْجَوَارِ (cevâr) ve اَلْكُنَّسُ (künnes) kelimeleri kullanılır.

“Hunnes”, اَلْخَانِسُ (hânis) kelimesinin çoğuludur. Hans ve hunûs, büzülüp sinmek, gerilemek, geri dönmek, geri kalmak mânalarına gelir. Dolayısıyla “hunnes”, sinenler ya da geri dönenler mânalarıyla tefsir edilmiştir.

“Cevârî”, akıp dışarı giden demektir.

“Künnes”, “yuvasına girenler” demektir. Bu kelime, اَلْكَانِسُ (kânis) kelimesinin çoğuludur. Kânis, süpürmek mânasına kens’ten türemiş olması durumunda süpüren; künûs mastarından türemiş olmasına göre de kinasa yani kümese giren demektir. Kinâs, ceylanların ağaçlık ve ormanlık aralığında gizlendiği yatağına, yuvasına denir ama, kumu toprağa dek süpürüp açtığı için böyle denmiştir.

Pek fazla müfessir kadar, ayette geçen “cevâri”nin gezegenler olduğu söylenmiştir. Çünkü bunlar güneş ile beraber akıp gider, sonra geri dönmüş görünür, sonradan da güneşin ışığında gizlenirler. Görme itibariyle geri dönüşleri hunûs; güneşin ışığında gizlenişleri künûs’tur. Bazıları da genel olarak bunların yıldızlar olduğunu nakletmiştir. Çünkü yıldızlar gündüzleyin siner, gözlerden kaybolurlar. Geceleyin de künûs eder, yani yataklarındaki ceylanlar gibi ortaya çıkar, doğarlar. Lakin künûs’un böyle yalnız ortaya çıkmak, belirmek şeklinde tefsir edilmesinde bir kapalılık vardır. Onun için daha içten bir ifade elde etmek üzere şöyle denilebilir: Yıldızlar, gündüzleyin ufuk üzerinde oldukları halde bile gözlerden gizlenirler. Bu sinmelerine hunûs denilir. Doğduktan sonra da batarak ceylanların yuvalarına girdikleri gibi, ufkun altına girerler. Buna da künûs denilir. Bu açıklamalar, yıldızların gündüz gözlerden kaybolmaları, geceleyin ise ortaya çıkmalarını almaktadır. Önceki müfessirler daha fazla bu mânalar üzerinde durmuşlardır. Günümüzde bir kısım âlimler, ilmi gelişmeler ışığında ayette geçen “hünnes” kelimesi ile, “yıldızların ölmesi ve bir kara deliğe dönüşmesi”ne göze çarpan edildiğini söylemektedirler.

عَسْعَسَ (‘birli‘as), keza “gelen” hem “dışarı giden” mânasını veren zıt anlamlı kelimedir. Buna tarafından keza gelen geceye, ayrıca de arkasını dönüp giden geceye ant edilmiş olur. Ama burada karanlığın tamamen koyulaştığı ve sabahın yaklaştığı süre olan gecenin sonuna, yani seher vaktine ant edilmiş olma ihtimali daha kuvvetlidir. Nitekim peşinden de “nefes almaya başlayan sabaha” ant edilmektedir fakat, bu mânaya yerinde düşer. Çünkü seher vaktinden daha sonra sabahleyin solumaya, gün doğup yavaştan kendini göstermeye başlar. Burada Peygamberimiz (s.a.s.) ve mü’minlere, karanlık gecelere benzer sıkıntılı günlerin ağır ağır zail olacağı ve aydınlık sabahlara benzer İslâm’ın parlak günlerinin geleceği müjdesi verilmiş olmaktadır. Hem onlar için dünyanın sabaha yönelmiş bir gece ve her insanın ne hazırlamış olduğunu bileceği o kıyâmet vakti, böyle teneffüs eden bir sabah olduğuna da sinyâl edilir.

Bu büyük yeminlerden sonra söz Kur’ân-ı Kerîm’e intikal ettirilerek buyruluyor fakat:

Tekvir Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Tekvir Suresi 18. ayetinin meal karşılaştırması ve öteki ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/tekvir-suresi-18-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html