Vâkıa Suresi 14. ayeti ne anlatıyor? Vâkıa Suresi 14. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Vâkıa Suresi 14. Ayetinin Arapçası:

وَقَل۪يلٌ مِنَ الْاٰخِر۪ينَۜ

Vâkıa Suresi 14. Ayetinin Meali (Anlamı):

Birazı da sonrakilerden!

Vâkıa Suresi 14. Ayetinin Tefsiri:

İmân-ı kâmil, sâlih ameller ve uğurlu işlerle Allah’a iyice yakınlaşmış bulanan “sâbikûn” zümresine “mukarrebûn” ünvanı verilir. Bunların çoğu daha önce gelip geçmiş ümmetlerden, eksik bir kısmı da sonraki ümmetlerden olacaktır. Çünkü önce gelip geçen peygamberlerin ve onlarla beraber hakkın mücâdelesini veren seçkin mü’minlerin bu zümreden olacağında şüphe yoktur. Benzer şekilde Resûlullah (s.a.s.)’in ve İslâm’ın yaşanıp tüm dünyaya yayılmasında çok büyük fedakârlıklar bildiren ashâb-ı kirâmın bu zümrenin içinde oldukları şüphesizdir. Nitekim âyet-i kerîmede: “Muhâcir ve ensardan iman, amel, Allah yolunda infak ve cihadda öne geçen ilkler” övülmektedir. (bk. Tevbe 9/100) Bir görüşe kadar de bunların çoğu, İslâm’ın ilk devirlerinden, eksik bir kısmı ise son devirlerinden olacaktır. Her iki ihtimale göre de bizim o seçkin zümreye girebilmek için maddi-manevî gücümüzün son noktasına dek Allah’ın dinini öğrenme, öğretme, yaşama ve yaşatma yolunda tarifi imkânsız bir soylu davranış ve fedakârlıkla hareket etmemiz gerektiği anlaşılmaktadır. Basmakalıp bir kulluk ile yok “sâbikûn” grubuna girebilmek, “ashâb-ı meymene”den edebilmek bile zordur.

Hoca Ahmed Yesevî (k.s.) ne güzel tavsiye verir:

“Himmet kor’un can biliğa muhkem çalmaz

Mâsivânı muhabbetin özdin salmay

Göz yaşını nisâr iylâp zârın itmay

Esrâr yolun merdanlardın bilse bolmas.” 

“Bir insan; himmet kuşağını beline dürüstçe sarmaz, dünya sevgi ve bağlılığını kalbinden çıkarıp atmaz, Allah yolunda göz yaşları dökerek ağlamazsa, o adama Allah’a yakın olma sırlarının yolunu en büyük şeyhler, mürşitler bile açsa yine yürüyüp gâyeye eremez. Sırr-ı ilâhîye dışarı giden yolda acemi deneyimsiz bakınır, yollarda kalır.”

Fakat büyük bir gayretle bu seçkin, tâlihli ve bahtiyâr zümreye katılabilenlere cennette şu nimetler ihsan edilecektir:

    Bunlar her türlü nimetlerle donatılmış cennetlere yerleştirilirler.

    Altın, inci, ipek, yakut, elmas gibi kıymetli mücevherlerle işlenmiş ve birbirine yakın dizilmiş son derece güzel koltuklar üzerinde yüzleri birbirine bakacak şekilde karşılıklı otururlar. Biri diğerinin sırtını görmez.

    Hiç değişmeyecek, güzellikleri hiç bozulmayacak baki gençler, durmadan akıp dışarı giden meşrubat gözesinden doldurulmuş testilerle, sürahilerle, ibriklerle ve kadehlerle cennetliklerin çevresinde dolaşırlar. Onlara aralıksız olarak bardak sunarlar. Fakat bu içecekten içenlerin ne başları ağırır ne de akılları gider. Cennet içeceği hoşgörü verir, lakin sarhoş etmez. İnsanın aklını alıp saçmalıklara sürüklemez. Yoksa bu içeceği içmekle sızıp ağızlarından, burunlarından salyalar akmaz.

    İstedikleri, seçip beğendikleri türlü türlü meyveler, canlarının çektiği kuş etleri…

    Hiçbir elin değmediği, üstüne tozun düşmediği, bu sebeple son derece transparan ve parlak olan, sedefinde sarmalanıp gizlenmiş inciler misâli kocaman hoş gözlü hûriler…

    Mü’minler cennette hiçbir abes söz, yalan, gıybet, bühtân, ayıplama, suçlama, alay ve aşağılama duymazlar.

Fena bir toplum içinde yaşamış mânevîyat ehli, selim tabiatlı ahali, Allah Teâlâ’nın cennette mü’minlere va‘dettiği bu nimetin ne dek büyük bir nimet olduğunu gayet iyi bilirler. Mü’minler orada sadece “selâm, selâm” sözü duyarlar. Birbirlerine selâm verirler, esenlik dilerler, her zaman barışma içinde bulunurlar, aralarında en ufak bir kırgınlık ve pürüz olmaz. Dostlukları günden güne ziyâdeleşir. Üstelik Allah Teâlâ’nın ve meleklerin verdikleri selamı duyarlar, aldıkları manevî şımartma arttıkça artar.

Şu Anda sıra ashâb-ı yeminde:

Vâkıa Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Vâkıa Suresi 14. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

Kaynak: www.islamveihsan.com URL: https://www.islamveihsan.com/vakia-suresi-14-ayet-meali-arapca-yazilisi-anlami-ve-tefsiri.html